- Kategori
- Gündelik Yaşam
Keneden pikniğe...
Dünya nereye gidiyor? Bir yandan hala kontrol altına alınamayan aids, diğer yandan ilk defa afet kararı alınan Meksika gribi, her geçen gün salgını büyüyen Domuz gribi, ölümcül KOngo kenesi, zehirli deniz anası vb.
Bunların hepsinin nedeni insanların dünyayı adeta kaplattığı sentetik ürünler, hormonlar, genleriyle oynanmış gıdalar vb.
Ali Gülcü arkadaşım son blogunda penisine kene yapışan kimseyi dünyanın en şanssız adamı diye nitelendirmiş.
Bence, en şansızı poposunu kene ısıran olmalıydı. :) Şaka bir yana bu kadar dünyayı geren paniğe sokan olaylar neden kontrol altına alınamıyor. İnsanlar doğayla içiçe olmaktan korkar hale geldiler. Piknik yapma oranları nerdeyse yarı yarıya azaldı. Korkmadan gidenlerde ayaklarında spor ayakkabısı giyip pantolonun paçalarını da çorabın içine koyuyorlar. Şort giyemedikten sonra karantina altındaymış gibi piknik yaptıktan sonra ne keyfi kaldı pikniğin değil mi kardeşim? Herkes mangalını satıyormuş, kimisi de arkadaşına hediye ediyormuş. Beni ısırmasında seni ısırsın kene, der gibi. Ben sevmediğim kişilere bile mangal hediye etmem. Çünkü, yakında kene biter bilmem ne çıkar. Bir kenede mangalı verirsen hediye, bilmem nede ne vermelisin, değil mi? Bence beklemeli ve sabretmeli.
Piknikten de kaçmamalı, kısmetse hayatta ezilmek neye yarar üzülmek! Takmayacaksın kardeşim. Elbet herkes bir gün ölümü tadacak, ölüm gününde doğmadan belli olurmuş. Şimdi de fazla mı kaderci olduk nedir?
Benim mangalım, açılır kapanır koltuğum ve bilumum piknik eşyalarım duruyor ve duracak kardeşim.