Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Temmuz '16

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Kesintisiz mutluluk

Kesintisiz mutluluk
 

Mutluluğun resmi


Ah şu “mutluluk” denen kavram yok mu?

Tüm tarih boyunca filozoflar bunu aramışlar. Arayanlar sadece filozoflar değil elbet. Tüm insanlık, dünyadaki her insan aslında mutlu olmanı yolunu arıyor. Sadece “arzu, istek, beklenti”lerinin ardında yatanın mutluluk arayışı olduğunun farkında değiller.

Acıdır ki, mutluluğu arayan insanlık mutluluğu hazda buluyor. Hız-haz-tüketim sarmalında “nefs”ini ve “id”ini tetikleyen en yakınındaki unsurlara sarılıyor. En kolay ulaşabileceği haz kaynaklarına yöneliyor.

Kolayı seçiyor çünkü hayat koşturmacasında hız yapmaktan, bilişsel etkinliğinin aşırı yüklemesinden dolayı zora gelecek hali kalmamış. Çocuğunun bir gülüşü, oyun isteği bile arıza geliyor modern insana. Onu yolda çevirip bir yol sormak isteyen ihtiyar teyze bile canını sıkıyor. Komşusu ile sokakta denk geldiğinde konuşmak bile külfet oluyor.

İnsanlar mutluluğu her daim cennetvari bir ortam ve hal olarak algılıyorlar bir de. Yok ki öyle bir imkan. Hayat denilen bu tiyatro evrenden ve ilahi nizamdan ayrı değil ki. Zıtlıkların dansından ibaret olan bu evrende zıtlardan birisi olmasa yaradılış olmaz. O zaman iyi-kötü, güzel-çirkin, doğru-yanlış, haklı-haksız diye özetleyebileceğimiz “zıtlık” veya “kutupsallık” veya “dualite” prensibi gereği evren 2 zıtlık üstüne kurulu; eril veya dişil de diyebiliriz buna.

Peki iyi varsa kötülük niye var? Her şey zıddıyla aşikar olur da ondan. Biri olmadan diğer  de olmaz. Aslında her 2 uç da bir diğerinin derece olarak farklı halinden başkası değil.

O zaman çıkar zıtlardan birisi ne kalır geriye? Teklik. Ki bu sadece Yüce Yaradan’a mahsustur, O’nun yarattıklarına değil.

Var oluş olduğu sürece zıtlıklar da var olacak ise ve var oluş zıtlıklar üstüne kurulu ise, cennet de cehennem de olacaktır. Ve her ikisi yeryüzündedir. Her iki cihandan bahsetmiyor mu Kur’an? O yüzden yeryüzünde cennetini tesis edemeyen, diğer alemde de edemez.

Demek ki, her daim cennetvari bir mutluluk hali yok yaşadığımız Dünya’da. Kenan Rıfai’nin tabiriyle “Dünya rahat yeri değil”. Evet değil ve insanın her daim eksikleriyle sınandığı, tekamülü için bir şeyler öğrenerek ruhunu yücelttiği bir ortam burası. Cemal de var, celal de.

Zıtlıkların dansı olan yerde bir iyi vardır, bir kötü. Bir güzeldir hayat, bir çirkin. Gün gelir sörfçü gibi dalganın tepesinde gücün ve başarının hazzını yaşarsın, gün gelir insandan büyük olan evrenin sana biçtiği kaderi yaşar, şafak vaktinden sonra gelecek aydınlığı beklersin.

Kamil insan değilsek eğer, mutluluk hali sürekli olmaktan ziyade sanki kesikli bir çizgi gibi. Düz bir çizgi değil de farklı küçük çizgilerden oluşan bir kesintili çizgi gibi. O zaman önemli olan daimi mutluluktan ziyade hayatın iyi-kötü arasındaki gelgitini kabul ederek, mutluluk ihtimallerini artırmak.

Mutluluk halini aynı hat üstündeki çizgiler halinde düşünürsek, her bir çizgi mutlu olduğumuz anların süresi. Bu durumda amaç o hat üstünde daha uzun ve sık çizgiler çizebilmek. Yani  daha sık mutlu olabilmek ve bu mutluluk hallerini daha uzun yaşayabilmek.

Ama her yaşanan mutluluk aynı anlamda olmayabiliyor da. Eşinizin beklenmeyen bir anda yanağınıza kondurduğu bir öpücük, çocuğunuzun size ilk baba veya anne diye seslendiği an yaşadığınız mutluluk, tuttuğunuz takımın maçı kazanmasından çok daha derin ve anlamlı bir mutluluk olabiliyor....Tabii bu örnekte maçı tercih edebilenler için durum farklı olabilir.

Özetle hayatta iyi-kötü, tatlı-acı zıtlıklar vardır ve bu gelgiti olduğu gibi kabul ederek, her bir cemali ve celali şoklar arasında mutluluk anlarımızı daha sık, daha uzun ve daha derin yaşayabildiğimiz sürece mutluluk ihtimalimiz artacaktır. İhtimal diyorum, çünkü ne zaman olacağı hem bize bağlı, hem de değil.

Ancak bir gün kişi seyr-i süluk dediğimiz ruhsal gelişiminde tevhid ve aşk makamlarına varıp, zıtlıkları kendi içinde birleyebilir ise, o zaman mutluluk hali artık paketler halinde değil, sürekli bir hal olur. O zaman iyi-kötü, güzel-çirkin arasındaki fark kalkar.

Bu kaçımıza nasip olur bilinmez, ancak biz şimdilik mutlu ihtimalimizi daha sık, daha uzun süre, daha derin ve anlamlı mutluluk halleri ile artıralım. Aradaki boş geçen anları da hayatın mesajlarını okumak için olduğu gibi kabul edip, öğrenelim.

Sevgiler,

Kenan

 

https://twitter.com/Naacel

https://www.facebook.com/public/Kenan-Kolday

https://instagram.com/naacel/

http://naacel.blogspot.co.uk/

http://www.felsefetasi.org/author/kenan-kolday

 

 
Toplam blog
: 245
: 1347
Kayıt tarihi
: 29.10.12
 
 

Çocukluğumdan beri kendimden büyük bir şeyleri arayıp durdum. Ve 1999 yılında yaşadığım şoklar il..