- Kategori
- Mizah
Kıl'ın marifeti...
Kıl deyip geçmemek gerekir…
Hayatımızda büyük yer tutuyor kıllar.
Kimi zaman olduğunda makbul, Kimi zaman olmadığında;
Kimi varlığıyla övünür, kimi yokluğuyla...
Kimene göre; "keramet olsaydı kılda, ne arardı orada"...
Olması gereken yerde göremediğimizde, olsun diye üzerini kazırız bazen ergenlikte...
Olmaması gereken yerde de çıkanlara da kem gözle bakarız…
Bazen döner gelir bir yerlerimizden; acı verir…
Bazen uzunu makbuldür dalgalanan saçlarda, bazen kirlisi masum yüzlerde…
Bazen renklisi göze hoş gelir güzellerde, bazen beyazı anlamlıdır kırışıklıkların yanında…
Bazen dökülenlerine üzülürüz, bazen ise dökülmesi için savaş veririz…
Gün olur, hayatımızda yüksek bir enstantane olur kıl; “kıl payı” ölümden döneriz, “ kıl payı” yeşil ışıkta geçeriz…
Bazen de bir sınavı geçemeyiz “kıl payı”
Bazen umutlarımız, beklentilerimiz "kıl payı" kaçar avuçlarımızdan piyangolarda…
Bazen de maaşımız "kılı kılına" yeter ay sonu geldiğinde.
Bazen birilerine "kıl oluruz",
Bazen bir durumdan "kıllanırız".
Bazen yargılarız tanıdık birini; “kılın teki”
Bazen huylandığımızın belirtisidir; “kıllandım abi”
Bazen ise en yakın dostumuzu ikaz ederken dilimize dolanır; “kıllık yapma”
Bazen hesaplarımız “kıl şaşmaz”
Bazen ise dünya yıkılsa “kılımız kıpırdamaz”…
Bazen her işimizde “kılı kırk yararız”,
Bazen ise “kılına dokundurtmayız” sevdiklerimizin…
Kılına helal gelsin” istemeyiz…
Bazen burnundan kıl aldırmayanlar” olur,
Bazen de “burun kılları uzamış” diye eleştirilenler…
Bazen “Tereyağından kıl çeker gibi” işin içinden sıyrılıverirken,
“Kıl payı hayata” ancak tutunuruz bazen.
Mutlu ve huzurlu kalın…