Kimyasal ihale, Suriye'nin komşularına kaldı!

ABD, Arap Baharı'yla ilgili Suriye'ye müdahale etmiyeceğini söyledi. Netekim, Kasım 2012'de Savunma Bakanı Leon Panetta ve Org. Martin Dempsey ABD,  Suriye askeri seçeneğini Pentagon'un masasından kaldırdı.

Verilen ortak mesajda askeri müdahaleye gerekçe olarak gösterilen kimyasal silah konusunda, Esad eğer bunu yapmayı seçerse kimyasal silahlar kullanmasının engellenemiyeceği ve Esad'ın düşürülmesinınde Uluslararası toplumun (BM) işi olduğunu söyledi. Hiçbir kara askerini ABD Suriye'ye göndermiyecektir dedi.

Panetta ve Dempsey'in bu açıklamalarından sonra, Suriye açıklarında bulunan deniz, hava ve deniz piyadeleri bu sulardan çekildi.

İkinci Obama dönemi ise ekonomik ve finansal sorunlar nedeniyle, Pentagon bütçesinde indirime gitmek zorunda kaldı. Ayrıca, Bush yönetiminin Irak'ta yaşadığı sıkıntıyı, Oba'ma Suriye'de yaşamamak için temkinli hareket ettiğini  görüyoruz.

Dolayısiyle Obama, Suriye meselesini ve kimyasal silah kullanılması durumda ki riskleri, Suriye'nin sınır komşuları olan Ürdün, Türkiye ve İsrail'in kuçağına bırakmış oldu.

ABD gerekirse istihbarat sağlama, hedef belirleme, tehlikeli cephaneliği kontrol altına alma ve Türk, İsrail, Ürdün'ün askeri operasyonlarını koordine etme gibi sınırlı destek olabileceği belirtildi.

Bu bağlamdaTürkiye'nin istediği patriotlar, Hollanda, Almanya ve ABD tarafından gönderildi. Adana, Gaziantep ve Kahramanmaraş konuşlandırılan bu sistemler bölge ülkelerinin tepkisiyle karşılaştı.  İran ve Rusya son derece rahatsız olduklarını dile getirdiler.

Sert açıklamalardan biride, Ayetullah Ali Hamaney'in yardımcısı Ali Ekber Velayeti'den geldi. Velayeti Suriye'ye saldırı, İran'a yapılmış sayılır dedi. İki ülke arasında 2006'da yapılan askeri  antlaşma karşılıklı savunma antlaşması olarak imzalanmıştı.

 Bütün bu gelişmeler yaşanırken, İsrail hava kuvvetlerinin, Şam yakınında bulunan Jamraya (Askeri Araştırma Enstitüsü) silah deposunu ve Lübnan'da Hizbullaha uçaksavar füzeleri taşıyan konvoyu vurduğu açıklandı. 

Esad ve Tahran'dan misilleme sinyallerinin gelmesi geçikmedi.  Moskova'dan güçlü bir kınama geldi. BM şartı ihlal edilmiş olup, egemen bir ülke topraklarında hedeflere sebepsiz saldırılar kabul edilemez dendi.

Kınamalar, protestolar yani diplomasi devam ederken,

Saldırılar, bombalamalar sürüyor; masum insanlar, çoluk çocuk, yaşlısı, kadını, genci, hastası acımasızca katlediliyor, bir kısmı yurtlarından, evlerinden barklarından koparılarak göce zorlanıyor. Tecavüze uğrayan kadınların, kızların dramı içleri burkuyor, çocukların yaşadığı tranvanın yaşam boyu yüzlerine yansıyacak olmasını kimse umursamıyor. 

İnsanoğlunun acımasızlığı vahşeti bitmek bilmiyor, bitmesine de müsade etmiyen, yine doyumsuz hırsı ve açgözlülüğü oluyor.