Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Mart '09

 
Kategori
Güncel
 

Kin ve nefretin yobaz örgüsü

Kin ve nefretin yobaz örgüsü
 

Muhsin Yazıcıoğlu. Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı. Sivas Milletvekili. Ülkücü-milliyetçi camianın sembol isimlerinden biri. Ülkenin tepesine giyotin gibi inen 12 Eylül askeri darbesinden darbe alan, milliyetçi ve devrimci binlerce onurlu memleket evladından biri. Bir miting dönüşü, içinde bulunduğu helikopteri Maraş dağlarına düştü ve kendisinin yıllar önce yazdığı şiirindeki gibi “üşüyorum” diyor muhtemelen şimdi.

Darbe sonrası yapılan “sıkıyönetim mahkemesi” yargılamaları neticesinde tam yedi buçuk sene cezaevinde yatmış bir isim. Öncesindeki hapishane günlerini de üzerine eklediğimizde, ömrünün neredeyse on yıla yakın bir dilimini mahpuslarda geçirmiş.

Bu hikayelere sahip, bu dertli toprakların pek çok insanı var değil mi? Ta Pir Sultan’lardan, Cem Sultan’lardan bu yana. Farklı siyasi ve dünya görüşlerine sahip binlerce insanını zindanlarda çürüten, darağaçlarında sallandıran bir coğrafya bu bizimkisi.

Sadece 12 Eylül darbesinden sonra, tek amaçları memleketin mutluluğu ve huzuru olan, belki de bu uğurda bilmeden birilerinin maşası durumuna bile düşürülen, devrimci ya da ülkücü-milliyetçi onlarca vatan evladı idam edildi. Yüzlercesi mahpus damlarında, yaşarken hayatlarından oldu. Hayatlarının en verimli çağlarını, ilaç kokulu çaylarından içip, havalandırma saatinde cezaevi avlusunda tespih çekip, volta atarak geçirdi.

Dün, bu sayfalarda yayınlanan bazı yazılar dikkatimi çekti. Birkaçına cevap verecek, yorum yapacak oldum. Sonra vazgeçtim. Öylesine derin bir nefretin ve yobaz bir kinin yanına yaklaşmaktan çekindim. Muhtemelen hayatını kaybetmiş, kaybetmediyse de bir insanın başına gelebilecek en zor durumlardan birini yaşamakta olan bir ademoğlu için “katillere edilecek duam yok benim” diyebilen yazılar okudum, bu sayfalarda. Acıdım ve üzüldüm.

Oysa ki bu toprakların suyunu içmiş, havasını solumuş, tozuna belenmiş insanlarının genetik kodlarına işleyen bir vasıfları vardır. Zor durumda olana, hele ki ölmüşüne kötü söz edilmez. Tabi o uğursuz kin ve nefretin pençesine düşmekten kendisini muhafaza edebilenler için geçerli bu dediklerim.

Gönlü ovalarca geniş, okyanuslarca derin ve yıldırımlarca kudretli yürek insanları ki içleri cız ediverir bu gibi durumlarda. Gözleri ıslanır, burun direkleri sızlar, gelir oturur koskoca bir yumruk boğazlarına. Aşağıda, çok önceleri kaleme aldığım ve bu bahsettiklerime örnek olabilecek tarzda yaşadığım ruh hallerimi yansıtan birkaç yazımın linkini veriyorum. Lütfen okuyunuz.

Ve son olarak Muhsin Yazıcıoğlu ile ilgili dün gece dinlemiş olduğum bir yaşanmış olayı nakletmek istiyorum. Bir televizyon programında yapılan özel yayında anlatıldı:

O uzun hapishane günleridir. Yazıcıoğlu, koğuş başkanlığı yapmaktadır. Çay içecek paraları kalmaz. İçerideki en büyük ve tek zevkleridir, o ilaç kokulu çaydan içmek. Ama nafile. Askeri yönetim –tabiri caizse- tüm hayat damarlarını kesmiştir insanların. Ve bir bardak çay parasına muhtaçtırlar.

Serde yiğitlik vardır hepsinde. Kan kusar da kızılcık şurubu içtik derler. Paralarının bittiği belli olmasın diye cezaevi yönetimini boykot ediyoruz göstermelik gerekçesi ile çay içmeme kararı alırlar.

Başta Muhsin Yazıcıoğlu olmak üzere hepsi çay tiryakisidir ama içlerinde biri vardır ki dayanamaz ve isyan eder. Bu isyanını yüksek sesle dillendirir. Bu durum üzerine koğuş başkanı Yazıcıoğlu, bu kişiye müdahale eder ve hafif yollu bir şekilde de azarlar.

Azarlanan kişi çok mahcup olmuştur. Özür diler ve çekilir köşesine. Yazıcıoğlu da pişman olmuştur. Arkadaşının kalbini incittiği için.

Günler geçer ve çay içebilecek maddi imkana kavuşurlar. Ancak şu anda Maraş dağlarında karlar içinde yatmakta olan o Muhsin Yazıcıoğlu ki, o kadarcık bir kalp kırdığı için vicdanını rahatlatamaz ve hapisten çıkana kadar, yıllarca, o mahpus damında, çok sevdiği, tiryakisi olduğu çayı ağzına koymaz, koyamaz...

"Muhsin Yazıcıoğlu ve Bir Ülke Ayıbı": http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=170188

"Üç Gün Önce Sormuştum": http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=22069

"Ne Hrant'ım Ne de Ermeni": http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=22644

"Su, Çatlağını Buldu": http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=23709

"Kimse Kusura Bakmasın": http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=22862

 
Toplam blog
: 898
: 3759
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

İzmir'de yaşıyorum.    Çok uzun yıllar öncesinden başlayıp, hiç ara vermeden bugünlere kada..