Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Kasım '07

 
Kategori
Blog
 

Kırk haramiler

Kırk haramiler
 

Kırkı çıkmayan loğusa sokağa çıkamaz! Kaynananın gözleri ateş püskürüyor!

“Söyle karına kazığını kaksın evinde otursun!” Kulaklar pür dikkat! Halakızıyla beş taş oynuyorum taş avluda.

Komşumuz kısmet Ana, pavyonda ( eskiden öyle anılırdı) geceleri gitar çalarak evinin geçimini sağlayan yakışıklı oğlunun başının etini yemekle meşgul!

Bakışlarımız çarpışıyor, Elvis’in çok daha yakışıklısı genç adam göz kırpıyor! Halakızının arkası dönük, öyle ise bu kırpmalar bana!

Kaşlarımı hafiften çatıyorum” Beyaz tenli güzel karını bir kez olsun savunsana” der gibilerinden! İliştiği bahçe duvarından atlıyor anasının boynuna sarılıyor, gıdıklar gibi yaparak başlıyor, yarı ciddi yarı şaka, anasını fırçalamaya!

Kırk kez söyledim anneciğim, vazgeç kılı kırk yarmaktan, o da bir ana kuzusu onun da özlemleri var! Bırak gitsin anasını görsün!

Tüh Allah! Kısmet Ana ne cevap verdi duyamadım, aynı anda küçük halam avaz avaz “ Hadi bakalım öğlen uykusuna!”

Bu gariban güzel geline içim çok acıyor! İhsane Halam birkaç kez ihtar etmişti!” Bir karış boyunla büyüklerin işine karışma” Diye” Ağabey şu senin kızın yok mu? Alimallah antika! Babam sadece bir kaşını havaya kaldırdı!

Yok, oluverdim ortalıktan, bahçede pamukları havalandıran hallaççının yanında buldum kendimi!

Yaşlı adama içimi döktüm! Eli yüzü uçuşan pamuklardan bembeyaz olmuş, bilge adam yüzüme baktı” Git bana bir bardak soğuk su getir önce, bunun bir çaresi vardır, kızım kızanım, asma suratını bre!

Konuşması tuhafıma giden pamukları döve döve, tavuk dönerine dönen bu adam bana yardımcı olmuştu! Ertesi sabah, soluğu Kısmet Ananın yanında aldım, tavuklarına darı serpiştiriyor yüzüme bile bakmıyordu!

“ Kısmet Hanım Teyze! Senin gelin kırk gün evde hapis kalmasa da olurmuş. Bir gündüz, bir gece iki gün sayarsak, yirmi gün sonra annesine yumurta toplamaya gidebilirmiş…

"Necibe Hanım huu! Komşu huu! İhsane sen misin kızım alın şunu başımdan!” “Şu benim gelin yok mu ah! Ah! Bacak kadar velede dert yanıyor!

Benim laf dinlemez oğlumda, kabahatin en büyüğü… Dır dır dır dır, vır vır vır vır! Ceza! Kaç yıl yedim bu yüzden? Geçmiş zaman unuttum!

Masal kitaplarında vardır. Kırk gün kırk gece düğün, bir gören olmuş mu düşünürüm! Kırkından sonra âşık olanı tebeşir karalar derler, tedavülden kaldırılması gereken sözler… Otuzlu yıllara doğru ancak, sona eriyor evren kentler!

Kırk kez söylenirse olurmuş, çok doğru! Dillerde tüyler biter!

Güreş sporunda kocaman şampiyon! Ne ülkesi kalmış, ne Avrupa’sı. Kupaları raflarda gönlünü süsler! Ata sporunu seven adamım da gönlümü!

“Neden dünyaya yayamadınız KIRKPINAR’I? Bak şu Sumoculara! Evreni minder etmişler kendilerine” Sorusu beni yerime oturttu!

Esinlenmek helâl! O olmazsa yaratıcılık helâk olur!

Hazıra konan taklitçiler, kopyacılar, fikir hırsızları! Bir lokma lokumu boğazımıza dizen, kendine kolayca mal eden, başkasının iç çamaşırını yıkamaya bile gerek görmeden ayağına geçiren!

Kırk satır çözüm olmaz kökleri kurumaz! Kırk katırın ardına bağlamalı, haybeciler köyüne uğurlamalı! Acırım masum hayvanlara onları tekrar geri almalı! Sonra otlarından samanlarından oluverirler! Alışmış! Neden…….dan daha beterdir derler?

Kırk haramiler!

Kırk yıllık dostluklar buhar oluverir, araya miras, dayanılmaz gizemli sevgili girebilir! Kırk günlük sabi sanırsın, o kadar masumdur bir acı kahvenin hatırı!

Kaplumbağa temposu ile 9 ayda 40 blog nasip oldu! Kargaya yavrusu şahin gelirmiş! Arzulanan bebekler, tesadüfen dünyama girmediler! Severim onları!

Kırk bir kere maşallah olacaklar mı? Gelin ata binmiş…

Bırakalım bir yana satırı katırı! Maksadım kutlamak! 50, 100 bana henüz oldukça uzak!

Sayenizde kırklandım! Satırlarıma göz atanlarım, yazılarımı okunmaya değer bulanlarım!

Tek tek adınızı anmasam da yüreğimde kurulan keçe çadırda (saraylarım hiç olmadı) Sultanlar gibi gizemli masmavi yıldız yıldız yerlerinizi aldınız!

Ya benim sizlere ikramlarım… İşte hepsi ortada!

17 Kasım 2007 Global gönüllü gününüz kutlu olsun!

 
Toplam blog
: 584
: 853
Kayıt tarihi
: 01.03.07
 
 

Dinleyenin olmadığı yerde anlatmanın önemi! Nasıl YAZAN oldum. 'Yalnız doğar, yalnız göçer' eskile..