Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Ekim '14

 
Kategori
Blog yazarları tartışıyor!
 

Kirli politikaların şifresi: Kobani!

Kirli politikaların şifresi: Kobani!
 

Milletvekili askere taş atacak, tezkereye ret verecek, sonra da Kobani olaylarına Türk yetkililerin duyarsız kaldığından yakınacak, Kobani düşerse müzakereler biter tehdidinde bulunup, halkı infiale sürükleyecek.

Yok öyle bir şey!

PYD’nin Türkiye’den müdahale istemediğine şahit olmadık mı?..  Suriye’de Sünni Müslümanlar ölürken, PYD Esad rejimine bağlı olduğunu açıkladığında neredeydiniz ey milletvekilleri demezler mi?

Diyelim ki Türkiye, Suriye’de bulunan Sünni halk için yapmadığını yaptı ve Uluslararası yasaları ihlal ederek Suriye topraklarına girip Kobani’yi kuşatmadan kurtardı, sonrasında ne olacak?!

PYD aynı PYD, 2 gün sonra kendilerine geldiklerinde, Türkiye’ye tehdit yağdırmaya devam ederler.

Iraklı Kürtler, Suriye’den Kürt göçünü önlemek için hendek kazırken Türkiye, sorgusuz sualsiz ve ayırım yapmaksızın, zorunluluğu olmamasına rağmen insanlık adına Kobani’nin Kürt halkına kucak açtı.

Türkiye’de bulunan Kürt örgütler ne yapıyor?

Protesto adı altında yakıp yıkıyorlar, bayrak ve Atatürk büstü dâhil Türklerin milli değerlerine zarar verilmesine öncülük ediyorlar. Şanslarını zorluyorlar, Olayların Türkiye'ye sıçramasından medet umuyorlar, Irak ve Suriye karıştığı gibi, Türkiye de karışsın, arada biz zaferle çıkarız mantığı!

Aklımdan geçenleri söylemek gerekirse; “Sınırını kapatan Iraklı Kürtleri protesto etsenize”, “Çok istiyorsanız gidin, sözüm ona savunduğunuz Kobani ’de savaşıp, desteği siz verin”  ama yine de bu ülkenin askeri sizi göndermez, biliyorum çünkü bu şartlar altında oraya gerekli ağır mühimmat desteği olmadan gitmenin intihardan farksız olmayacağını herkes biliyor.

İşte bu yüzden Sn. Cumhurbaşkanımız orada güvenli bir bölge oluşturmakta ısrarcı. Esad’ın devrilmesi yönünde bir adım atılması gerektiğini de belirtmiştir. Çünkü Esad tehdidi devam ettiği sürece İŞİD’i besleyen Sünniler durmayacak ve şayet bu olmadan İŞİD’e karşı adım atılması halinde bu örgütün elemanları Türkiye sızar ki, zaten 1.200.000 Suriyeli göçmenin içindeler ve birçok kentimizde varlar. Dolayısıyla verecekleri zararın ölçüsü de tahminlerin ötesinde olur.

Zaten şu sıralar İŞİD Türkiye’yi tehdit ediyor ve bence bu öyle havada kalmayacak, itibara alınacak bir tehdittir ve bu tehdit Kürtlere değil Türkiye’ye yapılmaktadır.

Şunu unutmamak gerekir ki, mağdur Suriyelilerin ve Iraklıların kaybedecek hiçbir şeyleri kalmadı ve daha ötesine baktığımızda birçoğu akrabasını iç savaşta kaybetmiş olmasından dolayı doğan kin ve intikam duygusu İŞİD’i besleyen ana damarı oluşturmaktadır.

Sn. Kılıçdaroğlu’da hala Iraklı Şiilerin, Suriyeli Alevilerin mağdur olduğunu iddia edip, 2. Tezkere önerisinde bulunmaktadır; “Türkiye Kobani ’ye müdahale etsin ama Suriye geneline müdahale etmesin”, başka bir deyişle; “Kürtleri kurtaralım ama Sünnileri Esad rejiminin merhametine ya da İŞİD'in eline bırakalım”.

Suriye’de Sünniler devlet eliyle öldürülürken ne diyordu Sn. Kılıçdaroğlu; “Suriye’nin içişlerine karışmayalım”. Ben bu açıklamalarından artık şunu anlıyorum; “Sünniler önemsiz ama Kürtler önemli”.

Bakınız Sn. Kılıçdaroğlu, bu açıklamalarınız polemik yaratmaktan başka işe yaramaz ve şunu bilin ki; Türkiye Ortadoğu’da herkes için istediği adil sonucu almayacağını bildiği sürece hiçbir operasyona girmeyecektir çünkü biz Amerika’nın ve Avrupa’nın güdülecek koyunları değiliz.

Gündeme gelmese de, gerçek şu ki; Amerika ve Avrupa’nın Ortadoğu politikası iflas etmiştir.

Yıllardır tehdit üzerine tehdit yağdırdıkları İran’ın, Bağdat’ı ve oradaki Sünnileri yönetmesine izin verdiler. Suriye’de cereyan eden iç savaşta Sünnilerin ezilmesine seyirci kalıp müdahale etmediler. Bunun yansıra, İŞİD’e karşı Irak’ta Şiilerle, dolaylı olarak İran’la işbirliği halindeler ve bunda ki başlıca sebep 11 Eylül olaylarının faillerinin El Kaide’ye mensup Sünnilerin olmasıdır.

Hesaba katmadıkları İŞİD’i, El Kaide gibi yanlış yürüttükleri politikaların eseri olduğunun geç de olsa farkına vardılar.

Amerika, Suriye ve Irak’ta Sünnilerin Şii’ler tarafından ezilmesine göz yummasının neticesinde, yüzlerce savaşçısıyla diğer gruplardan ayrılarak ortaya çıkan İŞİD örgütü, Suriye’deki Alevilerin ve Irak’taki Şiilerin zulmünden kurtardıkları Sünnileri de arkasına alarak kısa bir sürede on binlerle ifade edilmeye başlanmıştır.

Aslında Hristiyan âlemine göre, yörede Sünni, Alevi ya da Şiilerin hükümdarlığı fark etmiyor, asıl önemli olan barbar olarak gördükleri Müslümanların birbirlerini bitirmesidir.

Yıllarca, İran’a ambargo uygulatan Amerika, Irak’taki Şii yönetiminin İran tarafından tayin edilmesine izin verdi.

Daha düne kadar paralel yapıyı kullanarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı bitirmeye çalışan Amerika, şimdi Türkiye’den medet bekliyor.

Bu ne yaman çelişki.

Aslında bu yanardöner siyaset çığırından çıkmış ve bölge halklarına zarar vermektedir, bu Hristiyan âlemine kar, İslam âlemine zarar.

Netice de, İslam âleminin içinde yer alan bu şiddetin artık son bulması, taraf tutan Amerika’nın önceliğinde değildir çünkü görüldüğü gibi çuvalladılar, zaten İslami coğrafyayı çözmek için öncelikle içinden gelmek gerekir, tabiri caizse İslam’ın bölgede yaşadığı bu sorunları çözmek Hristiyanların üzerine bir vazife değildir, Olmamalı. Bunu çözecek olan Türkiye – İran – S. Arabistan ve Katar gibi bölgede etkili ülkelerin işbirliğidir ama o da şimdilik uzak bir ihtimal gibi görünüyor.

Türkiye’de bile Sünni – Alevi karşıtlığı öyle bir raddeye geldik ki Sn. Cumhurbaşkanı ne derse, Kılıçdaroğlu tersini söylüyor.

Bu durumda devlet yetkilileri, taviz vermeden dış politikalarını çok ince bir çizgide ve kararlılıkla devam ettirmeleri gerekmektedir çünkü gerçekten Türkiye İslam’ın ve medeniyetlerin son kalesidir.

Ben, ülkemi yönetenlere güveniyorum ve her ne olursa olsun, ben bu vatanın evladıysam bayrak ve toprak için ne gerekirse yaparım. .

 
Toplam blog
: 27
: 4680
Kayıt tarihi
: 21.10.06
 
 

Sosyal adaletin varlığından şüphe eden, dünyanın birçok yerini gezmiş, varolmanın bizim seçimimiz..