Kirli tarih 27 Mayıs

Ülkelerin tarihlerinde pek hatırlamak istemeyecekleri,mümkünse takvimlerden çıkarıp atmayı diledikleri zor, kasvetli, sancılı, demokrasiye yakışmayan, yurdun geleceğine bir kara leke olarak damga vuran ve tarih boyunca peşinden gelen dönemler vardır.

27 Mayıs Türkiye tarihindeki bu dönemlerden birisi.

27 Mayıs 1960 darbesi Türkiye nin ilk askeri darbesidir.O dönemlerde aynı zamanda son darbe olması temenni edilmiştir elbette fakat ne yazık ki ülke tarihinde bu henüz bir açılış sayılabilecek niteliktedir.

Akabinde belirli dönemlerde birtakım gerekçeler farklı olsa da çeşitli hükümet dönemlerinde 12 Mart 1971, 12 Eylül 1980, 28 Şubat 1997 ve girişim aşamasında müdahale edilebilen 27 Nisan post modern darbe girişimini de katarsak ülkede ses getiren darbe ve darbe girişimleri bunlardır.

AMAÇ

Bunların temeline indiğimizde hepsinin ortak noktasının hükümete karşı çeşitli ideolojik sebeplerden ve yönetim konusundaki duyulan rahatsızlıklardan dolayı oluşan bir tepkinin iktidarı devirmeye yönelik psikolojik ve yer yer fiziksel harekat olduğunu görüyoruz.

Oysaki memlekette yapılan seçimlerin ve sandığın işlevini idrak edebilmiş bir zihniyetin demir yumrukla hükümet devirmenin ne derece demokrasiye uygun olduğunu düşünmesi gerekir. Fakat geçmişten bu yana elinde silahı olanın en güçlü olacağı algısının yaratıldığı, ülkenin en güçlü yapısının askeriye olduğu zannının herkesçe benimsendiği ve bu yapının ülke selametini korumakla mükellef en önemli ve gerekli yapılardan biri olması, yanı sıra bunun verdiği güven ve kuvvetle TSK'nın sadece ülke dışı tehlikelerle yetinmeyip yer yer ülke içinde de baş gösteren sıkıntılara da müdahale etmeyi kendisine bir borç bilmesi, ve gücünü bu tür kötü emellerde kullanması ne kadar manidardır! Sadece hükümeti devirmekle de kalmayıp hoşuna gitmeyen düşüncelere karşı şiddet uygulayıp tüm muhalif fikir ve icraatlar üzerinde baskı kurması da işin bireye yönelik fiziki baskısını gözler önüne sermekte.

DAYANAK

Ülkede yapılan darbenin o ülkeyi gelişim, değişim açısından bir on yıl kadar geriye götürdüğü herkes tarafından bilinen somut bir gerçek. 27 Mayıs darbesini diğerlerinden farklı kılan Generallerin değil de Subaylar tarafından yapılan ve Atatürk ilkelerinin arkasına sığınılarak yapılan (ki Atatürk yolunu açtığı ufuk ve ideolojilerinin arkasına sığınıp da ülke üzerinde oyun oynayanları gördüyse kemikleri sızlamıştır)bir darbe olmasıdır.İşin en acı tarafı da darbecilerin kendilerine meşru gerekçeler yaratmak gayesiyle toplum tarafından benimsenmiş ve kimileri tarafından bir yaşam felsefesi haline getirilmiş ilke ve unsurların arkasına sığınmaları.O sebeptendir ki her darbe döneminde bunların destekçiliğini yapan bir grup hep olmuştur.Milli mücadele döneminde çeşitli halk değerleriyle kandırılıp İngilizlerin oyununa düşüpte yurdun refahı ve selametine karşı silah tutan yurttaşların olduğu gibi.

Ama sonuç her ne olursa olsun halkın büyük bir çoğunluğu bu tür uygulamalara tarih boyunca prim vermemiş ve darbe dolayısıyla şehit olan kardeşlerimiz haricinde uzun vadede demokratik yapı üzerinde pekte etkili olamamıştır bu zihniyet.

Yıllardır darbe anayasasıyla yönetildiğimiz ve yeterince demokratik hakların bulunmadığı yasalardan şu günlerde hazırlanmakta olan daha demokratik,insana daha değer veren,bireyi ön planda tutan ve hiçbir türlü darbe girişimine müsaade etmeyen bir anayasanın hazırlanmasıyla kurtulmayı ümit ediyorum.