Kıskançlık ve Sadâkât

Aşk insanlarda bir "sahip olma" duygusu uyandırır; sevdalı eşler "birbirlerine ait olduklarını" hisseder ve düşünürler. Böyle çiftler için cinsel birleşme de bir sahip olma eylemidir; sevişme esnasında en fazla kullandıkları aşk sözcükleri "benimsin", "seninim", ve benzerleridir genelde.


Sahiplenme, kaçınılmaz olarak kıskançlığı da beraberinde getirir. Şüphesiz, modern toplumlarda ve modern ilişkiler içerisinde hiç kimse, bir başkasını kendi mülkiyeti olarak göremez. Lâkin, bir çok insan, kafasıyla bu görüşe katıldığı halde, yüreğinde kıskançlık denilen o yıkıcı duyguyu hissetmiştir.


Kıskançlık, mantıkla açıklanabilecek veya giderilebilecek bir duygu değildir. Yine de tek çözüm, kıskançlığa kapılan kişinin, eşiyle bütün ilişkisini başından itibaren gözden geçirmesi, aksayan yönleri araştırmasıdır. Eğer eşiyle bağı, onarılmayacak ölçüde parçalanmış, kopmuşsa, ilişkiyi daha fazla zorlamanın anlamı yoktur. Yitip gitmiş bir aşkın yerini kolayca yıkıcı bir kıskançlık ve nefret duygusu doldurabilir. Bu da, iki tarafın ruh sağlığı için hiç iyi olmaz.


Bütün çağlarda ve ataerkil ailenin egemen olduğu bütün toplumlarda, evlilik sırasında başka bir insanla cinsel ilişki, evlilik öncesi cinsel ilişkiden daha büyük bir suç sayılmıştır. Bunun sebebi, evlilik dışı cinsel ilişkinin ailenin ve bilhassa çocuk bakımının güvenliğini tehlikeye atmasıdır. Yine de çoğu toplumlar, erkeğin "çapkınlıklarına" belli bir hoşgörüyle bakabilmişlerdir; buna karşılık, kadının evlilik dışı ilişkilerine "fahişelik" damgasını yapıştırmayan pek az toplum vardır.


Kadınların evlilik dışı ilişki kurmalarının en sıkça rastlanan nedenleri, evlilik yaşamında ruhsal ve cinsel doyumu bulamamak, toplumsal statü kazanma isteği, kocanın sadakâtsizliğine karşı tepki, bağımsızlığını ortaya koyma çabası, yeni bir duygusal doyum ve serüven kaynağı bulma arzusudur.


Evlilik dışı ilişki, eşler tarafından ne kadar kabullenilmiş olursa olsun, yine de tehlikelidir. Çünkü kıskançlık, mülkiyet duygusu ve utanç gibi bastırıldıkları zannedilen duygular apansız patlak verebilirler. İnsanlar ne kadar olgun ve gelişmiş olursa olsun, mülkiyet duygusunun cinsel aşkın bir boyutu olduğu kabul edilmelidir.


Aşık, sevgilisinin kendisine ait olduğunu ya da kendisinin bir parçası olduğunu düşünecektir. Bu nedenle, sevgilisinin kendisinden uzaklaşması, ona bir hırsızlık gibi gelecek ve kişisel bütünlük ve dengesinin bozulmasına, parçalanmasına yol açacaktır. Kıskançlığın bir türü budur...


Bir başka kıskançlık türü de güvensizlikten ve kişinin kendisiyle ilgili kuşkularından kaynaklanır. Nasıl aşk ve sevgi bir kişiliği güçlendirip geliştirebiliyorsa, aşkın yokolması ve sevgilinin elden kaçırılması da çok ağır ruhsal sarsıntılara sebep olabilir.