Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Ekim '07

 
Kategori
Aile
 

Kızım hasta...

Kızım hasta...
 

Toplantıdan çıkıp Müdür Bey'in odasına odasına doğru ilerlerken, bir anda kızınızın sınıf arkadaşları çevrenizi sarıyor. "Öğretmenim, kızınız çok hasta. Ağlıyor. Sizi arıyor."

"Nasıl olur, sabah okula gelirken gayet iyiydi" oluyorsunuz ve koşturuyorsunuz öğretmenler odasına doğru hızla.

Tabii tenefüs saati, etraf çocuk kaynıyor. Kızınız yok öğretmenler odasında. Siz sağa sola koşuştururken o bir köşeden fırlıyor. Atıyor kendini kucağınıza ağlamaklı.

"Anne, " diyor "hastayım çok. Başım çatlıyor. Midem de bulanıyor..."

Çaktırmadan ateşini kontrol ediyorsunuz, saçlarını okşayıp onu sakinleştirirken. Biraz ateşi de mi çıkmış ne? Allahtan dersiniz bitmiş. Gidiyorsunuz doktora hemen.

Sonuç klasik. Gribal enfeksiyon. Eh siz alışkınsınız depo penisilinlere ama bu kez paçayı üç dört şurupla kurtarıyorsunuz.

Eve dönerken anneane arıyor. Gülüyorsunuz kendi kendinize. Annenizin alıcıları açık yine. Anlamış bir terslik var. Acaba annemin yarısı kadar anne olacak mıyım diye geliyor aklınıza.

Kızınız mız mız mızıldanırken, varıyorsunuz eve. " Yatmak istemiyorum, " diyor kızınız.

" Uyuma ama dinlen annem. " diyerek ikna ediyorsunuz vızıldayan şekeri ve bir düzenek hazırlıyorsunuz salondaki kanepe üzerinde. Yatırıyorsunuz şekeri verip eline kumandayı. Koşuyorsunuz mutfağa. İyiki dolapta az bişey de olsa akşamdan kalma tarhana var. Isıtıp, pazarlıkla tam altı kaşık tarhana yediriyorsunuz kuzuya. Ardından ağrı kesici şurup...

En fazla on dakika sonra sızıp kalınca kızınız, koşturup mutfağa çıkartıyorsunuz düdüklüyü dolaptan. Buzluktan tavuk göğsü, içine soğan ve sarımsak takviyesi...

Kız uyanınca hazır olsun "tavuk suyuna çorbası" . En iyi o gelir böyle durumlarda. ( En azından anneniz öyle diyor. )

Yakaşık bir saatlik bir uyku sonrasında, zıplıyor ayağa kızınız. Çocuk işte, hemen kanlanıyor biti.

Babamız da erken gelmiş eve. Başlıyor kızınız babaya naz yapmaya. Döndürüyor etrafında.

Siz dudaklarınızda bir tebessüm seyrediyorsunuz onları. Hiç dayanamıyor babası kızına. ( Sanki siz farklısınız... )

Uyuyor kızınız şimdi yatağında. Siz de başında bekliyorsunuz. Kızınızın ayıcıklı ve ördekli minderinde oturmuşsunuz, kucağınızda da diz üstü bilgisayarınız yazıyorsunuz bu satırları.

Allaha şükür ki iyi kızınız. Antibiyotiğini içti. Rahat rahat uyuyor şimdi...


 
Toplam blog
: 33
: 777
Kayıt tarihi
: 19.10.07
 
 

71 İstanbul doğumluyum. Öğretmenim. Şarkıdaki gibi, " bi' kızım var ve evliyim."..