Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Aralık '08

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Klüp Ay Işığı

Klüp Ay Işığı
 

Sıradışı bir klüpte bulundunuz mu hiç? Hayır, müşteri toplamak için açık saçık kadınların gösteri yaptığı yerlerden bahsetmiyorum. Gerçek bir klüp, ayrı bir dünya... Evet, dünya! Kapısından içeri girdiğinizde geride bıraktığınız herşeyi hatta kim olduğunuzu bile unutabileceğiniz bir yer. İsterseniz içeri girelim...

Müzisyenlerin etrafı mor neon ışıklarıyla aydınlatılır ve klübün diğer tarafından sanki ayrı bir gezegen gibi görünürler, müzisyenler gezegeni. Grubun adı Sol ve Sol’dür , bir kaç yetenekli konservatuvar öğrencisinden oluşur ve gerçekten insanları müzikle nasıl kendilerinden geçireceklerini iyi bilirler. Özellikle piyanonun başında smokiniyle oturan delikanlı tuşlara her dokunuşunda bütün güzel kadınların gözleri üstündedir.

Şehrin en nezih ve belki de en çok şarap tüketilen klübüdür burası. Beyaz gömlekli, her biri birbirinden yakışıklı garsonlar klübün içinde hiç durmadan servis yaparlar. O karanlık ortamda her biri uçan birer melek gibi görünür. Güler yüzlü ve güzel kokan garsonlar, onları bulmak zordur. Su gibi içilen şarap ve şampanyanın etkisiyle masaları saran büyüleyici müzik sesiyle birlikte her masadan kahkahalar yükselir. İnsanları burayı seçmesinin en büyük sebebi onlara bütün dertlerini unutturan muhteşem caz parçalarıdır ve tabi buraya özel içkileri de unutmamak lazım. Mesela Sol eflâtun renkli özel bir kokteyldir ve sadece bayanlara servis edilir. Mango’yu da unutmamak lazım tabi, çiftlere özel bir kokteyldir bu. Beyaz ve kırmızı bir karışımdan oluşur ve her yudumda hafif hafif içinizi yakar, tıpkı aşk gibi.

Her gece saat onbirde açılır klüp. O saate kadar herşey mükemmel hale getirilir. Masa örtüleri ve garsonların kıyafetleri gözden geçirilir, bar tekrar tekrar parlatılır. Bu kadar geç açılmasının sebebi klübün tamamen camdan yapılmış tavanının altında misafirlerin gece yıldızları görmelerini sağlamaktır.

Merdivenlerden inen yakışıklı mı? O bu klübün sahibi Ferzan Bey’dir. Bey dediğime bakmayın, henüz yirmi yedi yaşında Aşk Tanrısı gibi yakışıklı bir gençtir. Saat tam onikide klübün üst katındaki evinden aşağı iner, elinde sigarasıyla merdivenlerden klübü gözler ve yavaşça aşağı süzülür. Her gece mutlaka kusursuz ütülenmiş beyaz takımını giyer ve kimseye hissettirmeden klübün içinde gezinir. Sevdiği müşterilerin masalarına misafir olur, onlara birkaç güzel espri yapar, kadınlara iltifat eder ve gecelerini unutulmaz bir hale getirir. Bu yaşına kadar bütün hayali de budur. Unutulmaz bir gecenin markası olmak.

Hayatında hiç unutamadığı tatil yerlerinden biri olan Küba’ya gittikten sonra klüp açmaya karar verir. Oranın büyüsüne öyle kapılır ki on gün için gittiği Küba’da iki yıl kalır. Bu süre içinde İspanyol bir işadamı tarafından işletilen bir klüpte garsonluk ve barmenlik yapar ve işte şimdi masalar arasında geziniyor. Ah, işte bizi gördü. Şimdi bize güzel bir yer gösterir.

“Hoşgeldiniz, sanırım buraya ilk ziyaretiniz”

Evet, evet sizinle konuşuyor!

“Lütfen bu taraftan”

Klübün içinde onu takip ederken müzik bir mıknatıs gibi sizi çeker. Bırakın kim olduğunuzu, ne iş yaptığınızı, nereden geldiğinizi. Duyabiliyor musunuz? İşte bu!

“Bu masa tam size göre. Yeni misafirlerimize Cuba Libre lütfen”

Masanın ortasında minik bir mum etrafına romantizm saçarken herkes birbirine gülümser. Cuba Libre’ler gelir ve kokteyllerden küçük yudumlar alınır. Ferzan Bey müsade ister ve masadaki boş sandalyelerden birisine oturur.

“İlk içkileriniz daima bizdendir. Bir sonrakine karar verdiniz mi?”

Şaşkınlıkla herkes birbirine bakar.

“İsterseniz size yardımcı olayım. Siz bayan, evet evet siz. Size martini çok yakışır ama çok az votka ile birlikte. Martini kadın gibidir, önce hafifçe o muhteşem kokusunu içinize çekersiniz sonra yavaş yavaş onu hissedersiniz. Beyler için de, eğer bir kokteyle düşünürlerse, La Tarde tavsiye ederim. Benim yarattığım bir kokteyldir ve inanın bana birkaç yudumdan sonra bütün dertlerinizin yok olup gittiğini fark edeceksiniz.”

Masadakiler bu büyüleyici adamı dinlemeye devam ederler. Öyle ya, birçok yerde onlar sipariş verecek garson ararken burada klüp sahibi onlara içki tavsiye ediyordu.

“Kararsız bakışlar görüyorum. Pekâla, sizler için de Afrika Rüzgârı öneririm. Afrika’da yetişen özel kırmızı bir bitkinin özüyle hazırlanır ve inanın bana sihirle bile böyle güzel bir kokteyl yaratamazsınız.”

Ferzan Bey ayağa kalkar, sigara tabakasını açıp misafirlere ikram eder ve kendisi de içinden bir tane alıp yakar. Dumanı klübün cam tavanına doğru yükselirken zarif bir şekilde eğilir.

“Ay Işığı’na hoş geldiniz, burada bütün günahlarınız affedildi. İyi eğlenceler”

Yavaşça süzülerek masadan uzaklaşır. Siz mi? Sadece müziği dinleyin, iyi eğlenceler...

 
Toplam blog
: 128
: 1989
Kayıt tarihi
: 03.10.06
 
 

Gözlerini kapat ve düşün: bir cümle kaç kişide farklı etki yaratır? Birbirimizi anlamanın gittikçe z..