Koçaryandan dökülen inciler….

Yaşadığımız dünyayı zulümle dolduran, iktidar ve güc kullanma tutkusu olan liderler olduğu gibi, intikam paranoyası, medya egemenliği, nufuz kullanma, gaddarlık vb gibi, akıl sağlığı bozuk olan liderler de tarih boyunca hep var olmuşlardır. Akl-ı selimden mahrum bu zümreler, halklarının milli duygularını kullanarak iktidarı elde etmişlerdir… Hitler örneğinde olduğu gibi.

Hitler kendisini bir çoklarımızın okuduğu Alman Edebiyatının efsanevi Siegfried hikayelerinin kahramanı olarak görüp, vahşi ormanların medeni çocuğu kılığında halkını kandırmayı başarmıştır. Ermeni lider Koçaryannında, kendisini Taşnak ve Hınçak efsanelerinin kahraman çocuğu olarak görüp, uydurduğu yalanlarla hem kendi halkını, hemde dünya insanlığını aldatma çabasında olduğunu gördük. Yoksa Türkiyeyi ulusal güvenliklerini tehdit eden bir ülke olarak ilan etme uğraşını başka türlü nasıl izah edebilirsiniz. Dünya üzerinde yöneten sınıfın yaptığı hata ve zulümlerin kötü tecrübelerine yakın tarih sahit olmuştur…Neticesi hepimizce malum acı ve gözyaşı.

Fransa'daki "Ermenistan yılı" etkinliklerinin başlaması dolayısıyla Paris'e gelen Koçaryan, Türkiyenin "tarihçiler komisyonu" teklifini kabul etmeyerek, hükümetlerarası komisyon kurulması gerektiğini ısrarla tekrarladı. Ve ABD temsilciler meclisinde ele alınacak soykırım tasarısı öncesinde: “ Türkler bize saldıracaklar “ propogandası yaptı. Arakasından Le Figaro gazetesine konuşan Ermeni lider, Türkiye ile diplomatik ilişki kurmaya hazır olduklarını yineledi ve ekledi. “İkili ilişkilerin normalleşmesi tarihçilerin sorumluluğu değil, hükümetlerin sorumluluğudur. Bu yüzden Türkiye ile önşartsız diplomatik ilişki kurmaya hazırız." şeklinde konuştu.

Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac ve Ermenistan Cumhurbaşkanı Robert Koçaryan, dün Louvre Müzesi'nde, "Kutsal Ermenistan" konulu serginin açılışını yaptı. Daha sonra bir çalışma yemeğinde bir araya geldiler.

Paris'te, Fransa'daki Ermeni dernekleri temsilcilerinin katılımıyla düzenlenen yemekte konuşan Koçaryan, "Türkiye'nin soykırımı tanımaması, sadece ahlaki değil, ayrıca Ermenistan'ın ulusal güvenlik sorunudur" dedi.

Fransa'da faaliyet gösteren Ermeni internet sitelerinde çıkan bir habere göre de Koçaryan, "1915 yılında olduğu gibi, işlediği suçu kabul etmeyen bir komşuluk ilişkimiz ve bu yapılanların tekrarlanma riski var" diye konuştu. VeTürkiyeyi tehdit olarak algılamaya devam ettiklerine işaret etti. Koçaryan, konuşmasında, Fransa'daki Ermeni lobisini başarılarından dolayı kutlayıp, teşekkür etti.

"Ermeni soykırımı"nı tanıdığı için Fransa'ya minnettar olduklarını ifade eden Koçaryan, Türkiye'nin "özür dilemesi" gerektiğini öne sürdü.

Hrant Dink'in öldürülmesinin, ilişkilerin iyileşmesinde bir etkisi olacağını sanmadığını savunan Ermeni lider, "Sorun daha derindir ve kaynağı Türk halkının tarihindedir. Özür dilemek imparatorluklara her zaman zor gelir ve bu durum , Doğulu bir imparatorluk için söz konusu olursa, daha da zor olur" dedi.

Ermeni lider, bir soru üzerine AB üyeliği sürecinin, Türkiye'nin dışa açılması, azınlıklar konusunda daha hoşgörülü olması anlamına geleceğini savunarak, üyeliğe destek oluyoruz şeklinde açıkladı. Buna karşın, üyelik müzakerelerinin Türkiye'nin komşu ülke ile sınırlarının kapalı tuttuğu sürece veya Kıbrıs sorunu çözülmeden başlatılmasına karşı olduklarını da açıkça söyledi. Koçaryan, başka bir soruya karşılık verdiği cevapta ise, Ermeni işgali altında bulunan Yukarı Karabağ'ın hiçbir zaman bağımsız Azerbaycan'ın parçası olmadığını savundu.

Devlet Başkanı Koçaryan, açıklamalarıyla Emeni devletinin resmi görüş ve ideolojisini açıkça dile getirmiş oldu. Türkiye’yi ulusal güvenlik tehdidi olarak gören bir devletle, hangi diplomatik kurallara sadık kalarak ilişkiler iyileştirilebilinir. Ermenistan Türkiye’yi ulusal güvenlik sorunu olarak görme hakına sahipse, doğal olarak Türkiyeninde aynı düşünceye sahip olma hakkı vardır. Hal böyle olunca, ilişkileri diplomatik yollardan iyileştirme seçeneğini Ermenistan tek taraflı olarak yürürlükten kaldırılmış olmaktadır.

Diplomatik çözüm yolları tıkanınca, umarım çagın gerçekleriyle uyuşmayacak akıl ve mantığın kabul etmediği çılgınlıklar tercih edilmek zorunda kalınmaz.

Yaşadığımız cağ çevrenin, siyasetin, medyanın, bilginin, demokrasi ve insan hakları gibi kavramların, hatta insan idraklerinin bile kirlendiği bir iklimde yaşamaya mecbur etmiştir insanlığı. Eğer çağı kurtarmak istiyorsak, öncelikle idrakleri kirlenmiş liderlerin kafasını temizlemeliyiz, ancak o zaman gerçek ve doğruyu, doğru olarak idrak edebilirler. Yoksa, ellerine verilen oyuncakla oynar, zamanı boşa harcar, gerçekleri göremez insanlığa yazık ederler.

Sonuç olarak: Arzu edilen her iyi ve güzelliğin oluşabilmesi için, yönetici sınfların, oyun çağını aşmış yetişkinler olduklarının farkına varıp, sağduyuya uygun hareket etmeleriyle alakalı olduğunu söylemek isterim.