Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Ağustos '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Kolaj

Kolaj
 

Daha fazlasını yapabilmek isterdim. Daha güçlü olayım isterdim. Günün birinde yaşlı bir çınar gibi olayım, kuvvetli kollarım olsun yere paralel uzamış, sen bu kolların üzerine çık ve istediğin kadar tepin ve tırmala onları ve ben bana mısın demeyeyim isterdim. Yapraklarım seni güneşten korusun ve çok soğuk olduğunda kovuğumda bir oyuk açıp seni içeride ısıtayıp saklayayım isterdim.

İsterdim hem de çok.

Fakat bir ayrık otuyum ben.

Benimle kalmanı istemek ne büyük haksızlık sana.

***

Aynı iş yerinde çalışıyoruz diye arkadaş olmak zorunda mıyız?

***

Asker gönderiyorlar Kilyos'dan. Havayi fişikler mi atmadılar, konvoylar mı oluşturmadılar. Sabaha kadara kornalar, kornalar ve mehter marşları ve en büyük asker bizim askerler.

Nasıl da kahraman muammelesi çekiyorlar çocuğa. Oysa o 24 saat sonra tuvaletleri temizleyecek, çöpçülük yapacak. Nereden geldiğini anlamadığı tekmeler yiyecek. Neftesi düşmüş de fark etmemiş diye belki de hayatında ilk defa tokat yiyecek. İlk üç ay adı bile olmayacak onun. 87 ye iki tertip ya, yediye iki diyecek ona ve onun tüm tertiplerine. Birilerinin ismini öğrenmesi için 3 ay geçecek. Yediye üçler gelsin diyecekler, koşarak gelecek...Yediye üçler izmaritleri toplasın diyecekler, koşup toplayacak.

Nerede mehter marşları, nerede kahraman askerLİK?

Annesi arayacak. Bulaşık yıkamaya gitmiş olacak. Deneyimli bir arkadaşı açacak. Ali göreve gitti, diyecek. Ne görev ne görev! Savaşıyor olmasından iyidir elbet. Yine de tüm bunların sebebini ve gerekliliğini anlayamıyorum. Ordu evlerinde garsonluk yapan, subay karılarını traş eden kuaför askerciklerin memlekete nasıl bir hizmet verdiklerini anlayamıyorum. Resmen hayatın gasp edilmesi bu.

Öğretmen evlerinde öğrencilerin servis yaptığını, fırça yediğini ve karşılığında hiç bir şey almadıklarını düşenebiliyor musunuz? İşte orduevinde askerlerin garsonluk yapması da o kadar tuhaf ve anlaşılmaz bence.

Orduevi düğünlerine gitmem. Gidene de mani olmam. O çocukların herkese komutanım demesi yok mu? İçler acısı içler...

***

Bazen konuşmak zorunda kaldığım insanlar bana o kadar aşağılık geliyor ki yüzlerine bakmaya utanıyorum.

***

Ben bir gün trafikte sıkıntıdan patlayacağım. Ne olduğunu anlayamayacak kimse. Arabanın LPG tüpü patladı diye zabıt tutacak polis. Fakat ben nereye gittim, kimse anlamayacak. O kadar zamana yazık oluyor diyeceğim, görende boş zamanlarımı çok iyi değerlendiriyorum sanır.

Yol tıkandığında
ben de tıkanıyorum bebişkom,
Sanki binlerce karınca geziyor
ve sınıf sınıf kokluyor bedenimi
ve mega desibel sesli kargaların gagalarında megafon,
bağırıyorlar kulağımdan içeri GAAAK diye

Yol tıkandığında
ben de tılanıyorum bebişkom
tayyip bey'in bıyıklarını kesen berber gibi
geriliyorum

yol tıkandığında
ve hava bugünkü gibi sıcaksa
ve bu sıcak bu seneki 50. çok sıcak günse
ben de tıkanıyorum bebişkom

kitabım bir satır ilerlemiyor ve
bir saniye uyku girmiyor gözüme
radyom bile kötü çalıyor ve hatta
evet evet
ve hatta
hatta kere hatta
boğazın mavisi bile bok rengine dönüyor

yol tıkandığında
ben de tıkanıyorum bebişkom
yol tıkandığında
patlamak istiyorum canikom

***

Kendimi ne sanıyorum bilemiyorum ama yazılarımı çizgi romana çevirmeye karar verdim. Orkun fotoğraflıyor onları sonra deniz baykalın botokslu suratı gibi biz de fotoşoptan geçireceğiz fotoları. Siyah ve beyaz olacak ve ben diyorum ki insanların sadece yanakları kırmızı olsun. Heidi gibi, yuvarlak bir kırmızı. Orkun ne der bilmiyorum, altından kalkabilecek miyiz hiç bilmiyorum ve fakat denemeye değer diyorum.

Aslında fark ettim ki ben sadece ve her zaman diyorum. Demekten ötesine geçemiyorum.

***

İster ırkçı deyin ister başka bir şey. Üzgünüm. Hoşlanmıyorum arap turistlerden. Esasında ben avrupalı turistlerin de bebak pembesi tenleri ve bir doksan küsür boyları ve sağlık fışkıran pazularıyla falan şehrimin sokaklarında dolaşmasını da pek sevmiyorum. Biz sığmıyoruz efendiler bir siz eksiktiniz.

Ama işte arap turistlerden daha da bir hoşlanmıyorum. Geçen gün bir tane gözerli hariç tamamen siyahlar içinde bir kadın gördüm. Elleri açıktaydı ama. "Ellerin çok güzel bebek" der gibi baktım. Denk gelemedim ama gözlerine. Bir iltifat daha yapayım dedim, ama nedir o iltifat bulamadım. Düşündüm, düşündüm, "siyah sana çok yakışıyor" der gibi baktım. Yine tutturamadım.

***

Tedavi olmasaydım dünyaca ünlü bir pisikopat olabilirdim. Kaçırdım treni.

***

Var mı yazar olmayı düşünen? Gazeteport.com yarışma açtı. Başvuruverin gari. Ben gerçi hiç güvenmiyorum yarışmalara. Yarışmayı da sevmiyorum ama işte bir hareket, bira içmiş almanın hımbıl göbeği gibi olmuş, örümcek ağı tutmuş zihnime. Bir heyecan belki, belki bir ihtiras.

Kerem efendi seni birinci seçtik derler.

Hasstrin ordan derin. Serseriler sizi derim. Ben size beni birinci seçemezsiniz demedim derim.

***

6 haftadır midem ağrıyor. Daha önce bin türlü doktora gittim. Hepsi aynı şeyi söylüyor, hareket etmeliymişim, sipor yapmalıymışım. Gel de sen yap bu sıcakta sipor. Kilyos Sipor klübüne bağış yapayım, gıyabımda sipor yapsınlar olmaz mı dedim...

Olmaz dediler.

***

Bir hafta daha bitti. Bitti de ne oldu? Tümden bitsede gitsek.

Ne bitmez filmmiş.

K.

artık olacak o kadar

not, foto : orcaaa. bu fotoğraf filtreden geçecek ve bir sürü arkadaşıyla yan yana gelecek ve ben altından üstünden metinler sıkıştıracağım ve çizgi roman olacak. söylemedi demeyin. "Lunaparkın kahraman şerifi" adlı öykünün ilk görüntüleri. basından önce MB'de.

 
Toplam blog
: 295
: 733
Kayıt tarihi
: 28.09.06
 
 

Bugün ölseniz mesela, ya da hafifletelim biraz hadi, bu giriş çok karamsar oldu. Bugün ortadan kay..