Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Temmuz '07

 
Kategori
Spor
 

Kombine satmamanın yolları

Kombine satmamanın yolları
 

Anlaşılan o ki, GS kombine kart satışlarında tam bir hayal kırıklığı yaşıyor. Geçen yıl 7 binin üzerinde kart satışı yapılmış olmasına rağmen, ligin başlamasına sayılı günler kala, bu sezon için ancak, 4 bin civarında kombine satılabilmiş. Bu sonucun alınmasında yönetimin hataları göz ardı edilebilir mi?

Ne hatalar yaptı da yönetim, süreç bu denli kötü gidiyor? Söyleyelim.


Sezonun bitiminden hemen sonra, GS transfer bombalarını birer ikişer patlatırken yöneticiler çıkıp “Bunların hepsi uzun vadeli planlarımızın sonucudur. Yapacağımız transferler için çok uzun süredir çalışıyoruz. Bu işler bir günde bitirilecek işler değildir” minvalinde açıklamalarda bulundular. Buradan anladık ki, GS’lı yöneticiler yeni sezonun tüm planlamasını, (olması gerektiği gibi) daha eski sezon tamamlanmadan yapmışlar. Bir taraftan yapılacak transferler belirlenmiş, yeni sezondaki hocayla nikah kıyılmış (burası pek net olmamakla birlikte), başta Ali Sami Yen’in patates tarlasına dönmüş zeminin yenilenmesi işleri olmak üzere, tüm tesislerinde yenileme ve bakım çalışmaları başlatılmış falan filan…nitekim tüm bunlar, büyük bir başarıyla yürütüldü ve bir kısmı tamamlanırken, diğer bir kısmında da oldukça yol alındı.

Ancak görülen o ki, çok önemli bir ayrıntı tüm bu planlamalar yapılırken gözden kaçırıldı. Neydi o? Sezonun bitmesine bir hafta kala oynanacak olan FB derbisi. Bu, öylesine bir gözden kaçırma oldu ki, yeni sezonun gidişini de pek çok yönden belirlemesi bir tarafa, kulübün yeni dönemdeki ekonomik yapısını da etkileyecek sonuçlar doğurdu. Eğer yönetim etkin bir politika oluşturabilseydi ve biraz olsun öngörüde bulunabilseydi, o maçtaki tribün olaylarının önüne geçilebilirdi. Seyircinin o maçta, bir intikam havasında olacağını bilmeyen var mıydı? Seyirciyi gaza getirmek için yapılan, birkaç gün önceden başlayan provakasyonlar bilinmiyor muydu? O binlerce bardak su, ne halt etmeye yığıldı büfelerin önüne. Yönetimin haberi yok muydu bu kadar suyun, “içilme amacı dışında” kullanılabileceğinden. (Biliyorsunuz olaylardan sonra ilgili büfe çalıştırıcıları kapının önüne kondu. Hata onlarınmış gibi!) Tam bir kriz havasıyla gidilirken maça, yönetim hiçbir öngörüde bulunmamışçasına olayları tamamen seyretmekle yetindi. Atılan şişe şişe su, Ali Sami Yen’in çimlerine “Hay babana rahmet “dedirtirken, yönetim, bu olayların önlerindeki sezona olası etkilerini hiç hesaplayamadı. Bu anlamda başarısız bir projeksiyon geliştirdikleri (ya da hiçbir şey geliştirmedikleri) ortaya çıktı. Bu maçta olaylar çıkacağı ve sezon sonu olmasının da değerlendirilerek, çok ağır cezalar verileceği (yeni sezonda herkese “ders olsun” bağlamında) öngörülmeli ve bu olaylara şans tanınmamalıydı. Hata yapıldı.

Alınan ceza yenir yutulur cinsten değildi. “5 Maç seyircisiz!” 5 maç sahanın kapalı kalması ne demek, bir kombine sahibi için. 17 maçın 5’i. Ve üstelik ligin başındaki en izlenesi maçlar. Bu kadar özlemin ardından, “gazozuna olmayan” ilk maçlar. Takımın yelkenlerini “fora” edip, açık denizlerdeki maceralarına açılacağı ve üstelik biri de derbi olan maçlar…


Bu konuda ikinci hata, “reklam” noktasında oldu. Pazarlamanın temel fonksiyonlarından olan reklamın ihmal edilmesi, kombinelerin satılmamasında beklenenden fazla bir etki yarattı. Oynanan dört hazırlık maçında da, GS’ın seyirci için yeni vitrinini oluşturacak Lincoln kullanılmadı. Lincoln’ün taraftarla, önce televizyonla da olsa kontak kurmasının önlenmesi, yani dört maçta da oynatılmaması büyük hataydı. Pazarlama politikasında tüketiciyi motive ederek, tüketime yönlendirecek temel güdüleyicilerin başında reklamın geldiği, atlandı. Lincoln’ü televizyonda izleyen bir taraftar “Abi, bu adamı bir de sahada, canlı izlemek lazım ya! Takım bu sene coşacak!” diyerek stada koşmalıydı. Olmadı.


Üçüncü hata taraftarla etkili iletişimin kurulamaması; kombine bilet satışının, kulübün başarıları noktasında öneminin taraftara anlatılamamasıydı. “Transferler için kaynak yarattık” demek yerine, “Çok büyük fedarkarlıklarda bulunduk” denseydi; taraftar psikolojik olarak “Vay be, adamlar bizim için fedakarlık yapıyor; biz de elimizi cebimize götürmeliyiz” bilincine ulaştırılabilirlerdi. “Adam kaynağını bulmuş; ben kombine alsam da almasam da değirmen nasılsa dönüyor” noktasına götürüldü taraftar. Bu da yapılan hatalardan bir başkasıydı. Başka hatalarda sayılabilir; ama kanımca bu kadarı yeterli.


Kıssadan hisse, pazarlamada yapılmayacak bütün hatalar yönetim ve teknik kadro tarafından elbirliğiyle gayet güzel yapıldı ve yapılıyor. Bakalım, Lincoln’ün nihayet İstanbulspor maçıyla sahne alması, satışlarda beklenen patlamayı getirecek mi? Umalım öyle olsun!

 
Toplam blog
: 16
: 1207
Kayıt tarihi
: 23.07.07
 
 

1972 yılında Afyon'da doğdu. Tüm eğitim hayatını "şehrinde" tamamladı.Kronik muhalifliği yüzünden ta..