Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Ağustos '08

 
Kategori
Güncel
 

Komutanlar, demokrasi ve yazarlarımız

Komutanlar, demokrasi ve yazarlarımız
 

Askerler; güzel fikirlerini, ilgili kurumlarla ve muhatapları ile konuşsunlar artık.


Yeni Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un, görevini Yaşar Büyükanıt'tan alırken yaptığı konuşmanın Yankıları sürüyor. Bu konuşmanın, değişik analizleri, bir süre daha yapılacağa benziyor.

Bugün, işlerim dolayısıyla benim için yoğun bir gün'dü. İnternet'i açamamıştım. Akşam, bilgisayarın başına oturduğumda, Milliyet yazarlarından Sayın Fikret Bila'nın yazısı gözüme ilişti hemen. Yazı'nın başlığı beni kendine çekti. Hemen okudum yazıyı...

Sayın Bila; '' İlker Paşa’dan açık uyarılar '' başlığıyla kaleme aldığı yazısında, Sayın İlker Başbuğ'un konuşmasını, değişik başlıklar altında analiz etmiş. Analizlerinin içerisinde, katıldıklarım var katılmadıklarım var. Ben, bunlara girmiyeceğim şimdi...

Sayın Bila, Çoğu zaman yaptığı tarafsız ve isâbetli yorumlarıyla dikkatimi çekmiştir. Takip edebildiğim kadarıyla Sayın Bila, Demokrat kimliğiyle hâfızamda yer etmiş her nasılsa. Bendeki bu intibâsından olacak, yazısına seçmiş olduğu '' İlker Paşa’dan açık uyarılar '' başlığından, ''Gerçek Demokrasi'nin'' Güzel Türkiyemiz için, artık kaçınılmaz bir ihtiyaç olduğuna inanan bir insan olarak, hiç hazz'etmediğimi ifâde etmek istiyorum.

İlker Başbuğ kimi uyarmış?..Bunu da açıklasa idi Sayın Bila, daha iyi olacaktı. Kimin uyarıldığı, başlıkta söylenmese bile, yazının içeriğinde ortaya çıkıyor.

Sayın Başbuğ'un konuşmasının adresinin Hükümet ve Cumhurbaşkanı olduğu şeklinde anlaşılıp, bu yazı o düşünce ile yazılmışsa şâyet, Sayın Bila'nın Demokratlığından, şüphe etmem gerektiğini söylemek zorunda kalacağım.

Sayın İlker Başbuğ'un, Memleketimizin Gûzîde bir Kurum'unun başına geçmiş olması dolayısıyla; Ülkesi hakkındaki güzel fikirlerini, elbette söyleme hakkı var. Fakat bu, Sayın Bila'nın dediği gibi, bir uyarı niteliği taşıyorsa, üstelik te bu uyarı Hükümete ise şâyet, bunun adı ''MUHTIRA'' değil de, nedir o zaman?

Sayın Bila, Darbe ve muhtıra yanlısı mı, yoksa Demokrasi yanlısı mı? Bunu net bir şekilde bilmek isterim doğrusu...

Bu Ülke'de, hem Demokrasi taraftarı olup, hem de darbelere ve muhtıralara taraf olmak, insanları rahatsız etmiyor gâliba?!

Ben bundan, çiddî bir şekilde rahatsız oluyorum doğrusu.

Darbe ve Demokrasi!..

İki zıt kelime. İkisinin aynı anda bir insanda, kabül görmesi mümkün olamıyacak kadar zıt hem de.

Sayın Bila'dan, kendisinde olduğunu zann'ettiğim Demokrat kimliği ile;

''Ordu, Yargı veya hangi Kurumumuzun değerli mensûbu olsun, Ülkedeki, değerli halkımızın oyları ile seçilmiş Hükümetlere (hangisi olursa olsun) muhtıra niteliğinde uyarılarda bulunmak kimsenin hakkı değildir. Eğer bâzı endişeleriniz, kaygılarınız varsa, onları da sorumlu olduğunuz yerlere, usülü dâiresinde söyleyiniz. Kimsenin, kendilerinin de bağlı olduğu, milletimizin hür irâdesiyle seçtiği kurumlara, Muhtıra niteliği taşıyacak sözlerle, göndermeler yaparak muhatap olmaya hakkı yoktur. Bu, Demokrasimizin ruhuna aykırıdır.'' şeklinde bir yazı kaleme almasını beklerdim.

Sayın Bila; '' İlker Paşa’nın konuşması, Türkiye’nin mevcut ve gelecekte karşılaşabileceği sorunları çok iyi kavradığını, ülke, bölge ve dünyayı çok iyi izlediğini yansıtan analiz, uyarı ve öneriler içeriyordu. '' diyerek yazısını bitirmiş.

İyi de Sayın Bila, Sayın Başbuğ'un bu Ülkemiz yararına olan bu güzel görüşlerini; Sayın Millî Savunma Bakanı, Sayın Başbakan ve Sayın Cumhurbaşkanı ile paylaşması, daha normal olmaz mı?

Onların, bu güzel düşüncelerini paylaşmak zorunda oldukları, bağlı oldukları kurumlar yok mu?

Askerler; artık Afrika ülkelerinin, geri kalmış bâzı ülkelerinde görebileceğimiz, Millet İrâdesine müdahale sayılabilecek, anti demokratik usüllerden vazgeçmeli değller mi sizce?

Askerlerin; her fırsatta, bir yerlere göndermeler yaparak fikirlerini söylemeleri sizi rahatsız etmiyor mu?

Demokrat bir Türk vatandaşı olarak, beni rahatsız ediyor Sayın Bila...

Öyle inanıyorum ki, bu milletin en az yüzde 60-70'ini de rahatsız ediyor.

Ordu mensupları, iktidarlara göndermeler yaparak; ''Siz, her ne kadar millet tarafından seçilmiş olsanız bile, sizi de biz idâre etmemiz lâzm...'' şeklinde anlaşılabilecek sözlerden kaçınmalılar. Milletin idâresinin, millet tarafından yapılması gerektiği; ''Egemenlik, kayıtsız-şartsız milletindir.'' (M.K.Atatürk) sözü ile anlatılmışsa eğer, idarenin, milletin seçtiklerinde olmasını kabullenmeliler artık.

Sağlık ve Muhabbetle...

Bektaş Azizoğlu
29.08.2008, cuma
Üsküdar-İSTANBUL

 
Toplam blog
: 344
: 580
Kayıt tarihi
: 24.11.07
 
 

İlkokul'u Düzce'nin Gölyaka İlçesi, Açmaköy'ünde bitirdikten sonra, Ortaokul'u Gölyaka'da okuyup,..