Konuşmacı olmak...

Verdiğim konferanslarımın sonunda benden genellikle istenilen bir şey vardır. Herkes konuşmacı olmak istiyor herkes birilerinin karşısına çıkıp bir şey anlatmak vermek paylaşmak istiyor ama kolay değil, günlerce hazırlanıyorsunuz, insan beyni çok geniş kapasiteli ama unutmak hatırlayamamak diye bir olumsuz yapılara da sahip...

Zevkli ama sabır isteyen bir durumdur, bir takım belgeleri hazırlamak onları herkesin kabul edeceği kılıflara sokmak ya da birilerine zarar vermesini engellemek için özen göstermek çok önemli…

Her şeyden önce bunca hazırlık sonrasında dinleyicilerinize nasıl “etkili konuşma” yapacağınızı tasarlayacak ve hazırlanacaksınız…

Hocam “etkili konuşmak” için ne yapmalıyız diyenlere işte kısacık notlar. Bu arada bu aydan sonra artık konferanslara katılmıyorum, sadece yazacağım. Nerede olursa…

…

Etkileyici bir şekilde konuşmayı herkes ister. Zaten istemek başarmanın birinci temel ayağıdır. Kim istemez ki “Konuşmalarının insanlar tarafından ilgi çekici bulunmasını, anlatmak istediklerinin anlaşılmasını...”

Konuşmalarınız, dinleyen kişilerin düzeyinde olmalıdır. Yani dinleyici gurubunu küçümseyemezsiniz. Anlatmak istediklerinizi anlatmak, anlattıklarınızın da anlaşılması için bu önemlidir. Etkili konuşma yapmanızı destekleyici konuşma yaptığınız ortam, anlatımda kullandığınız malzemeler ve konuşmanızdaki zamanlama ispat edici belgeler, gerçek isimler, gibi faktörler vardır. Konuşmanıza hazırlanmanın önemi de oldukça açıktır. Ne kadar iyi hazırlık yaparsanız, o kadar iyi konuşur, heyecanınızı da yenebilirsiniz. Bu hazırlıklar, sizi güçlü ve kendinize güven duymanızı sağlayacaktır.

Duygu, ses ve vücut üçlüsü bu detayın içindedir. Duygu, dinleyicilerinize karşı beslemekte olduğunuz histir. Ses, aslında en önemli konudur. Sesinizi öyle ayarlamalısınız ki, konuşmanın sonunu rahatça getirebilesiniz. Tonlama ve vurgularınız tam yerinde olmalı, kelimeler arasındaki geçişler kesik değil, mutlaka birbiriyle bağlantılı olmalıdır. Konunun gidişatına göre sesinizi azaltıp arttırmalısınız.

Tabiî ki şu çok önemlidir, bunları yaparken, yapmacıklıktan uzak doğal bir şekilde olmalısınız…

Vücut, yani beden dili oldukça önemli bir faktördür. Tüm gözler sizin üzerinizde olduğundan, el ve kol hareketleriniz, duruş şekliniz, durduğunuz yeriniz ve göz hareketleriniz kılık kıyafetiniz hatta saç ve bıyık içiminiz dinleyicilerin sürekli gözetimi altındadır.

Tarzınız size özel bir durum. Tarzınızı şekillendirmek ve geliştirmek tamamen sizin ellerinizdedir. Bilgileri anlatıyor, paylaşıyor ve onların katılımlarını sağlıyorsunuz. Doğal bir tarza sahip olduğunuzda, sizin heyecanınız da tüm bu doğallığın içinde tat katacaktır. Doğallık en fazla kabul gören makyajdır.

Konuşmalarda sizi davet edenlerin genelde amacı bellidir yani sizden verilmesini istedikleri mesajlar bellidir önemli olan sizin bu mesajları ne zaman nasıl vermeyi planlamanızdır.

Konuşmanızla ilgili planlı olmalı, mesajınızı net bir şekilde belli etmelisiniz. Konuşurken hızınız da oldukça önemlidir. İnsanlar sizi dinlerken reklam izliyormuş izlenimine kapılmamalı ya da söyledikleriniz birbirinin içine girmemelidir. Dinleyenlerin araya girmesine izin verdiğiniz de söyleyeceklerinizin etkinliği yarıya düşer. Kendinden beslendiğini sanan dinleyici dinlemekten vazgeçer sizi nasıl zor duruma düşürürüm diye düşünmeye başlar.

Konuşurken, dinleyicilerinize bazen algılama zamanı da bırakmalısınız. Dinleyici konuşmanızda yakaladığı heyecanı kaybetti mi bir daha toparlayamazsınız.  Onun için dinleyiciye konuyu algılama gördüklerini yorumlama zamanı veriniz. Hızlı konuşmak değil etkili konuşmaktır amaç…Algılama zamanı konuşmanızın daha iyi ve net bir şekilde anlaşılması için önemli bir aşamadır…

Tek düze basmakalıp ve tok bir sesle anlatılan hiçbir şeyi konu ne olursa olsun insanlar dinlemezler, siz dinlediklerini sanırsınız ama uyuyorlardır aslında. O yüzden konuşmalarınızda tek düze değil çeşitlendirmeleri tercih etmelisiniz. Ses tonunuz konuyla alakalı adeta doğru notalara basar gibi olmalıdır. Uzun cümleler yerine kısa cümleleri tercih edin ve konuşurken mutlaka dinleyicilerinizle göz temasında bulunun…

Konuşmanız sırasında salona sık sık atın uzun konuşmalar mutlaka rehavete neden olabilir, kısa araların zamanlaması rehavetin devamlılığına engeldir…

Etkili konuşma yapabilmeniz için en önemli etken “kendinizin inanmasıdır” Yani söylediklerinize anlattıklarınıza gösterdiklerinize sununuza siz inanmıyorsanız hiç kimsenin inanmasını bekleyemezsiniz…

Bu yazım benden bilgi isteyen ve benden sonra bayrağı devralacaklar içindi, herkesten tek bir ricam olacak lütfen “çıtayı yükseltiniz…”

Son sözüm” İyi bir konuşmacı olmak için iyi bir dinleyici olmayı bilmek gerekir…”

İyi pazarlar…

Erdoğan Özgenç