Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Nisan '12

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Korkular ile yüzleşmek!

Korkular ile yüzleşmek!
 

korkuyorum! ....


Bazı şeyler vardır düşüncesi bile içimizi ürpertmeye yeter.

“Hayır!”

...”Asla!” deriz.

Fakat gün gelir bu içimizi ürperten gerçekle yüzleşiriz ya da hayat bizi yüzleşmek durumunda bırakır.

Korku filmlerinin en önemli sahnelerinden biridir, gece karanlıkta mezarlıktır bilirsiniz!

Geceleyin kimsenin olmadığı bir mezarlıktan geçmek durumunda kalsanız!

Niye kalacaksınız değil mi?

... Ama ya kalsanız!

İşte geçenlerde böyle bir durumda kaldım. Sur içindeki Fatih Sosyal Tesislerinde yapılan toplantıya katılmak üzere gidiyordum, neredeyse geldim dediğim noktada surun altından geçmem gerekiyordu ama sur altı kapatılmış tadilata alınmıştı. Güvenlik görevlilerinden birine buraya başka ne şekilde gidebileceğimi sorduğumda Turgut Özal’ın kabrinin bulunduğu mezarlığı gösterdi. İşte ben bu mezarlığın içinden geçerek Aksaray ana caddesine çıkabilir ve buradan bir başka yoldan gideceğim yere ulaşabilirdim.

Mezarlık girişindeki görevliden kısa bir tarif aldım ve ıssız karanlık mezarlığın içinde otomobilim ile tek başıma ilerlemeye başladım. Sol, Sağ çıkmaz sokak... Etrafta mezarlar, bu arada içimden dualar okuyorum. Hayatımda ilk kez gece karanlıkta bir mezarlıktan geçiyorum. Nasıl korkmayayım?

Korku filmlerini çok severdim eskide, Gerilim Filmlerinin ustası Alfred Hitchcock'un filmleri ile büyümüş biri olarak elbette ki kafamda türlü senaryolar kurmam normal!

Kapılarıma baktım tekrar evet kilitli, camlarım kapalı, uzun farlarımı yaktım etrafı daha iyi görebilmek için ama zifiri karanlık. Çıkmaz sokağı görünce tekrar geri döndüm kapıya, “içimden ne işim var benim burada, ben nasıl çıkacağım buradan?”diye de geçiriyorum.

Mezarlık bekçisi kroki çizdi mezarlıktan nasıl çıkacağıma yönelik ama umutsuzum ya yine bulamazsam diye... Fakat birde baktım bir otomobil geliyor mezarlığa doğru belli ki bu yolu kullanacak o da...

-“Ben takip edeyim bu arabayı” dedim, “sizden rica etsem otomobildeki şoföre onu takip edeceğimi söyleyebilir misiniz?”

Sağ olsun mezarlık bekçisi de çok iyi niyetli, yardımsever bir kişiydi, "neden kendiniz söylemiyorsunuz?" bile demedi, acaba engelli olduğumu anladığı için mi? bilmiyorum!

Arabanın şoförüne söyledi, bu arada ben içeride açtığım uzun farlarımı kapatmayı unutmuşum onu fark ettim ve hemen kapattım fakat mezarlığa yaklaşırken şoförde bu yüzden zorlanmış tabi “uzun farlarınızı kapatmadığınız için yardımcı olmayacağım” dedi.

Bu inceden latifeye karşı ben “Kusura bakmayın bir an içerde açtığım farları kapatmayı unutmuşum” dedim mahcup bir şekilde. Ben o arabayı takip ederek mezarlığın içinden geçtim ve ana caddeye çıktım.

Hayattaki bir korkumla daha yüzleşmiş oldum. Bir daha buradan geçmek durumunda kalırsam artık yolu biliyorum ama umarım gece karanlıkta buradan geçmek zorunda kalmam.

Korkularla yüzleşmek ayrı o yüzleşilen korkularla yaşamayı sürdürmek ise ayrı bir şey değil mi?

 
Toplam blog
: 108
: 2338
Kayıt tarihi
: 15.01.10
 
 

Bu Blogda; Engelleri her şeye rağmen aşarak hayatı engelsiz yaşamaya çalışan; eş, anne, çalışan, ..