Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Nisan '12

 
Kategori
Güncel
 

Köşe yazarları ve 'köşe yazmak' üzerine

Köşe yazarları ve 'köşe yazmak' üzerine
 

Çağ iletişim çağı... Çağ bilginin ve fikrin ışık hızını sollayıp geçecek kadar hızlı yayıldığı çağ... Basılmış gazete ve dergilerden, internet yayınlarına, sesli dökümanlara ve  son 5 yılda adeta vazgeçilmezimiz olan sosyal ağlara kadar heryerden hayatımıza bilgi akıyor. Kimisi doğru kimisi yanlış, kimisi kirli kimisi temiz ama akan bilginin hacmi bir hayli büyük.
 
Durum böyle olunca hepimiz ister istemez  hergün daha çok köşe yazısı okuyor ve artık sadece okumakla da kalmayıp bunlar hakkındaki düşüncelerimizi yazının hemen altına yorum olarak konduruveriyoruz. Bazen öyle köşe yazıları okuyorum ki, yazının her cümlesi  bir Türkçe hatası. Sanki yazar(!) Türkçe'yi yıllar sonra 5.dili olarak öğrenmiş gibi. Hatta o kadar ki, insan "Acaba bu yazar(!) hayatında hiç okula gitmedi mi?" diye soruyor kendi kendine. Ama neyse ki böyle kaleme alınmış yazıların sayısı endişelecek kadar fazla değil. Kimi zaman ise öyle köşe yazılarına rastlıyorum ki, her cümlede bir nefret, her cümlede bir saldırı, bir kin var; yazar adete öfke kusuyor. Sanki istiyor ki bu yazıyı okuyanlar gitsin ve yazının hedefındekilere haddini bildirsin. Bazı zamanlar ise internette köşe yazıları için yapılmış öyle yorumlara rastlıyorum ki, yorumcu benim ezberimi bozuyor, beni düşünmeye zorluyor, zihnimde bir soru zincirini başlatıyor.
 
Peki "Köşe yazmak" ne olmalı? Ya da ne beklemeliyim köşesini okuduğum yazardan? Son yıllarda ülkedeki uçlara savrulma ve kutuplaşmanın etkisiyle hepimiz istiyoruz ki biz ne düşünüyorsak onu yazsın köşe yazarı. Ya da öyle birşey yazsın ki her zaman ki gibi hem fikir olalım. Peki köşe yazarı ile her daim aynı fikirdeysek aslında bu yazar bizi kendi köşesine ve sabit bir bakış açısına mı sıkıştırmış olmaz mı? Oysa bir köşe yazarı hem kendine hem bize okurken ciddi bir beyin egzersizi yaptırıp, hem kendini hem de bizi beyinlerimizdeki ezberleri bozmaya itmeli, okurken zihnimizde bir sorular zincirini fitilini ateşlemeli. Okurken beni memnun etmemeli aksine bana birşeyleri sorgulattığı için beni huzursuz etmeli ve biraz da yormalı zihnimi. Aksi takdirde her gün aynı insanlardan benzer şeyleri okur dururuz. Hatta yazının başlığına bakar ne yazdığını rahatlıkla tahmin ederiz. Hatta başlığa bile bakmadan biliriz ne yazdığını. Çünkü kendi ezberlediklerini tekrar etmekten ileri gitmez yazdıkları. Ne bize ne de kendisine birşey katmıştır. Kaleme alınmış yazı ise sadece o gün ilgili yazarın köşesi boş kalmasın diye kale alınmış gibidir. Yani aslında "köşe yazılmamış", "köşe kapılmış" gibidir.
 
Umut DAĞ

 
Toplam blog
: 12
: 461
Kayıt tarihi
: 05.04.12
 
 

İstanbul dogumlu; Almanya'da yasıyor. ..