Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Ağustos '07

 
Kategori
Spor
 

Kötü futbol iyi netice! Bursa:0-GS:1

Kötü futbol iyi netice! Bursa:0-GS:1
 

Galatasaray, ilk deplasman maçından da üç puan çıkarmayı başardı. Lincoln ve Linderoth’dan mahrum olarak sahaya çıktı takım. Ancak ilerleyen dakikalarda gördük ki, mahrum kaldığı sadece bu iki futbolcu değilmiş. Geçen hafta kime iyi dedikse, bu hafta o kötüydü. Kötü dediklerimizse daha kötü. Koşan, mücadele eden, baskılı oynayan takımlara karşı Galatasaray’ın, hani nerdeyse bir gol yese, dağılıverecek bir yapıda olduğunu gözlemledik. Bu durum moralleri bozdu.

Geçen haftaki maçı değerlendirirken, Orkun’a iş düşmediğini söylemiş, bunun ya takım savunmasının başarısından ya da rakibin güçsüzlüğünden kaynaklandığını belirtmiştik. Bu haftaki maçla ikinci söylediğimizin doğru olduğu ortaya çıktı. Bursaspor, kaleye yüklendiği her pozisyonda, ister göbekten olsun, ister kanattan, Galatasaray’ın tüm savunma kurgusunu dağıtmayı başardı. Eğer Bursa forvetleri, özellikle maç boyunca hem Servet’e hem de Song’a, çok zor anlar yaşatan, Herve Tum ve ikinci yarıda oyuna giren, Collins Embusa biraz daha becerikli ve biraz daha şanslı olsalardı, maçı Galatasaray’ın alma şansı nerdeyse sıfırlanacaktı.

Sanki Galatasaray’ın oynadığı futbolun analizi konusunda ne desek boş olacak. Lincoln ve Linderoth’suz bir orta saha, maç boyunca nerdeyse hiçbir şey yapmadı. Geçen hafta dinamo gibi gördüğümüz Ayhan, sanki iki haftalık enerjisini geçen hafta harcadığından, ikinci yarıda hiç gözükmedi. Maçın seksenli dakikalarında bir kere soldan koşarken gördük, o andan hemen sonra da dili dışarı uğramış bir vaziyette, “beni değiştirin” işareti yaparken. Hemen yanında oynayan Hakan 36 yaşında, Ayhan’dan daha çok koşar, mücadele ederken, eğer Ayhan, “ben bittim beni çıkarın” diyorsa; bir durup düşünmemiz gerek. Profesyonellik Hakan’ın ki mi; yoksa Ayhan’ını ki mi?

Çok şey beklediğimiz Arda… Oynadığı futbolu, bir de televizyondan izleyip yüzünün kızarması gerekir. Özellikle Lincoln’ün olmadığı bir maçta, inisiyatifi daha fazla üzerine alıp takımı oynatması beklenirken; yaptığı top kayıpları ve rakiple hiç mücadeleye girmeyen futboluyla sonunda Kalli’yi de çıldırttı da kenara alınmayı başardı.

Sağda Sabri… Bir, saç baş yolduran da oydu. Bal yapmayan arı gibi, oraya koş, buraya koş; çok önemli birkaç pozisyona gir, iyi bir orta gol getirecek olsun; ve senin yaptığın orta "dağlara, taşlara" gitsin. Bu yetmedi, her şeye itiraz et. Her maç sahadan atılsa kimse şaşırmayacak!

Mehmet’ler bildiğimiz gibi. Kopya kağıdıyla yapılmışlar sanki. Top kesmede kısmen başarılı; ama pas da tamamen başarısızlar. Bunlar, Ümit Milli takımımızın da ön liberoları! Allah teknik direktörlerine kolaylık versin.

Defansda, geçen hafta Volkan’ı çok beğendiğimizi söylemiştik. Bunun nedeni, frikikten attığı gol değildi. Sol kanadı Ayhan’la birlikte oldukça etkili kullanmış; yaptığı bindirmelerden hemen sonra da savunmadaki esas yerine dönmekte başarı göstermişti. Bu hafta da bindirmeler yaptı; ama gerçek yerine hiç zamanında dönemedi. O’nun yerini doldurmaya çalışan Song ve Servet’se ecel terleri döktüler Bursa’nın her sağ kanat akınında.

Sağ bekte oynayan Uğur. Başarısızdı. Ne savunmada birebir mücadelelerde başarı gösterebildi, ne de ileri çıktığı dakikalarda ofans da. Sadece bir kere, biraz da şansının yardımıyla adam eksiltti ileri çıktığında, o da Ümit’e güzel bir asist oldu... Takımın sağ kanadı artık bağarıyor “iyi bir sağ bek isterim” diye. Uğur’la bu iş olacak gibi değil.

Defansın ortasındaki ikili, bu sene en çok konuşulacak olanlar... Birbirlerini çok iyi tamamlıyorlar. Ancak başarı da değil, hata da. Oysa yapmaları gereken, birbirlerinin hatalarını telafi etmek. Bu maçta da gördük ki; etkili forvetler karşısında; özellikle fizik gücü yüksek ve teknik forvetler karşısında, hem Song, hem de Servet oldukça yetersizler. Onların bu yetersizliklerinde, orta sahanın yaptığı savunma hataları da elbette etkin; ama asıl söylemek istediğimiz; özellikle birebir mücadelelerdeki bu ikilinin başarısızlığı. Cepheden gelen yüksek toplarda nispeten başarı gösterseler de, özellikle kanatlardan gelen akınlarda ve cepheden gelen alçak toplarda nerdeyse tüm ikili mücadeleleri kaybettiklerini gördük. Öyle ki, bir pozisyonda Bursa’nın forveti Tum, tabirimi hoş görün, Servet’i paspas yaptı. Tabirimi bir kere daha hoş görün, Servet birebir yakalandığı pozisyonlarda rakibinden öylesine ağar kalıyordu ki, hani neredeyse, bir gergedan kadar zor manevra yapar bir hale geliyor. Birinin Servet’e, kontrolsüz gücün güç olmadığını söylemesi gerek. Koşmak iyi; ama durmak ve dönmek gerektiğinde de, durmak ve dönmek gerek! Sanırım Servet, iyi bir Amerikan futbolu forvet oyuncusu olabilirmiş. Olmamış. bu ikilinin topu oyuna sokmaktaki başarısızlıkları devan ettiğinden, bu konuda söyleyecek yeni bir şey yok. İyi takımlar Galatasaray’a çok kolay gol atabilirler; bunu ilerde göreceğiz. Çünkü bence Servet’te Song’da, bu oynadıkları futbola bir şey ekleyebilecek yetenekte futbolcular değiller. Bu kadarlar. Bu acı ama gerçek.

Orkun’a gelince. Bazı pozisyonlardan sonra, (bunlar genellikle "görece" başarılı olduğu pozisyonlardı), arkadaşlarına öyle garip hareketler yaptı ki, hani nerdeyse “psikopata bağlandı” sandık. Mimik ve jestleri tuhaftı. Bu hareketlerle ve çıkardığı seslerle arkadaşlarını motive etmeye mi çalışıyordu; ben anlayamadım. Ama bu tuhaflıkları ilerleyen dakikalarda yaptığı tuhaf hatalarla örtbas etmeyi becerdi. Süzülerek gelen bir topu tutamayıp, Bursasporlu Embusa’nın önüne indirdi; ama son anda, sanki ondan bu hatayı bekliyormuşçasına araya giren (sanırım) Song, mutlak bir golü önlemeyi başardı. O dakikadan sonra da hatalar yapmaya devam etti; ama futbol şansı Bursa’nın yanında değildi. Bir ara Aykut’u ısınırken gördük; ama bu, muhtemelen Kalli tarafından Aykut’a verilen, “haftaya oynanacak maça kadar ısın” talimatıydı. Orkun, gelecek hafta yedek olacaktır!

Forvetler hakkında söylenecek pek bir şey yok. Hakan yine çok koştu; gol de atmak için elinden geleni yaptı; ama biraz şans biraz da yorgunluk (yaşlılık değil) buna engel oldu. Hakan için yorgunluk tabirini kullandık, Ayhan için ne kullanacağız!

Ümit, nihayet “biraz” sahadaydı ve bu "biraz Ümit" bile, bir gol atıp, bir de penaltı yaptırdı. Maçı izleyenler ve izlemeyenler şaşırmasın; penaltı yaptırdı; ama sahada bu hafta yine hakem olmadığından, bu penaltı verilmedi ve gol de olmadı. Geçen hafta sahada hakem göremememizin iyi bir şey olduğunu söylemiştik. Bu maçta ise sahada, sahaya ve maça hakim bir hakem yoktu. Atılan dirsekleri, yapılan faulleri görmedi. Gösterdiği kartlarda adil değildi. Hele yukarda bahsettiğim penaltıyı verememiş olması, kendisinin sahada yokluğu kadar, yan hakeminin de körlüğündendi sanırım. Zira, aynı yan hakem bariz şekilde Sabri’den taça çıkan topları Galatasaray’a verirken, nice çizgiyi aşan topları da oyunda kabul etti. (Öyle gördü!) Hakemlerin gözlük takmaları yasak mı? Hiç gözü bozuk hakem yok mu? Bir kontrol yapsalar. Yarısı miyop, diğer yarısı hipermetrop çıkacak. Eminim.

Son olarak Bursa’ya ve Bülent’e bir parantez açalım ve bir kehanette bulunalım. Bursaspor, bu senenin flash takımı olmaya aday. Defansı taş gibi.("Bir Bülent Takımı" yani! Bu bir ekol olabilir ilerde.) Özellikle Egemen ve Ömer’i çok beğendim. Orta sahada özellikle Sumulikoski, Veli ve Volkan’ın mücadeleci futbolları dikkat çekti. Eğer takımın forvetleri Afrika kökenli futbolcular ve Sinan, orta sahaya biraz daha uyum gösterirlerse, görünen o ki, Bursaspor çok can yakacak. Bu bağlamda Galatasaray’ın bu kadar kötü olduğu bir haftada, Bursa deplasmanından üç puan çıkarmış olmasının bir nedeni de, Bursa’nın da henüz tam olarak hazır olmamasıydı. İlerleyen haftalarda rakiplerimiz bu Bursa’dan çok çekecekler. Bundan emin olabiliriz.

İzlediğimiz bu ikinci hafta maçından sonra dileğimiz; Lincoln ve Linderoth’un biran önce iyileşmelerinin ve takıma dönmelerinin yanı sıra, iyi bir forvet ve bir sağ bek oyuncusunun bu takıma katılması olacaktır.

Kötü oynadık; ama “netice”yi almayı başardık. Her zaman bu kadar şanslı olmayacağız. Daha iyi futbol, daha iyi skor, istediğimiz bu!

Resim: www.bursaspor.org.tr

 
Toplam blog
: 16
: 1207
Kayıt tarihi
: 23.07.07
 
 

1972 yılında Afyon'da doğdu. Tüm eğitim hayatını "şehrinde" tamamladı.Kronik muhalifliği yüzünden ta..