Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Nisan '09

 
Kategori
Eğitim
 

Köy Enstitüleri ve ötesi

Yazarı: Mahmut Makal

<ı>A-Kuruluş Nedenleri:

1935’lerde nüfusun %80’i köylüydü ve bu kitle tümden bilgisizdi. Yalnız okuma-yazma da değil inanış, sağlık ve üretim yönünden de çağdışı koşullar içinde ve ihmal edilmişti.

Atatürk’ün bu konuya eğilmesiyle, sorumlular işi kökten ve ciddi olarak ele aldılar. Komisyonlar kurularak Anadolu köy gerçeği yerinde görüldü ve incelendi. Bu incelemeler değerlendirilerek ne yapılması gerektiği üstüne sonuçlar çıkarıldı. Köy eğitimi alanında daha önce yapılan işler hazırlanan raporlar gözden geçirildi. Batıdan kopya edilen yöntem ve kurunların bizim gerçeklerimizi değiştiremeyecği gerçeği de bu arada kabul edildi.

İlk atılım 1936 yılında çıkarılan 3238 sayılı yasayla başlamış ve 2 tane Köy Öğretmen Okulu ve Eğitmen Kursu açılmıştır. Bu sayı 1940’da 14’e çıkmış ve aynı yıl 17 Nisan’da çıkarılan 3803 sayılı yasayla asları da <ı>Köy Enstitüleri olmuştur. Sonradan bu sayı 21’e yükselmiştir. Köy Enstitüleri’nin ilkeleri 1936’da İlköğretim Genel Müdürü <ı>İsmail Hakkı Tonguç ile Bakan <ı>Saffet Arıkan’ın birlikte hazırlayıp <ı>Kültür Bakanlığı Dergisi’nde yayınladıkları şu ana ilkelere dayanarak saptanmıştır.

1. Öğretmen adaylarına verilecek bilgi hep genel ve geçer eğitsel esaslara dayanmalıdır.

2. Meslek dersleri, adayları iş ve prodüksiyon okulu denilen ve pratik bilgi ilkesi güden yeni anlamdaki ilkokulun yöntemlerini egemen kılacak şekilde olmalıdır.

3. Yarının öğretmen adayları, köy hayatını her yönüyle ilglendirebilecek koşullar içinde yetişmelidirler.

4. Öğretmen adayları tarımsal ve sanayi ile ilgili bütün prodüksiyon şekillerine teorik ve pratik bakımlardan egemen olabilecek duruma getirilmelidir.

Eğitim Yöntemleri:

Köy Enstitüleri’nde uygulanan eğitim yöntem ve ilkeleri yaşamın gereğine ve doğal koşullara uygun olarak düzenlenip uygulanmıştır. Bunlar:

1. Çevreye Uygunluk

2. Doğaya Uygunluk

3. Kendi Kendini Yönetme

4. İş İçinde ve Kendi Kendine Çalışma

<ı>B-Yetiştirme Amaçları:

Köy Enstitüleri birkaç ilkeye göre öğrenci yetiştirmeyi amaçlıyordu.

<ı>1. <ı>Kentin Dışında Kuruluş: Tarım ve iş alanlarında yetiştirilmeleri gereken öğrenciler, her şeyden önce tarıma elverişli alanlarda yetiştirilmelidir. Bu yüzden ekim, üretim ve bunlarla ilgili amaçların yapım ve kullanımları, kent dışında kurulmalarını gerektiren başlıca nedenlerdi.<ı>

<ı>

<ı>2. <ı>Köye Göre Yetişme<ı>: Köy yaşantısında ve köyler içinde etkili olabilecek öğretmen ve öteki meslek ustalarının görev alacakları köyün koşullarına göre yani toprağı işlemeyi, traktör kullanmayı, yol, köprü yapmayı, kireç yıkamayı, tuğla pişirmeyi, peynir yapmayı, hayvan bakımını bilmesi, kızlarınsa biçki-dikiş ve dokuma işlerini öğrenmelerini sağlayacak şekilde yetişmeleri gerekiyordu.<ı>

<ı>

3. <ı>Köyden Alıp Köye Verme: Yetiştiren öğrenciler, kendi köylerine öğretmen olarak görevlendiriliyordu.

<ı>

<ı>4. <ı>Yaparak Ve Yaparken Öğrenme: İş Eğitimi İlkesi bunu gerektiriyordu. Doğadan yararlanmak, doğayla savaşarak mümkündür. Köy sorunlarını kulağa üflenen laflarla, klasik ders dinlemeyle yani pratiğe dökülmeyen teorik bilgilerle çözülemezdi. Bu, üretimi amaç olarak alan gerçek iş içinde iş yoluyla eğitimdir.<ı>

<ı>

<ı>5. <ı>Demokratik Eğitim: Köy Enstitüleri’nin herbiri kuruluş olarak, gerçekten de köyü andırırlardı. Üç-beş dönümlük araziye yayılmış bu köyün temizlik işlerinden tutun, yemek, yapı, tarla, koyun gütme, sulama, vs. işleri vardı. Bu işler topluca alınan kararlarla yürütülürdü.<ı>

<ı>

<ı>6. <ı>İmece: Halk arasında yaşayan imece geleneği, Enstitülerde bir eğitim yöntemi durumuna getirildi. Enstitülerin kesimine giren köylere, köy okulu, çamaşırlık, vs. işlerin yapımı için ekipler yollanırdı. Enstitüler birbirine de ekipler yolluyorlardı. <ı>

<ı>

7. <ı>Okumaya Ve Genel Kültüre Yöneltme: Öğrenciler sadece ders kitaplarıyla yetinmez, kitap okumaya, özellikle de Dünya Klasiklerini okumaya yöneltilirdi.

<ı>C-Günlük Yaşam ve Çalışma:

<ı>

Köy Enstitüleri’nde günlük yaşam şafakta başlardı. Soğukta, sıcakta, kışta, yazda bu hep böyleydi. Sonra büyük alanda toplanılır, öğrenciler iş ve ders yerlerine, tuğla ocaklarına, yapı yerlerine giderdi.

Dört saatlik yorucu, umutlu ve verimli gerçek bir çalışmadan sonra öğle yemeği, sonra sabahki gibi ders ve iş yerlerindeki çalışmalar devam ederdi.

Akşama dinlenme ve yemekten sonunda iki saat okuma yapılırdı. Hafta sonlarında serbest konuşma, tartışma ve ortak okuma saatleri vardı. Bu saatlerde daha çok okulun düzeni, yöneticilerin ve yönetime katılan öğrencilerin eleştirileri yapılır, aksaklıkların giderilmesi istenirdi.

Bazı akşamlar ya da sabahlar Edebiyat Saatleri vardı. Bu saatlerde yeni çıkan kitap ve dergiler tanıtılır, gerekirse o dergi ve kitaplardan seçme öyküler, yazılar okunurdu.

Haftada en az bir gece de eğlence yapılırdı.

<ı>D-Tiyatro Çalışmaları:

<ı>

Anadolu köylerinin Enstitülü, çocukları yaya ya da motorlu ekipler olarak köyleri gezmişler, Enstitüde öğrendiklerini köye götürmüşler, köyde olanı Enstitüye getirip işlemişler, geliştirmişlerdir. Sonuçları yaşama geçirmişlerdir. Bugün, onların kalıntısı öğretmen okullarında bu ürünler halay, türkü, oyun olarak tükenmemiştir. Bu gelenek köy okullarına da yerleşmiştir.

Enstitüler köyden getirip işleyerek oynadıkları oyunların yanı sıra, Klasik Tiyatro yapıtlarını da oynamışlardır. Batıdan ilk yapıt Köy Enstitüleri’nin 4. Kuruluş Yıldönümü dolayısıyla <ı>17 Nisan 1944 yılında <ı>Hasanoğlan Köy Enstitüsü’nde oynamıştır. <ı>(Sofokles’in <ı>Kral Oidipos’u.) Bundan sonra <ı>Moliere’den <ı>Zoraki Takip, Kibarlık Budalası, Gogol’dan <ı>Müfettiş, Shakespeare’den <ı>Bir Yaz Gecesi Rüyası, Çehov’dan <ı>Teklif gibi eserler oynanmıştır.

Görülüyor ki Enstitülerde yetişen öğrencilerin düzenlediği haftalık eğlentiler, aynı zamanda toplumsal ve çağcıl eğitim-öğretimi destekleyen duyu ve düşünceleri geliştiren toplumsal bir işlevi yerine getiriyordu. Halk ezgileri, halk oyunları, mertliği simgeleyen zeybek oyunları, horonlar, bir duygu bütünlüğü yaratıyordu. Bu eğlencelere çevre köylerden gelenler de seyirci ve oyuncu olarak katılıyordu.

<ı>E-Tam Kişilik:

Köy Enstitüsü’nden çıkan öğretmenler yurdumuzda alışılmayan yöntemle yetiştirildikleri için, Köy Muhtarı, Bucak Müdürü, Vali tarafından yıllar boyu yadırganmışlardır. Bu olaylar göz önüne alınarak dönemin <ı>İlköğretim Genel Müdürü Tonguç tarafından Köy Enstitüsü öğrencilerinin defterlerine yazdırılması istenen 6 maddelik bir genelge hazırlamıştır. Genelgenin maddeleri şunlardır:

1. Köy Enstitüleri’nde her türlü yapım, ziraat, sanat, idare işleri ile öğretmen ve öğrencileri ilgilendiren resmi işler nöbetle öğretmen ve öğrenciler tarafından görülür.

2. Yemek listesine alınan öğretmenler, hakları olan yemeği öğrencilerle birlikte Enstitüde yemeğe mecburdur.

3. Derse ve göreve geç gelmek, öğretmenliğe yakışmayacak laubali hareketlere girişmek, sarhoş olmak, kumar oynamak gibi öğrencilere kötü örnek olabilecek hareketlerde bulunmak, öğrencileri dövmek, onlara hakaret etmek yasaktır.

4. Enstitü işleri en az 15 günde bir bütün öğretmen ve öğrenciler bir araya gelerek konuşulur ve bu konuşmalarda olanaklar, Bakanlıktan verilen yönergeler göz önünde tutularak verilen kararlara uygun olarak yürütülür. Enstitülerde en az 15 günde bir eğlenti düzenlenir. Bu eğlentilere öğrencilerin ve öğretmenlerin katlması şarttır.

5. İş bölümüne göre türlü işlere dağılacak öğrenci kümelerine, yapacakları işin önemi, yurda, ulusa, onların kişiliklerine sağlayacağı yararları anlatılarak iş gördürülür.

6. Şartlar ne olursa olsun, mevsim hangi mevsim bulunursa bulunsun, öğrencilere hergün serbest okuma yaptırılacak ve kitap okuma alışkanlığı mutlak surette kazandırılacaktır.

<ı>F-Okutulan Dersler:

Enstitülerde okutulan dersleri 3 kümeye ayırabiliriz:

<ı>1. <ı>Kültür dersleri: Tükçe, tarih, coğrafya, yurttaşlık bilgisi, matematik, fizik, kimya, tabiat ve okul sağlığı bilgisi, yabancı dil, el yazısı, resim-iş, öğretmenlik bilgisi, askerlik, müzik, beden eğitimi ve ulusal oyunlar, ev idaresi ve çocuk bakımı, tarım işletme ekonomisi ve kooperatifçilik. Kültür dersleri her sınıfa haftada <ı>22 saattir. <ı>

<ı>

<ı>2. <ı>Tarımla ilgili dersler:Ttarla ziraati, bahçe ziraati, sanayi bitki ziraati ve ziraat sanayi, zootekni, kümes hayvancılığı, arıcılık ve ipek böcekçiliği, balıkçılık ve su mahsülleri. Her sınıfta haftada <ı>11 saattir.<ı>

<ı>

<ı>3. <ı>Teknik dersler: Demircilik (sıcak ve soğuk demircilik, nalbantlık, motorculuk), dülgerlik (marangozluk, duvarcılık), biçki-dikiş (dikiş, örgü, ve dokuma, ziraat sanatları). Her sınıfta haftada her ders çeşidi <ı>11 saattir.<ı>

Bu derslerin uygulanmalarıyla ilgili 4 ilke ise şunlardır:

1. El yazısı ve resim-iş dersleriyle ilgili önemli konular için, bir ya da birkaç hafta sürmek ve günü ya da haftanın belli saatlerinde ders göstermek üzere bir grup ya da sınıf öğrencisine kurslar açılabilir.

2. Her sabah, on beş dakikadan az ve yarım saatten çok olmamak üzere jimnastik hareketlerine ve haftanın en az dört gününde de yirmişer dakikalık zaman, müzik alıştırmalarına ayrılır.

3. Ders uygulamaları, öğrenci gruplarına ayrılmak suretiyle köy ilkokularında çizelgede yazılı des saatlerinin dışında yapılır.

4. Tarım derslerini kız ve erkek bütün öğrenciler devam eder. Yalnız, tarım çalışmalarında kız ve erkek öğrencilerin özelliklerine göre konular seçilir.

<ı>G-Köye Giren Araçlar:

<ı>

1944-1946 yılları arasında Köy Enstitüleri’ni bitiren öğretmenlere yasalar gereğince tarım ve işlik araçları verilmiştir.

Köyler öğretmene ilk kez kavuştuğu gibi bu araçlara da ilk kez kavuşuyordu. Bu araçlarla öğretmen, hem köylüye yardımcı oluyor, hem de onları öğretiyordu. Ayrıca öğrencilerde küçükten iş eğitimine yönelmiş oluyorlardı.

<ı>Öğretmenlere verilen ve bu yoldan köylere giren araçların listesi şöyle:

Şerit metre, ağaç ve demir pergel ile demir gönye.

<ı>Zanaatları demircilik olanlara:

Demirci örsü, varyöz, kollu demirci matkabı, eğe, demirci körüğü, demirci testeresi, nişadır, zımpara, lehim, kıskaç, pafta takımı, kordon makinası boru makinesi ve kumparası.

<ı>Zanaatleri yapıcılık, dülgerlik ve marongozluk olanlara:

Tek yaprak rende, düztaban, lamba rendesi, sistire, fıçı rendesi, çekül, sigaça, çifte rende, ağaç rende, su terazisi, işkence, el burgusu, demir makara, mura, halat, madırga, mala, tuğla çekici.<ı>

<ı>Kız öğrencilere de şunlar veriliyordu:

Dikiş makinesi, bir deste dikiş iğnesi, biçki makası, mezure, rulet, ütü, lok tahtası, örgü şişi örgü tığı, dokuma tezgahı, çorap örme makinesi, yün örgü makinesi.

<ı>H-Nicel (sayısal) Veriler:

<ı>

Köy Enstitüleri’nde nüfusu az köylerde çalıştırılmak üzere ve köyden alıp köye göndererek <ı>8.675 eğitmen yetiştirildi. Böylece öğrenci sayıları 1 ila 20 arasında olan 16 bin köyün <ı>7090’ı okula kavuştu. 1946-1947 öğretim yılında eğitmenli okullarda <ı>221.512 çocuk okumaktaydı.

İlk mezunlarını 1942-1943 yılında vermeye başlayan Köy Enstitüleri 8 yıl içinde, <ı>17.321 öğretmeni köylere yolladı. Bu dönem içerisinde <ı>7953 köyde, yeniden öğretmenli okul açıldı. Köy okullarında öğrenci sayısı <ı>380.238’den <ı>1.148.701’e yükseldi.

4 Köy Enstitüsü’nde açılan Sağlık Bölümünden <ı>1774 Sağlık Memuru çıktı. Bakım alanlarına <ı>7300 köy girmiştir. Köy Sağlığı işi bu hareketle geniş bir biçimde ele alınmıştır. Türkiye’de ilk kez kurulan Köy Ebeleri Kolunda da <ı>53 ebe yetiştirilip köylere gönderilmiştir.

<ı>I-Köy Enstitüleri’nin Maliyeti:

<ı>

Köy Enstitüleri üretim yaptıkları için, devlet bütçesine neredeyse hiç yük olmamışlardır. 1936 ile 1947 yılları arasında Eğitmen Kursları ve Köy Enstitüleri için harcanan para sadece <ı>51 milyon liradır. Oysa bu 51 milyonla 20 Köy Enstitüsü kurulmuş ve yaşatılmıştır. Bunun sırrı, Enstitülerin üretim yapmasıdır. Örneğin piyasada buğday 120 kuruşken, Köy Enstitüleri buğdayı 5 kuruşa maletmiştir. Sebze, meyve, et, süt gibi akla gelen gıda ürünlerini de kendi üretmiştir.

Giyecekler de dikiş atölyelerinde ve çoğunlukla kız öğrencilece dikilirdi. Üst üste on lira hesabıyla, on yıl içinde 2 milyondan fazla dikiş masrafı gerekirdi. Oysa bu iş sadece 60 bin liraya mal edilmiştir. On beş bin öğrencinin masa, sandalye, dolap, karyola gibi eşyaları da işliklerde çok ucuza mal edilmiştir.

İşçi, hademe yok denecek kadar azdı. Enstitülerin günlük işleri de öğrenciler tarafından yapılırdı.

<ı>İ-Köy Enstitüleri Nasıl Kapatıldı?

<ı>

Köy Enstitüleri’nin kapanış öyküsü 1946 yılında başlar.

Çok partili dönemin başlamasıyla, Köy Enstitüleri politikacılar ve onlara bağlı çıkar çevrelerinin gözünü korkutmaya başladı. Bu yüzden Köy Enstitüleri vekiller tarafında ziyaret edilerek kapanışa neden aranmya başlandı.

Nitekim 1947 yılında Köy Enstitüleri’nin adı dışında herşeyi, 1954 yılında ise ismi bile değiştirdi.

<ı>

<ı>J-Köy Enstitüleri Yeniden Açılabilirler mi?

<ı>

Aslında ‘Köy Enstitüleri sürüp gitse ne olurdu?’ sorusunun cevabı daha önemlidir.

Köy Enstitüleri bütün öğeleriyle sürdürülseydi, 1956 yılında okulsuz ve öğretmensiz köy kalmayacaktı.

Her 8-10 köy bir Sağlık Memuruna ve bir ebeye kavuşacaktı. 1956’da plana göre bütün köyler Sağlık Denetimine alınmış olacaktı. Köy kümelerinin ortalarına yapılan Bölge Okulları yoluyla köy çocuklarına beş yıllık öğretim olanağı sağlanacak ve giderek okullar sekiz yıla çıkarılacatı. Yetişkinlerin Eğitimi ve okuma yazması kısa sürede sağlanacaktı. Köylü, ekonomik düzeyini yükseltici, yaşamında işe yaracak bilgiyle donatılacaktı. Okuyan, uyanan milyonlarca köy çocuğunun attan inmesiyle eski kurumlar değişecek, yenileri doğacaktı. Sonuçta kazanan bu halk ve bu yurt olacaktı.

<ı>K-Dünya Gözüyle Köy Enstitüleri:

Köy Enstitüleri yabancı ve yerli birçok politikacı, eğitimci ve aydının dikatini çekmiştir. Dünya Eğitim Ansiklopedilerine T<ı>ürk Buluşu Kurumlar olarak girmiştir.

<ı>Yabancı ve yerel basında Köy Enstitüleri:

<ı>

‘Köy Enstitüleri yeni bir köylü intelligentsi yaratmıştır.’ <ı>(Le Monde Gazetesi)

‘Kız ve erkek öğencilerin oluşturduğu bir müzik topluluğu bize verdikleri Batı Müziği konserinde Beethoven ve Mozart’ın bazı parçalarını hatasız çaldılar.’ <ı>(Alman <ı>P<ı>rof. Schwart Kessler, Cumhuriyet gazetesi)

<ı>

‘Köy Enstitüleri şimdiye kadar eşine az rastladığım pek kıymetli eğitim merkezleridir.’ <ı>(Prof. Charles Latman)

‘Son yıllarda tasavvurumdaki okullar Türkiye’de kurulmaktadır. O da Köy Enstitüleri’dir.’ <ı>(Prof. John Dewey)

‘Köy Enstitüleri Kemalist Türkiye’nin kendine has, özel bir buluşudur.’ <ı>(Friedric W. Fernau)

‘Dünya’nın hiç bir yerinde böyle yararlı ve anlamlı kurumlar görmedim.’ <ı>(George Duhamel, Fransız düşünür )

‘Köy Enstitüleri, Türk Eğitimcilerinin ilk orijinal büyük eseri ve köy çocuklarının yaratıcılık destanı olmuştur.’ <ı>(Prof. Sabahattin Eyüboğlu)

<ı>

‘Köy Enstitüleri’nin gücü mili oluşundan ve gerçeklerimizin zorlanmasından doğmaktadır.’

<ı>(Prof. Cavit Orhan Tütengil)

‘Köy Enstitüleri kalkınmayı, bilinçli hale getiren ögelerden biriydi.’ <ı>(Prof. Tarık Zafer Tunaya)

<ı>İsmail Hakkı Tonguç

<ı>

Tonguç “<ı>büyük eğitimci” sıfatını yurdumuzda tam anlamıyla hakeden bir insandı. Tüek eğitimciliğine ve köycülüğüne onun kadar hizmet etmiş insan yoktur.

Türkiye’nin her yönden gelişkin bir ülke haline gelmesi için köylü çoğunluğunun eğitlmesinden başka çıkar yol görmemekteydi. “H<ı>ele eğitim işi halledilsin, çözülemez <ı>sandığımız sorunlarımız nasıl çorap söküğü gibi çözülecektir, görün, ” derdi. Bunun için de önce köy yaşamının girdi çıktısıyla tanınmasını gerekli sayardı. Bu inançla “<ı>Köyde Eğitim” , “<ı>Eğitim Yoluyla Canlandırılacak Köy” gibi yapıtları yayınladı. Bu arada Köy Enstitüleri’nin kurulmasını sağlayarak düşüncelerini gerçekleştirdi. Hem kuramcılığını hem de uygulamasını yaptığı Enstitüler, yurdumuzda yapılmış ilerletici hareketlerin başında gelir. Bu kurumlar köy okullarından ayrı düşünülmemiş, ikisi birbirini tamamlayacak biçimde düzenlenmiştir. Köy okullarının ve Enstitülerinin örgütlenme yasası olan 4174 sayılı yasa da Tonguç’un kaleminden çıkmıştır.

Eğitim konusunda en çok kitap yazan eğitimci olarak Tonguç bilinmektedir. Resim-İş eğitimiyle ilgili yapıtları da o alanda en güzel, en yararlı yapıtlar sayılır. O’nun en son yapıtı ise, yeni anayasada ilköğretimin nasıl yer alması gerektiği hakkında hazırladığı taslaktır.

<ı>Hasan Ali Yücel

<ı>

Yücel, cumhuriyet döneminin Eğitim Bakanları içinde yurda en çok hizmet eden, bu yüzden de bütün yıldırımları üstüne çekmiş olan bir aydındı. Yücel’in içten, insancıl ve kültürlü bir kişi oluşu, onu baknlığın başında bir diktatörcük olmaktan kurtarmış ve ekip çalışmasına itmiştir. Böyle olunca da adama iş ilkesi kendiliğinden ortadan kalkmış, yapılacak işi iyi bilenler bakanlığın kilit noktalarına getirilmiştir.

Köy Enstitüleri, kız ve erkek teknik okulları, devlet konservatuvarı, köylere okul yapma seferberliğinin başatılması, üniversitelere özerkliğin sağlanması, teknik üniversitenin, fen ve tıp fakültelerinin açılması gibi birçok önemli işin altında Hasan Ali Yücel’in imzası bulunmaktadır.

Yücel, eğitim örgütünde devrim yapan bakandır. Ezberci eğitime karşıdır. Öğretimin yaşamla birleşmesini insan yaşamına uyarlı olmasını isterdi.

Onun döneminde yazılan ders kitapları bu açıdan yazılmış, her çeşit okulda öğretim bu açıdan yapılmaya başlanmıştır.

<ı>Yücel’den Sonra

Yücel’in Milli Eğitim Bakanlığı 1946’da biter. Bu tarihten sonra, siyasal olaylar üste çıkmış, gerileme başlamıştır. Mahalle Mekteplerinin açılması, Kur’an Kurslarının açılması, ilkokuldaki öğrencilerin o yana kaymasına neden olmuştur.

Arap harfleriyle öğretim yapılması, Arap harfleriyle kitap basılıp dağıtılması, eğitimde laiklik yerine din derslerinin konulması, İmam-Hatip Okullarının hızla açılıp çoğalması, İslam Enstitülerinin açılması Yücel’den sonra grişilen gericilik hareketleridir.

Okullarda İş Eğitimi dersi kaldırıldı. İşe yaramaz <ı>ezberci efendi yetiştirilmeye başlandı.

Köyde eğitim seferberliği durduruldu. Seferberlik içinde bulunan öğretmenler desteksiz bırakıldı. Tercüme bürosu kaldırıldı. Klasiklerin çevrilmesi durduruldu.

Köylerde okul yapımı gevşedi. Köy çocuklarının önce ilkokula sonra da öteki okullara gidebilmeleri zorlaştı.


Sonuç:

Köy Enstitüleri bütün eleştirelere rağmen, hala özgünlüğünü korumaya devam eden eğitim kurumlarıdır.

Gülcemal Kurt

 
Toplam blog
: 425
: 3089
Kayıt tarihi
: 06.12.06
 
 

Gazi Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri Bölümü, Eğitim Yönetimi, Teftişi, Planlaması ve Ekonomisi..