Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Temmuz '08

 
Kategori
Sınavlar
 

KPSS gençliği

KPSS gençliği
 

Bir sınav da böyle geçti!


"Bu KPSS zordu."

Ağız birliği etmişçesine ‘sınav mağdurları’ yalnızca bunu söylüyordu. Sınav salonlarından çıkan ‘yüzlerce’ adayın yüzü ekşimtırak bir hal almış diğer adayların buruk yüzlerinde teselli arıyorlardı. Kızın biri: “1 yıllık emeğim ziyan oldu!” diye ağlıyordu. Erkeğin teki: “Keşke çalışmasaydım!” diyordu.

2008 KPSS öğretmen adayları için hayli sıkıntılı geçti. Geçen yıl soruların ‘açıklanması’ pek yaramamış anlaşılan. Kitaplardan çalışılan o alışılmış soruları aradı gözler. Ancak sorular tamamen ilişki kurmaya ve yorumlamaya yönelik olunca ÖSS’deki ‘bilenlerin arasından bilenleri ayıran’ bir mantık ortaya çıkmıştı. Yani, bilenle bilmeyeni değil artık bilenlerin arasından seçmeler başladığını gösteriyor. Bu da sistemin tıkanma noktasına geldiğinin işareti.

2005 yılında yapılandırmacılık anlayışı ile birlikte kabul edilen yeni ilköğretim programına ağırlık verilmesi gözlerden kaçmadı. Yaratıcı drama, balık kılçığı ve görüş geliştirme gibi teknikleri belki de ilk kez sınavda duyan öğretmen adayları oldu.

Bundan sonra tercih süreci başlayacak. İlk hedef batıdaki doğu hizmeti kapsamındaki yerler. Bilindiği gibi yöremizde de 5 yıl öğretmenlik yapanlar doğu hizmetini tamamlamış sayılıyorlar. Hemen her fırsatta bizlere yöremiz soruluyor. Yöreden laf açıldı mı, bizim de gözlerimiz ışıldıyor. Tercih edilen olmak gurur veriyor. Eğitim olanaklarımızın iyileşmesi sevindiriyor.

Umarız ki herkesin gönlüne göre olur. İyi yetişmiş öğretmenler yöremizi ilk sıralarda tercih ederler. Elbette ülkemizin her yerinde öğretmene ihtiyaç var ama herkes kendi yöresine bir taş koyma düşüncesinde olsa kırgınlıklar da kalkar ortadan.

Arkamızdan dolap çevireduranlar olsun biz bildiğimizi yapmaya devam edeceğiz. Ülkemizin emniyetin teşkilatına, savcısına, hâkimine, avukatına, milli eğitimine ve eğitimcisine güvenmeye devam edeceğiz. Arada çürükler elbette çıkacak bunların temizlenmesi için de dürteceğiz.

Olmadı biz bu işleri üstleneceğiz. Işığımız, sevgili Atatürk’ün Bursa Nutkunu anımsamakta yarar var şu sıralar:

“Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir. Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, “Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır” demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.

Polis gelecek, asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır. Genç, “Polis henüz devrim ve cumhuriyetin polisi değildir” diye düşünecek, ama hiç bir zaman yalvarmayacaktır. Mahkeme onu yargılayacaktır. Yine düşünecek, “demek adalet örgütünü de düzeltmek, yönetim biçimine göre düzenlemek gerek”

Onu hapse atacaklar. Yasal yollarla karşı çıkışlarda bulunmakla birlikte bana, başbakana ve meclise telgraflar yağdırıp, haksız ve suçsuz olduğu için salıverilmesine çalışılmasını, kayrılmasını istemeyecek. Diyecek ki, “ben inanç ve kanaatimin gereğini yaptım. Araya girişimde ve eylemimde haklıyım. Eğer buraya haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı ortaya koyan neden ve etkenleri düzeltmek de benim görevimdir.”

İşte benim anladığım Türk Genci ve Türk Gençliği! ”

Evet, sevgili Ata! Senin anladığın Türk Genci olmak susmamak ve haksızlığa boyun eğmemektir.

Susturmaya çalışsalar da gücünü bir yerlerden alıyoruz. İyi ki hâlâ yanımızdasın… Sonsuza dek!

 
Toplam blog
: 2
: 938
Kayıt tarihi
: 06.03.08
 
 

12.09.1986 tarihinde Bursa'nın Keles ilçesinde dünyaya geldi. İlköğretim ve ortaöğretim dönemlerini ..