Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Temmuz '09

 
Kategori
Ekonomi - Finans
 

Kredi sorununun gerçek yüzü

Kredi sorununun gerçek yüzü
 

Risk yalanı: Bankaların "Para yok" dememek için ortaya attığı bir dolaptan öte anlam taşımıyor.


Bankalar, iş alanları; isteyenlere para temin etmek olan kuruluşlardı. Bu işi kredi yada ortaklıklar ile yaparlar. Topladıkları mevduatı ya da aldıkları krediyi ihtiyaç sahiplerine verirler. Bu hizmetin bedeli de bankanın kârıdır. Bunu hepimiz -ya da çoğumuz- biliriz.

Basit bir mantıkla; bankalar para alıp satar da diyebiliriz. Yani kabak satan manavdan ya da terlik satan kunduracıdan hiçbir farkı olmayan işletmelerdir. Tek farkları, personeli daha iyi giyimli, çekici, yakışıklı ve fiyakalı görünür. Ama cepleri para kasası olarak kullanılan önlüğü ile tezgah önünde dolaşan manavdan yada taburenin önünde çömelmiş, müşterisine terlik deneten tezgahtardan hiçbir farkları yoktur.

Para satıcıları da sizler bizler gibi etten kemikten sıradan insanlardır. Buraya kadar her şey normal. Peki bir satıcı mal satmayı neden istemez. Bu mantıklı değildir. Bunun üç cevabı vardır. Birincisi; satıcı kafayı yemiştir. İkincisi; satıcının o kişi ile sorunu vardır. Üçüncüsü; satıcının elinde mal yoktur. Ama bunu müşteriye söylemek istemiyordur.

Birinci cevabı ihtimal dışı tutalım.

İkinci cevapta belirtilen sorunlar neler olabilir?
• A: Banka müşterisi, (eski deyişle mûdî) sabıkalıdır. Ödemelerinde ve işlemlerinde sorunlar vardır.
• B: Müşteri temizdir. Ama banka, müşterinin kapasitesini yetersiz bulur.
• C: Banka o kişiyi (ve o durumdaki binlercesini) illet edip toplumsal huzuru sarsmak için bu uygulamayı inadına yapıyordur.

Üçüncü cevabına gelince:
• Banka, içinde bulunduğu durumun acınası halini müşterilerine ve kamuoyuna yansıtmamak için, yalancı bir; “tok satıcı” numarası çeker. Yani ülke ekonomisinin ve kendi finansal yapısının durumu sebebi ile, bugüne kadar para alıp yerel piyasalara servis ettiği kapılar yüzüne kapanmıştır. Kapıların kapanmasını gururuna yediremeyen banka yönetimleri de sanki müşterilerin kusurları yüzünden oluşan bir hoşnutsuzluk yada kara liste uygulaması iması yapmaktadır.
• Bankaları yöneten, yöneticilerin beceriksiz stratejistleri kendilerinden -ve ülkenin ekonomik profilinden- kaynaklanan kusurları müşterilerin sırtına yıkmaya çalışarak kendilerini temize çıkarma gayreti içindedirler.

Yaptıkları strateji hatası: Ülke genelinde sabit gelirli, dar gelirli, emekli ve küçük esnafın bankalara yaptığı kredi başvurularında bin dereden su getirerek kredilendirme işlemini zora sokmakla; yoğun ve küçük ölçekli krediler ile yaşanacak tabana yayılı umut ortamını daha oluşmadan öldürmektedirler.

Tamam, kredi vermeyeceksiniz. Bunu anlıyoruz. Ama vatandaşın üç kuruşluk pürüzleri yüzünden değil. Bunu mazeret gibi göstermeyin. Kredi veremiyorsunuz, çünkü kredi bulamıyorsunuz. Depo tam takır. Ama sorun adliye emeklisi kırtasiyeci Ahmet amcanın 300 liralık kart taksiti yada asker emekli inşaatçı Mehmet beyin 500 liralık taksit sabıkası değil. Ortada bir sabıka varsa ancak; bankaların, uluslarası fonlar karşısında ya da kredilendirme kuruluşları karşısında boynu bükük kalmasına sebep olan sabıkalarıdır.

Yoksa evini, işini, maaşını teminat gösterip üç kuruşu alamayan vatandaşların helâl ekmek peşindeki insanların sabıkası, bankaların; odalar dolusu dolap, dolaplar dolusu dosya, dosyalar dolusu rezaleti ve ayyuka çıkmış sabıkası karşısında bit kakası kadar bile yer tutmaz.

Kredi piyasasını küçültmenin ikinci bir yolu daha var. Faizleri yüksek tutarsın. Vatandaş gelmez. Geleni de -benden günah gitti der- bir güzel söğüşlersin. Ama bu sefer de hükümet tepene biner.

Anlayacağınız hayvan terli!

Artık sizin dolaplarınızı yemiyor.

Vatandaşın gözünde zaten pek bir değeriniz yok, onu da ‘dip’ yaptırmayın…

Bu dip yapmak lafı ilk kez size de battı ya!

Çok güzel oldu. :)))

Hep sevgi ile kalın.

Murat SEVGİ

 
Toplam blog
: 370
: 1092
Kayıt tarihi
: 10.07.08
 
 

1969 doğumlu. Tasarımcı, endüstriyel otomasyon sistemleri için yazılım geliştiriyor. Yüksek öğren..