Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Haziran '17

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

KT 8: "Abla" yaş konusunu hiçbir zaman dert etmeyeceğini sanır...

...tabii Dünya Planeti'ndeki ilk çeyrek yüzyılında.
 
Kozmetiklerin bütçesinde -az çok- bir kalem tuttuğunu fark ettiğinde, yaş konusunun başa çıkılması gerekenler listesine dahil olduğunu anlar. Pazarcılar ona "abla!" diye seslenmeye başlamışlardır. Yetmezmiş gibi bir de, gitgide daha fazla sayıda delikanlı minibüste yer vermeye başlar. Arkadaş topluluklarında pek bu konuya girilmese de, olduğundan daha genç gösterdiği ile ilgili hikayeler anlatanların sayıları hatırı sayılır bir orana ulaşmıştır. "Abla" da taksi şoförünün, dikiz aynasından gözünü kısıp bakarak "sen o kadar var mısın be?" deyişini anlatır.
 
"Abla"nın giyim tarzından kaynaklanan bir avantajı vardır: Kendi nikâhları da dahil, törenler dışında, makyajsız; daima kısa saçlı "abla" için kot-kaban-bot gerekli ve yeterlidir: Etek, hele ceket -mis gibi yumuşacık, hareketi engellemeyen hırkalar varken- neyin nesidir? Kadın milletinin yeterince sıkıntısı yok mudur, kaçmaya teşne incecik naylon çoraplarla yaz-kış dolaşır? Yeniyetmelikte anneyle yapılan -etkisiz- mücadele sonucu hanım hanımcık bir forma sokulmuş olsa da, büyük kentin yurtlu yaşamında "abla" hızla özüne -kot-kaban-bot- döner.
 
 
Sonrasında, sadece kocalarının aileleriyle temasta olduğu zamanlarda "abla"nın, hatıralarda eğreti bir yer tutan kısa birkaç hanım hanımcık dönemi olur. Belki de tüm bu yaklaşımının %75 erkek cinsel kimliğiyle ilgisi vardır, olabilir. Özetle, dikkafalı -annebabanın teşhisi- giyim anlayışı ona yaş konusunda kafadan 5 yıl kazandırsa da, güneş balçıkla sıvanmaz.
 
Ölüm korkusunu da içerdiğini düşündüğü yaşlanma korkusu üzerine uzun uzun düşünüp gözlemler yapan "abla" farkeder ki, yaşlanmayı şiddetle reddedenler, yaşamayı sürekli erteleyenler! Gerçekleştirilmesi ileriye bırakılmış hayâller, çözümü -zorluğu nedeniyle- ertelenmiş sorunlar, zamansızlıktan yığılıp emeklilikte okunacak kitaplar, dinlenecek CD'ler, seyredilecek filmler, uygun zamanı bekleyen ipek gecelik, özel bir takı, koku... Tüm bunlar için zaman -hem de çok zaman- gerekir ve tabii -ancak- genç bir insanın çok zamanı vardır. 
 
Bir de insanın nüfus kaydını belirtir yaşta değil, kendini hissettiği yaşta olması olgusu vardır: Bu herzaman tam yaşanası yaş olmuştur. O, ne gençliğin acıklı sonuçlara yolaçan cahil ataklığını ne de hezimet duygusunu bir türlü alt edemeyen yaşlılığın izlerini taşır. Vallahi en güzeli, insanın hissettiği yaşta olmasıdır.
 
"Abla" ise, kızının hamileliği dolayısıyla yaklaşan anneanneliği konuşulurken, kuzenlerinden birinin "Fatoş Abla hiç bir zaman öteki anneannelere benzemeyecek" deyişindeki gibi, yaşsızdır.
 
 
 
Toplam blog
: 591
: 63
Kayıt tarihi
: 27.07.15
 
 

İstanbul'da 20 yıldan fazla, tasarımcı grafiker olarak çalışırken bir kız çocuğu da yetiştiren "a..