Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Nisan '11

 
Kategori
Dostluk
 

Küçümseme Bilimeyen dostluk

Sevgili Dostum,  

İnsanlar vardır ki, kendisi bir mevki makama geldiği zaman kendisini en bilgili, en kültürlü, en güçlü ve büyük görmeye başlarlar. Baba dostlarını, anne dostlarını, hatta en yakın akrabalarını bile küçümsemeye, onlara tepeden bakmaya, makam odalarına gelmelerine bile tahammül etmemeye , buna rağmen kendilerinden daha üst makamlarda olan, kendilerinden daha güçlü gördükleri insanlara yalakalık yapmaya başlarlar. 

Sevgili dostum,  

İşte bunlar zamanı gelip de o küçümsedikleri insanların desteklerine muhtaç oldukları zaman da o küçümsedikleri insanları “dostum “ lanse etmekten asla geri kalmazlar. Kim inanacaksa. 

Sevgili dostum,  

Ben şuna inanmaktayım ki “ hiçbir suç cezasız , hiçbir iyilik de mükafatsız kalmayacaktır” bu er ya da geç mutlaka gerçekleşecektir. Yıllar sonra da on yıllar sonra da olsa… İşte bu inanç seninle benim kaynaşmamıza ve bütünleşmemize sebep olmakta ve dostluğumuz bu yüzden pekişmekte. 

Can dostum,  

İnsan başkalarını niçin küçümseme gereği duyar veya niçin insanların kendisinden üstün olduğunu düşünerek onlara yalakalık yapmaya gayret eder ben anlamam. İnsanlar belki makam ve mevki olarak geçici olarak üstün olabilirler ama ne de olsa hepimiz insanız . Bu küçümseme veya kendimizden daha büyük görme hastalığı neden? Bunu anlayamam. 

Can dostum,  

Hayatta hiçbir şeyin garantisi yok biliyorsun. İnsanlar bir gün muhtaç olacakları, desteğine ihtiyaç duyacakları insanları neden sevmez, onların sorunlarını çözmek için çaba harcamaz da geleceğe bakmadan ilk onları harcamaya bakar. 

Can dostum,  

Şunu bilmek lazım ki, mazlum görerek ilk etapta harcadıklarımız asla mazlum değillerdir ev arkalarında inanıyorlarsa mutlaka Allah vardır ve onlara mutlaka er ya da geç sahip çıkacaktır. Bunu anlamayan cahil insanlar işte bu mazlumları hemen harcamaya bakarlar ve zamanla o mazlumların ahları da onları harcar . Hak ettiklerine inandıkları şeyleri neden elde edemediklerine de şaşar kalırlar her zaman. 

Sevgili dostum,  

Sen ve ben birbirimizi küçümsemeden hep kardeş, arkadaş, dost, şakadan olsa bile birbirimizi küçümsemediğimizden dolayı da bu dostluk sağlam temellere oturmakta. Bu dostluğu ancak gerçek manada dostluğa inanan ve bunu yaşayan insanlar anlar. 

Sevgili dostum,  

Dost görünerek en kısa zamanda dostunu harcayan ve onu sıkıştığı zaman gene hatırlayanların dostluğundan sakınırım ben. Dostluk can vermek gibi olmasa da hak yenmemeli dostlukta . Hani bir söz vardır ya derler ki “ yiğidi öldür ama hakkını yeme” diye. Yani insanlar başkalarının haklarına riayet ederek kendi haklarını da zamanla elde ederler. Bizler başkalarının haklarını yemediğimiz müddetçe bizlerin hakkı da yenmeyecektir. 

Can dostum,  

Bazen delikanlı gençlere rastlarım , Tam manası ile delikanlıdırlar. Sınavlara hazırlanmaları gerekirken arkadaşları ile gezip tozmaya bakarlar ve arkadaşları için derler ki “ ben o arkadaşımı seviyorum, ona canımı bile veririm “ derler. Halbuki o arkadaşı sınavı kazanıp güzel bir Üniversiteye kapağı attığı zaman onu aklı a bile getirmeden orada yeni arkadaşlar edinerek onu belki de unutacak. O canını verecek arkadaşta bir senesini kaybetmenin enayiliği ile ortada kalacak. Hep arkadaşlıklar böyle sona ermez. Dostluklar böyle bitmez ama dostlukların çoğu böyledir değil mi ama dostum ? Halbuki dostluklarda can vermek değil, insanın öncelikle öğrenci ise okulunu meslek sahibi ise mesleğini yapması gerekmez mi? Bizler işimizi gücümüzü bırakarak aylak aylak gezmiyoruz ve “ biz dostuz, canımızı bile veririz” demiyoruz. Çünkü önce mesleğimiz yani işimizi iyi yaparak insanları memnun ederek mesleğimizin hakkını vermek o melekten kazandığımız para ile ailemizi geçindirmek, sonrasında ailemizde iyi bir aile reisi olmak ve en sonra da seninle iyi dost olmak için varız değil mi ? Yoksa sorumluluklarımızı birbirine karıştırarak bir yere gelemeyiz. Bence mesleğinde iyi olamayan, aile reisliğini iyi yapamayan insan karabaşlıkta da dostlukta da başarılı olamaz. Bu yüzden neyi ne zaman yapacağımız , neye ne zaman zaman ayıracağımızı hepimiz iyi bilmemiz lazım. 

Can dostum,  

İnsanlar gerçek manada sevdiklerini küçümsemeden onlara değer verirlerse belki hepsi olmasa da gerçek manada seven, dostluğun önemini anlayanlar gerektiği zamanda onları destekleyeceklerdir. “ ben desteği istediğime vereyim, ama destek verdiklerimden değil de canım istediğinden destek bekleyeyim “ derseniz o zaman buna kimse inanır mı? İnsan ancak zamanında destek verdiklerinden destek bekleyebilir. 

Can dostum,  

Zamanında bana değer vermeyen, beni küçümseyen, ama zorda kalmamak için bizleri desteklediklerini söyleyerek gülünç duruma düşen çok insana rastladım da onların bu tavırlarına çok hayret ettim. Bu tutumları benim onlardan daha uzaklaşmama sebep oldu “ Biz zamanında sana destek olmadık özür dileriz” diyecek yerde , destek olmadıkları halde köstek de olan bu insanların destek olmuş gibi görünmelerine halen çok şaşarım. “ Ben sana destek olmadım, özür

Can dostum,  

“Ben kimseyi af etmem” diye bir iddiam yok. İnsanlar hata da yapar tabii ki. Ama hatada ısrar ederek gülünç duruma düşmemek lazım. Bizi herkes sevmek zorunda değil. Seviyor görünmek de hiç hoş değil. Seven sever sevmeyen sevmez.Önemli olan insanın içinin dışının bir olarak sağlam insan olması ve insanları gerçek manada sevmesi sayması. Onlar ile hataları sevapları ile beraber yaşaması. Bu da dostluğun gereklerinden . 

Canım dostum, kardeşim,  

İnsanları değerlendirirken mutlaka bugünlere bakarak değil, onların yarın ne olacağını da düşünerek “ zamanın kime dost kime düşman olacağı bilinmez” atasözünü de düşünerek, zaman gelecek o insanlara da muhtaç olacağımızı düşünerek ona göre davranmak ilerde mahçup olmamızı önleyeceği gibi güzel dostluklar kazanmamıza da zemin hazırlar. 

Can dostum,  

Gelecekte iyi işler yapacağına inandığımız insanları eğer gerçekten seviyorsak onlar ile şaka adı altında alay etmemeye ve onlara gerçek değeri vermeye mutlaka bakmalıyız ki ilerde ona bakmaya yüzümüz ve gözümüz olsun. “Ben şaka yaptım” diyerek sululukları ve alay etmelerimizi örtmek sağlam insanlar olarak bizlere yakışmaz değil mi ama ? 

Canım dostum, sana dost olarak mektup yazmak bana büyük haz vermekte. Bu “ kızım sana söylerim gelinim sen de anla” ata sözünün gereği sana yazıyorum ama dostluğa önem veren, dostluklarını geliştirmek isteyen herkesin okuması ve faydalanması dileği ile herkese açık mektup gibi yazıyorum ki insanlar hem ibret alsınlar hem de dostluğumuzun içten samimi ve neye dayandığını anlasınlar diye. 

Anlayan anlar işte. Anlamayana ne yapayım ne yapayım ben ? Söyler misin bana? 

Ya da bunları okuyup gülümser misin ? Karar senin dostum 

 
Toplam blog
: 1096
: 1558
Kayıt tarihi
: 28.12.07
 
 

1967 Tokat'ın  Pazar ilçesi doğumluyum. İşitme engelliyim. İstanbul Üniversitesi iktisat Fakültes..