Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Temmuz '16

 
Kategori
Kitap
 

Kukla - Bir Ahmet Ümit Kritiği

Kukla - Bir Ahmet Ümit Kritiği
 

Okuduğum 2. Ahmet Ümit Romanı


Yıllar önceydi.

Kitaplığımda eşelenirken elime gelen “Bir Ses Böler Geceyi” adlı romanını okumuştum.

Tuğla kalınlığındaki kitaplarının yanında “incecik” olmasının da bu kitabı okuma kararı almamda rolü olmuştu.

Birkaç saat içinde okuyup bitirmiştim.

12 Eylül öncesinde mahallemizde (Ankara – Ayvalı - Yükseltepe) 17-18 yaşlarımızda Dev-Yol’cu ağabeylerimizin, ablalarımızın yönlendirmeleriyle duvar yazılamaları, afişlemeler, bağış toplamalar, yollarda kamyon lastikleri yakarak gerçekleştirdiğimiz meşaleli yürüyüşler, gece nöbetleri günlerindeki  anılarıma götürmüştü beni kitap.

Ali Tufan’ın, Zülfikar’ın, Satılmış’ın cenaze törenlerine…

Sürükleyiciydi.

Kahramanların isimleri neydi, başka ne anlatıyordu, ayrıntı anımsamıyorum.

Şu yazıyı kaleme alırken de “neydi ki” diye anımsamaya gerek duymadım, dönüp bakmadım…

Anımsadığım, kafası karışık kaçak solcunun saklandığı delikten izlediği cem ayininin, akıllarda ileri derecede “yobazlık” algısıyla yer etmesine yol açabilecek hoyratlıkta veya belki de kurnazlıkta kaleme alınmış olduğu fikrine ulaşmışlığımdı.

İlk kez bir Ahmet ÜMİT romanı okumuştum. Ve son olmasına karar vermiştim.

Kendisinde öğrenebileceğim yeni hiçbir şey bulamayacağım kanısına varmıştım.

Filmi de yapılmıştı. Onu da izlemiş ama kısa sürede unutmuştum.

Eşim hemen tüm kitaplarını okumuştu. Kitaplığımızın bazı rafları Ahmet ÜMİT’in kitaplarının ağırlığı altında bel vermişti.

Dolaştığım kitapevlerinde de münhasır reyonlarının varlığına tanıklık ediyordum. Ama bunlar benim için bir anlam taşımıyordu.

Notumu vermiştim.

Dönüp bakmıyordum. Ve hayatımdan memnundum.

Taa ki bu yıl yazlığa gelirken yanımıza aldığımız kitaplardan gönlüm geçip aranıyorken geçen seneden kalan az sayıdaki kitap arasından  “Kukla” romanını elime alıncaya kadar…

Eşim, sevmediğimi biliyordu. “Önyargılısın, şimdi sana nereden kitap bulalım, okumayı bir daha denesen de kararını bir kez de öyle versen n’oolur ki” dedi, “peki” dedim.

Kitap 504 sayfa.

İstemeye istemeye başladım. Ve iki günde bitirdim. Bu arada ev işlerinden üzerime düşenleri aksatmam nedeniyle yediğim fırçaların haddi hesabı yok.

Kitap gerçekten çok sürükleyici.

Ahmet ÜMİT’in ifade gücü müthiş.

Adnan Sözen’in iç dünyasının bütün  pencerelerini okuyucuya sonuna kadar açıyor… Kitap elinizdeyken o dünyayı bire bir yaşıyorsunuz…

Ahmet ÜMİT’in bu yeteneğini ve özelliğini belirterek hakkını teslim edelim, sonra kendi penceremizden görünümüne geçelim.

Ve ben Ahmet ÜMİT’i bir kez daha sevmedim.

Kitap 2002 yılında yazılmış. Elimdeki Mart 2015 tarihli 31. Baskı.

Arka kapaktaki tanıtım yazısında “…Ergenekon’un yıllar önce yazılan romanı… “ cümlesi göze sokulurcasına öne çıkarılmış.

Oysa 2015 Martında Ergenekon’un bir kumpas olduğu, Atlantik ötelerinden kurgulandığı ve TSK’nın Atatürkçü-Ulusalcı yapısının tasfiyesi için kullanıldığı ortaya çıkmış ve bu gerçeği sağır sultan bile duymuştu.

Ama yine de kitabın tanıtımında bu klişenin kullanılmasına devam edilmesi belli ki “Ergenekon” satışının piyasasının yüksek getirisine asılmakla ilgili.

Kitap, Susurluk kazasıyla pislikleri ortalığa saçılan “Gladyo”nun ülkücü-itirafçı tetikçilerinin sözüm ona trajedilerini konu alıyor.

Olayları 5-10 kişilik çetenin üç kuruş uğruna zamanla yozlaşması sürecine indirgiyor, bol soslu laf salatası lezzetinde okuyucuya bir güzel yutturuyor.

Yetenekli ama özensiz de Ahmet ÜMİT.

Her detayı etraflıca düşünen, on sayfalarca süren fikir jimnastikleri içinde kılı kırk yaran Adnan’ın, “Binbaşı”nın Müfit olabileceğine bir türlü kafasının basmamasındaki “aptal”lığı, romanın kurgusundan çok yazarın başarısızlığı gibi geldi bize.

Ve kahramanlarının ağızlarından aktarılan olaylar Gladyo tetikçilerinin ve sözcülerinin anlattıkları masallardan ibaret…

Almış yazarımız önüne Meclis Susurluk Komisyonu Araştırma Raporunu, içinden birkaç mavrayı cımbızla çekmiş, vermiş roman kahramanlarının ağzına, sündürmüş, sündürmüş, … olmuş sana “… Ergenekon’un yıllar önce yazılan romanı…”

504 Sayfalık kitabı bitirdim, dağarcığıma hiçbir yeni bilgi katamadım.

Ben bu Ahmet ÜMİT romanlarını sevmiyorum. Ama her taraf onun kitaplarıyla dolu… Fabrika gibi. Tonlarca baskı… Kamyonla para…

Seven var, demek ki…

 

 Kenan IŞIK

 
Toplam blog
: 432
: 2964
Kayıt tarihi
: 16.05.07
 
 

Mülkiye mezunuyum. Emekli müfettişim. Ankara'da yaşıyorum. S'oligarşi isimli kitabı yazdım. Kitap..