Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Ekim '08

 
Kategori
Ekonomi - Finans
 

Küresel iflas ve Misak-ı iktisat!

Görev başındaki hükümet istediği kadar ekonomi ve bankalarımız sağlam, krizden az hasarla çıkacağız merak edilmesin desin, bize doğru dörtnala gelen bir küresel kriz ile karşı karşıyayız. Yeni bir ekonomik program ve önlemler paketi oluşturmadan mevcut küresel finans krizinden etkilenmemek imkansız.

Zaten 2002'den bu yana her övünmede "yaptıklarımızla ekonomimiz dünya ekonomisi ile entegre oldu" diyenlerin dünyada bir kriz varken bize etki etmeyecektir demelerinde bir mantık aranmaz ama safdillilik aranır doğrusu... Bunlarla vakit kaybetmek ve trene bakmaya devam etmek yerine ülke olarak neler yapabilirizi ortaya koymaya çalışalım.

Bir kere ülkemiz çoktan krize girmiş durumdadır. AB ve ABD'ye yaptığımız ihracatın toplam ihracatımızdaki payı %60'larda iken Ağustos'ta %50'ye düşmüştür. Yani ihracat zorlaşmaktadır. Bakmayın komşu ülkelerle ihracatı geliştirirek durumu düzeltebiliriz söylemlerine ve bu söylemlerde bulunanların nutuklarına. Komşu ülkelerin Allah Aşkınıza Rusya hariç hangisinin alım gücü var? Velev ki var densin, kapasiteleri AB ve ABD'den kaybedilen kapasiteyi karşılayacak mı? El cevap, Hayır!

Kamu ve özel sektör dış borcu çevirebilmek için 2009'da 100 milyar dolara ihtiyaç duymaktadır. Eskiden dışarıdan kolaylıkla bulunan bu parayı bulmak artık o kadar kolay değildir. Hem eskisi kadar kredi dağıtmaya istekli bulunamayacaktır hem de maliyetler yükselecektir.

Bundan daha da büyük sorun finansal sistemimizin görev başındaki hükümet döneminde yabancı sermaye gruplarına satılmış olmasıdır. %43 bankacılık, %73 menkul kıymet pazarı, %90 sigorta. Pekiyi bu bankaların merkezlerinin olduğu ülkeler kriz içerisinde değil midir? Herkesin likitide peşinde koştuğu şu zamanlarda ne yapmalarını beklersiniz? Kısaca ifade etmek gerekirse kaynak transferlerini hızlandırarak merkezlerine para bulmak. O zaman hemen yapılması gereken buna engel olunmasıdır. Hele hele bu bankalardan bazılarının "biz geldik, tanışalım" esprisi ile normal faiz oranlarının üzerinde faiz teklifi ile para topladıkları ve hatta "0" faizli tüketici kredisi teklifleri gözümüzün önünde ise!

Tüm dünyadaki devletler mevduatlardaki tasarrufların çekilip başka ülkelere gitmesini önlemek için neredeyse mevduatlara tam devlet güvencesi verirken bizim buna gerek yok dememize hiçbir anlam veremediğimi de ayrıca belirtmek isterim. Hepsine vermiyorsak da en azından 50, 000 TL limitini yükseltmek farzdır gibi geliyor. Hoş ülkemizde 50, 000 TL üzerindeki hesapların toplam hesaplar içindeki payı yanılmıyorsam %5'ler seviyesinde, o açıdan limit yeterli görünüyor ama dışarıda parası olup da krizden dolayı paralarını Türkiye'ye getirmeyi düşünenler açısından büyük etki yaratacak bir önlem olacaktır diye düşünüyorum. Ayrıca, yabancıya olmayan verginin yerlilerden alınmasına son verilmelidir ki literatürümüze yerleşen bıyıklı-bıyıksız ayrımı son bulsun.

Ayrıca mutlaka ama mutlaka iç pazarı canlandırmak/ hareketlendirmek gerekiyor. İhracat ve ithalat önümüzdeki dönemde azalacaktır. O yüzden öncelikle ülkemizdeki ekonomiyi mutlaka canlandırmamız lazım. Böylelikle reel sektör mal satacak alan bulacaktır. Ancak bunu yapmak için ülkemizde 10 yıllardır yapıldığı gibi üreticileri, sektörleri teşvik etmek yerine (ki bugüne kadar kimse bir fayda görememiştir) tüketicileri yani vatandaşı teşvik etmek gerekir.

Yukarıda belirttiğim gibi mevduata güvence ve dolaylı/ dolaysız vergilerdeki çok yüksek de olmayan vergi indirimleri canlanmayı ve güveni sağlayacaktır. Reel sektörde çalışanlar üzerindeki vergi oranlarının indirilmesi başlarda vergi kaybı olarak görülecek ancak vatandaş buradan elde edeceği ilave gelir ile harcamaya yöneleceğinden toplamda devletin vergi gelirlerinde bir kayıp yaşanmayacaktır.

Ülkemizi bir kangren gibi kemiren, ahlaki çöküntüye yol açan, yıllardır olduğumuz yerde kalmamıza yol açan, dolaylı vergileri yükselten, dürüst insanları tarumar eden kayıtdışı/ kanundışı ekonomiyi kayıt altına almamız için belki de bu küresel kriz bir fırsattır diye düşünüyorum. Böylece adil, yaygın ve herkesin katlanabileceği bir vergi düzeni kurmuş oluruz. Herşey kayıt altına gireceğinden rüşvet, kayırma, israf, dişleme, fişleme, vs. de hayatımızdan hızlı bir şekilde kaybolacaktır.

Yukarıda sıraladıklarım bir öneriler listesidir, uygulanabilir, uygulanmayabilir, akılcıdır, değildir ama küresel kriz sürerken görev başındaki hükümetin muhalefeti de yanına alarak süratle "bize bir şey olmaz" mantığından sıyrılıp asıl şimdi ihtiyaç duyulan "acil eylem plan"nını ellerinde bir de takvimle uygulamaya başlaması gerekir.

Atatürk'ün dediği gibi "Mesele ufku görmek değildir; ufkun ötesini görebilmektir.

 
Toplam blog
: 115
: 586
Kayıt tarihi
: 29.01.07
 
 

Tarsus Amerikan Lisesi (1984) O.D.T.Ü - İnşaat Müh. (1989) SUNY at Buffalo - Yüksek Lisans (1992) 19..