Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Mart '10

 
Kategori
Küresel Isınma
 

Küresel Isınma mı! O'da ne ki...

Küresel Isınma mı! O'da ne ki...
 

Dünyamızda korunmaya muhtaç, tıpkı bizler gibi...


Küresel ısınma sadece ülkemizin değil, yaşamımızı sürdürdüğümüz bu dünyanın en öncelikli meselesi olarak karşımızda olanca heybetiyle duruyor. Birçok yerde paneller, sempozyumlar, kongreler ve uluslararası toplantılar yapılıyor.

Kısaca: Sanayi devriminden beri, özellikle fosil yakıtların yakılması, ormansızlaşma ve sanayi süreçleri gibi çeşitli insan etkinlikleri ile atmosfere salınan sera gazlarının atmosferdeki birikimlerindeki hızlı artışa bağlı olarak, şehirleşmenin de katkısıyla doğal sera etkisinin kuvvetlenmesi sonucunda, yeryüzündeki ve atmosferin alt bölümlerindeki (alt troposfer) sıcaklık artışına “KÜRESEL ISINMA” adı verilmektedir.

KÜRESEL ISINMA NEDEN OLUŞUR?

Atmosferde bulunan doğal sera gazları (karbondioksit, diazot monoksit, metan, su buharı, kloroflorokarbon) güneşten gelen alçak frekanslı ve uzun dalga boyuna sahip ışınlarını emerler. Böylece atmosferde ısıyı tutmuş olurlar. Işınların bu gazlar tarafından tutulmasına sera etkisi denir.

Sera etkisi teorisi ilk kez Fransız matematikçisi Fourier tarafından ortaya atılmıştır. Sera gazlarının bulunmaması durumunda yeryüzünün sıcaklığının bugüne göre 30ºC daha soğuk olacağı hesaplanmıştır. Küresel ısınmanın nedenleri doğal ve yapay nedenler olmak üzere iki ana başlıkta inceleyebiliriz.

DOĞAL NEDENLER

Güneş’in Etkisi
Güneş’in manyetik alanı ve protonlar ile elektronlar biçiminde güneş rüzgarı ortaya çıkar. Bu
rüzgarlar kozmik ışımalara karşı kalkan görevi görür. Güneş'in değişken aktivitesiyle zayıflayabilen bu kalkan, kozmik ışımaları geçirmektedir. Kozmik ışımaların fazla olması bulutlanmayı arttırmaktadır. Güneş'ten gelen radyasyon oranını da değiştirmektedir.

El Nino
"Güney salınımı sıcak olayı" olarak tanımlanmaktadır. Tropikal Orta ve Doğu Pasifik Okyanusu yüzey sularının sıcaklığındaki büyük dalgalanmalar ve bu dalgalanmaların yol açtığı atmosferik olayların genel adı olarak kullanılmaktadır. El Nino, okyanus ve atmosfer arasındaki etkileşimin en önemli örneğidir.

Okyanus - Atmosfer sisteminin bozulmasından dolayı, yağmur ile sel olaylarında yeni bir dağılım ve kuraklıklar meydana gelmektedir. Ekvator boyunca Doğu Pasifik’te bulunan soğuk sular, yukarı çıkarak büyük balık topluluklarının beslenmesine yardımcı olan besinleri taşırken, Batı Pasifik’te dünyanın en sıcak okyanus suları bulunmaktadır. Her yedi yılda iki kez meydana gelmektedir.

Sıcak su ve rüzgarların yön değiştirmesi soğuk ve besin bakımından zengin suyun yukarı doğru hareketini kesintiye uğratır. Balıklar ölür, iklim değişimleri dünyanın bir çok bölümünü etkiler.

Bir El Nino yılında dünyadaki rüzgar sistemlerinin etkisi ile tropikal yağmurlar genellikle Endonezya üzerinden doğuya doğru yer değiştirirler. Fırtınalar ve musonlar, dünyanın birçok bölgesinde mevsimlere bağlı olmayan hava olayları (özellikle de yağışlar) El Nino olayının olası etkileridir. Son olarak yaşanan 1997–1998 El Nino yılı, 1997’nin ilkbaharında başlamıştır ve deniz yüzeyi sıcaklıklarının normalden 2–5ºC daha yüksek olmasına neden olmuştur. Meksika ve Orta Amerika olduğu gibi Endonezya ve Pasifik Adalarında görülen kuraklıklar El Nino’ nun beklenen (çoğu zaman sabit) zararlarının en sabit sonuçlarıdır.

YAPAY NEDENLER

Fosil Yakıtlar
Bugünkü enerji ihtiyacının yaklaşık %75’lik bölümünü kömür, petrol ve doğalgaz karşılamaktadır. Yapılarında karbon ve hidrojen elementlerini bulunduran bu fosil yakıtlar yenilenemeyen ve sınırlı yakıtlar sınıfındadır. Kömürün yanması sonucu, sülfür ve karbondioksit açığa çıkar. Karbondioksit ise küresel ısınmanın bir numaralı sorumlusudur.
Petrol de yanarken karbondioksit, sülfüroksit, nitrojenoksit, hidrokarbon gibi gazları açığa çıkarmakta ve küresel ısınma üzerine doğrudan etki etmektedir. Doğalgaz, doğada petrol ile beraber olarak bulunduğundan dolayı doğalgazı da bu başlık içinde yer almaktadır.

Sera Gazları
Karbondioksit (CO2)
Kloroflorokarbonlar (CFC5)
Metan (CH4)
Ozon (O3)
Diazotmonooksit (N2O)
Su Buharı

Karbondioksit (CO2)
Küresel ısınmaya katkı oranı %50’ dir.
Emisyon Kaynakları; Kömür, petrol, doğal gaz gibi fosil yakıtların kullanımı ve bu dönüşümü sağlayacak olan ormanların yok edilmesi direkt sebeplerindendir.

Kloroflorokarbonlar (CFC5)
Küresel ısınmaya katkı oranı %22’ dir.
Sprey kutularındaki aerosollerde, buzdolaplarındaki soğutucu maddelerde, elektronik sanayinde kullanılan temizleme maddelerinde, klima sistemlerinde kullanılmaktadır.

Ozon (O3)
Küresel ısınmaya katkı oranı %7’ dir.
Trafikten, termik santrallerdeki yanma olaylarından ve tropikal ormanların yok olmasından ötürü Ozan salınımı artmaktadır.

Su buharı
Küresel ısınmaya katkı oranı %13’dür. Tarım alanlarının sulanmasındaki klasik sistemi terk edip, hızla damla sulamaya geçilmesi gerekmektedir.

Isı Adası Etkisi
Kentleşmiş alanlarda hava dolaşımının yapılaşmanın artışıyla engellenmesi ve doğal iklim ortamının bozulması yerel bir ısınmaya yol açar. Güneş ile yapı arasındaki ilişkinin iyi ayarlanmadığı şehir planlaması, asfaltlanmış alanlar, bitki topluluklarının köreltilmiş olduğu bölgeler, siyah yüzeyler sebebiyle oluşur.

Smog
Havaya salınan fazla miktardaki gazlar, atmosferdeki havayı yoğunlaştırır, gaz tabakasını kalınlaştırır, yapay bir sera etkisi oluşur. SO2 gibi birçok kirletici gaz molekülün atmosferde güneş ışığı yardımıyla oksitlenmesi ve oluşan moleküllerin büyümesiyle Aitken çekirdekleri adı verilen büyük çapta aerosoller oluşur. Her ne kadar tüm kirletici gazlar için bu oksitlenme olayının mekanizması tam olarak bilinmiyorsa da SO2, C12, NO, NH3 dönüşümleri ile sülfat, klorür, nitrat, amonyum, iyon formlarında katı taneciklerin yağış ve sis içerisinde bol bulunduğu bilinmektedir.

Giderek hızlanan aerosol oluşumu ile atmosferdeki Aitken çekirdeği miktarını 2-10 kat arttırdığı belirlenmiştir. 1960’larda 5 yıl süre içinde Güney Kutbu’nda atmosferdeki Aitken çekirdekleri artmadığı halde, Kuzey Kutbu civarında iki kat artış gözlenmesi Kuzey Yarım Küredeki hava kirlenmesinin artışına bağlanmıştır. Smog oluşumunun bulunduğu yerleşim yerlerinde yaşayan insanlarda; Akciğer ağrıları, Hırıltı, Öksürük, Baş ağrısı, Akciğer iltihapları görülür

KÜRESEL ISINMANIN ZARARLARI

Şubat 2007 BM Raporuna Göre, küresel sıcaklık artışının olası zararları;
+ 2ºC’lik artış: Su sıkıntısı başlayacak. Mercan kayalıkları yok olacak, gezegendeki canlı türlerin %30’u yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalacak.
+ 5ºC’lik artış: Denizler 5 m. yükselecek. Deniz seviyesi ortalaması 70 m. olacak. Dünyanın yiyecek stokları tükenecek.
+ 6ºC’lik artış: Göçler başlayacak. Sıcaklık artışı, yüksek enlemlerde ve kutup bölgelerinde daha çok olacaktır. Ekvatordaki sıcaklık artışının ise Dünya ortalamasının çok altında olacağı tahmin edilmektedir.

Hesaplamalara göre 3 – 4ºC’ lik sıcaklık artışı 2050 yılında denizlerin yüzeyini 35 cm. yükseltecektir. Bu yükselme kıyı şeritlerinin değişmesine, hatta bazı ülkeler için toprak kayıplarına neden olacaktır. Deniz seviyesi yükselmesiyle temiz su sorunu ortaya çıkacaktır. Buna ek olarak deniz seviyesindeki artış, gelgitler, kuvvetli fırtınalar ve tsunami gibi doğa olaylarını da arttıracaktır. Ayrıca artan buharlaşma ile göl, ırmak ve nehir sularında %20’ye varan bir su kaybı beklenmektedir.

Sıtma gibi bulaşıcı hastalıklara neden olan sivrisinekler 17ºC’nin altındaki sıcaklıklarda sadece 2 gün yaşayabilir. Sıcaklıktaki 5ºC’lik bir artış, sivrisineklerin dünya üzerindeki %42’lik yaşama alanlarını %60'a çıkaracaktır. Sıcaklık artışı ile birlikte her yıl binlerce kişi sadece sıtma hastalığından hayatını kaybedecektir.

Küresel ısınmanın “taşıyıcı band” yani okyanus akıntı sistemi üzerinde etkili olmasından korkulmaktadır. Yağış miktarları, dönemleri ve türleri değişmesi öngörülmektedir. Birçok hayvan türünün beslenme düzeni sarsılacak, yaşam alanları daralacak veya genişleyecek ve büyük göçler yaşanabilecektir. Buda dünyanın eko sistemini alt üst edeceği düşünülmektedir. Dünya da bitki örtüsü ve canlıların üçte birinin küresel ısınma tehdidi altında olduğunu bildirilmiştir. Orta enlem kuşaklarında (45º - 60º), sıcaklık alanları 150 ila 550 km arasında kutuplara doğru kayma gösterecektir. Bu da tarım bitkilerinin değişeceğini göstermektedir.

Atmosferdeki CO2 miktarındaki artışın, genel olarak dünya tarımını olumlu etkilemesi bekleniyor. Ancak artan sıcaklıkla birlikte bitkilerden görülen hastalıklar da artacağı için tarım ilacı kullanımı artacaktır. Kurak bölgelerde de sulama gerektiği için tarımsal faaliyetlerin maliyeti yükselecektir.

KÜRESEL ISINMA ÖNLEMLERİ

Sera Gazı Emisyonlarının Azaltılması İçin Günlük Hayatta Yapılması Gerekenler:
Standart ampulü tasarruf ampulü ile değiştirmek, yılda 75 kg. karbondioksit tasarrufu sağlar.
Toplu taşıma araçlarının tercih edilmesi ile araba kullanılmayan her 2 km için 0, 75 kg. karbondioksit tasarruf edileceği hesaplanmıştır.

Otomobillerin hava ve yakıt filtrelerinin her zaman temiz olmasına dikkat edilmelidir. Kirli filtreler fazla yakıt harcanmasına yol açmaktadır.

Geri dönüşüme katkıda bulunmaya yönelik olarak, evlerden çıkan çöplerin sadece yarısını geri dönüştürerek yılda 1200 kg. ambalajları fazla olan ürünlerden kaçınarak çöpü %10 oranında azaltmak ise 600 kg. karbondioksit tasarrufu sağlamaktadır.

Arabaların lastiklerinin havasını kontrol etmek; düzgün şişirilmemiş lastiklerle litre başına harcanan yakıt %3 oranında artar. Buradan sağlanacak her 4 litre benzin tasarrufu 10 kg. karbondioksit tasarrufu sağlamaktadır.

Daha az sıcak su kullanmak; yapılan hesaplamalar da daha az su tüketen bir duş başlığının 175 kg., giysilerin soğuk yada ılık suda yıkanması da 250 kg. karbondioksit tasarrufu sağlanabildiği sonucuna ulaşılmıştır.

Su ısıtıcılarının kışın 2 derece yukarı, yazın 2 derece aşağı ayarlanmasıyla, yılda 1000 kg. karbondioksit tasarrufu yapılır. TV, DVD, müzik seti gibi elektronik cihazların günde ortama 8 saat kapalı tutulması ile yılda 450 kg. karbon gazının atmosfere yayılımı önlenebilir.
Her yıl en azından bir ağaç dikmek; bir ağaç ömrü boyunca 1 ton karbondioksit emmektedir.

Özellikle ısınmada güneş enerjisi ile çalışan sistemleri kullanmak, çok büyük tasarruflar sağlayacaktır. Orman içlerinde yanıcı ve yakıcı maddelerle piknik yapılmasını engellemek ve dolayısıyla orman yangınlarının önüne geçmek için de önceden hazırlanmış hazır yiyeceklerin tüketilmesine izin vermek veya pikniklerimizi orman yerine park ve bahçelerde yapmayı alışkanlık haline getirmeliyiz.

Enerji Üretim ve Tüketiminden Kaynaklanan Sera Gazı Emisyonlarının Azaltılması İçin Yapılması Gerekenler:
Enerji tasarrufunun arttırılması ve enerji tüketiminin (ısıtma, aydınlatma, ulaşım, endüstriyel prosesler vb) azaltılması. Enerji verimliliği daha yüksek teknolojilerin kullanılması. Fosil yakıtların yerine fosil olmayanların ve yüksek karbonlu fosil yakıtlar yerine düşük karbonlu fosil yakıtların kullanılması veya yarı fosil yakıtların kullanılması.

Bugün sera gazı emisyonlarını düşürme kapasitesine sahip birçok teknoloji mevcuttur. Ancak sorun üretim maliyetine ciddi yük getirdiği için bunların kullanımlarının sınırlı kalması ve yeterince yaygınlaşamamasıdır.

Küresel iklim değişikliği sorununa kalıcı ve etkili bir çözüm sağlanması amacıyla gelişmiş ülkelerin (OECD Ülkeleri), Kyoto Protokolünde alınan kararları uygulamaları gerekmektedir. Daha temiz ve verimli teknolojilerin kullanımı, ülkelerin taahhüt ettikleri emisyon düşüşlerini sağlamak üzere yapacakları harcamaların azalmasına olanak sağlayacaktır.


Sözleşmeye göre;
Atmosfere salınan sera gazı miktarı %5’e çekilecek, endüstriden, motorlu taşıtlardan, ısıtmadan kaynaklanan sera gazı miktarını azaltmaya yönelik mevzuat yeniden düzenlenecek. Daha az enerji ile ısınma, daha az enerji tüketen araçlarla uzun yol alma, daha az enerji tüketen teknoloji sistemlerini endüstriye yerleştirme sağlanacak. Ulaşımda, çöp depolamada çevrecilik temel ilke olacak. Atmosfere bırakılan metan ve karbondioksit oranının düşürülmesi için alternatif enerji kaynaklarına yönelinecek.

Fosil veya yarı fosil katı yakıtların yerine fosil olmayan yakıtlar tüketilecek Çimento, demir - çelik ve kireç fabrikaları gibi yüksek enerji tüketen işletmelerde atık işlemleri yeniden düzenlenecek. Termik santrallerde daha az karbon çıkartan sistemler, teknolojiler devreye sokulacak. Güneş enerjisinin önü açılacak, rüzgar enerjisi için gerekli yatırımların yapılacak, biodizel yakıt tüketimi özendirilecek, nükleer enerjide karbon sıfır olduğu için dünyada bu enerji ön plana çıkarılacak.

Fazla yakıt tüketen ve fazla karbon üreten ülkelerden daha fazla vergi alınacaktır. Amacı, “atmosferdeki sera gazı yoğunluğunun, iklime tehlikeli etki yapmayacak seviyelerde dengede kalmasını sağlamak” olan protokolde yer alan önlemler yerine getirilebilmiş olsaydı, 1990 ile 2010 yılları arasında 1, 4ºC - 5, 8ºC arası tahmin edilen sıcaklık artışını 0.02ºC - 0.28ºC arasında düşürebilecekti.

Bu blog, izleyici olarak katıldığım Küresel ısınma konusu ile ilgili panel, konferans ve semirlerden edindiğim izlenimler-bilgiler ve internet ve yazılı basından yararlanılarak hazırlanmıştır.

Daha yaşanılabilir bir dünyada yaşayabilmemiz için devletlerin yapması gerekenler olduğu gibi, biz bireylerin de yapabileceği şeyler de mutlaka vardır. Karanlıktan şikayet etmek çok kolay olanıdır. Şikayet etmek yerine karanlığa bir mum da siz yakın ne dersiniz? Ve yukarıda da belirttiğim üzere üzerimize düşen bireysel sorumluluklarımızı yerine getirmeli yani önce kendi kapımızın önünü temizlemeliyiz.

Aydınlanma bireyden başlar düsturunu unutmayarak önce kendimizin, ne yapabileceğini bilerek uygulamaya koymak daha sonrasında da örgütlü bir şekilde ülkemizin yönetim kurumlarında bulunan idarecilerimize gerekli kamuoyu baskısını oluşturmalıyız.

Ve son olarak; Her fırsatta bir fidan dikmeliyiz. Bir ağacın ömrü boyunca 1 ton yani 1000 kg. karbondioksit emdiğini unutmayalım...

Yaşanabilir daha sağlıklı bir dünyada yaşamak dileğiyle...

Sağlıcakla Kalın...

 
Toplam blog
: 108
: 2366
Kayıt tarihi
: 05.04.08
 
 

1972 Haziranında  Eskişehir'de doğdum. Edirne'de ikamet ediyorum. Duygu ve düşüncelerimi yazıya d..