Kürt açılımı değil, yurt saçılımı!

Görüyorsunuz işte yurdumda hiç sorunlar bitmiyor. Biri gitmeden diğeri güneş (!) gibi doğuyor. Zavallı yurdum insanı da melum melum bakıyor!

Hükümetimiz teröre çare arıyor. Dağlardaki teröristi indirip artık ülkemde şehit anaları ağlamasın diyor. Kan dökülmesin, yıllarca süren bu kangrenleşmiş bu yara kapansın diyor.

Buna hangimiz “hayır olmaz” diyebiliriz ki? Yıllarca oğullarımız, kardeşlerimiz, eşlerimiz bu terör belasına can vermişler. Kimi vücudundan bir parça kaybetmiş, kimide geride öksüz yavrular, bağrına ateş düşmüş analar, babalar bırakmışlar. Evet, hepimiz bu sorun bitsin istiyoruz.

Ama bu nasıl olacak? Hükümet bir “kürt açılımı” bir “demokratik açılım” deyip duruyor daha karar verememişler anlaşılan ama içeriği hala gizli açıklanamıyor! Zemin yoklama aşamasındalar! Hani derler ya “nabza göre şerbet” diye o misal!

Ciddi ciddi oturdum düşündüm bu sorunun özü nedir diye… İki halka baktım, bir arada ne güzel yaşayıp gidiyoruz bizlerde bir sorun yoktu. Benim her türlü sahip olduğum eğitim, alış veriş özgürlüğü, sağlık hizmetleri, kamu hizmetleri gibi her türlü hizmetlerden yararlanıyorlar. Bunu Türkiye’de yaşayan tüm etnik kökenli kardeşlerimizde yapıyor yani hiç bir halk da güncel yaşamda hiçbir sorun yok! Peki diyorum kendi kendime sorun nerde?

Ne zaman ABD ve AB yetkilileri bizim kapımızı çalıyor işte o zaman sorunlar başlıyordu.

Bu terör neden bu zamana kadar sürdü dersiniz? Hani herkesin “üçbeş çapulcu” dediği teröristleri neden şimdiye kadar o dağlardan indiremedik acaba!

Bunların arkasında ABD olduğunu herkes biliyor... Çünkü orda silah ve uyuşturucu rantları var. Bu rantın içinde sadece ABD mi var… Tabiî ki hayır. Herkesler var… Aklınıza ne gelirse içine koyabilirsiniz.

Ben yine düşünmeye devam ediyorum… Peki böylesine rant sağlayan ve ahtapot gibi kolları olan bu canavarı hiçbir hükümet yenemedi de bu AKP hükümeti nasıl yenecek?

PKK ya “terör örgütü demeyenlerle görüşmem” deyip de sözünü unutarak mı?

İmralı’da gözümüz gibi baktığımız “bebek katili” ile aynı masaya oturarak mı?

Ülkeyi ikiye bölüp dağdakilere istediklerini vererek mi?

Yoksa hükümette kalabilmek için ABD ile anlaşarak ortaklaşa elele vererek mi?

Sözüm ona aydın(!)ların verdiği destekle güç kazanarak mı?

Sezen Aksu, Yaşar Kemal gibi isimlerin “barış gelsin” gibi basit bir açıklama ile arkalarına alacakları toplumun gücüyle mi?

Hal böyleyken ey Muhalefet… Sizler ne haldesiniz?

Gerçekten halkı düşünerek mi, bu işe olumlu bakmıyorsunuz yoksa “vay efendim onlar bu sorunu çözerse halk bize hiç oy vermez” korkusun dan mı?

Daha kendi içinizde birlik beraberliği sağlayamayıp da olayların bu duruma gelmesinde hiç mi payınız yok?

Unutmayın ki asıl suçlulardan biride sizlersiniz!

Bana kalırsa bu ülkeye sahip çıkacak tek bir güç var!

O DA HALKTIR!

Artık ülkemizin bölünmemesi için bilinçli olmak zorundayız. Artık ilgi duymadığımız siyasete dört elle sarılmalıyız. Birlik beraberliğimizi bozacak “şefkatli ellere” kanmamalıyız.

Yoksa içte çöküyoruz Eyy HALKIM biline!!!

AYSEN AYDIN