Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Haziran '11

 
Kategori
Deneme
 

Kürt Osman

Kürt Osman
 

Okul yolunda bir arkadaşım arkamdan seslendi. 

“Heyyy Kürt Osman” 

Arkama baktım. Sınıf arkadaşım, bana bakıp sesleniyor. 

“Aloooo sana sesleniyorum. Kürt Osman!” 

Sağıma soluma baktım. 

Benden başka kimse yok. 

“Bana mı diyorsun?” 

“Evet, sana söylüyorum.” 

“Ne kürdü o öyle?” 

Devam ettim. 

“Benim adım Osman. Tamamda bu, “Kürt” kelimesi nerden çıktı?” 

“Nerden çıktı var mı? Senin Kürt olduğunu öğrendim.” 

Sordum; 

“Yapma ya. Nerden öğrendin?” 

Konuşuyor sevgili arkadaşım. 

“Nereden olacak, nüfus bilgilerinden öğrendim. Nüfus Cüzdanın fotokopisini gördüm. Sen Çanakkale doğumlusun. Tamamda, nüfusa kayıtlı olduğun yer Elazığ. Sen Kürtsün demek ki!” 

“Vay be! Ben Elazığlıyım, doğru. Anam babam Elazığlı. Ben bir sorayım babama, Kürt olup olmadığını, ” dedim. 

Atıldı, okul arkadaşı; 

“Osman boşuna saklama, sende Kürtsün. Niye gizliyorsun? Hakikaten sen esmersin, Kürtsün sen len.” 

İyice şaşırdım bu önyargıya; 

“Hoppola! Durup dururken birde yeni kimliğim oldu. Kürt değilim desem ne olur? 

Ne mutlu Türküm desem ne olur?” 

Tedirgin oldum. 

Çevremdeki insanların uydurmalarını, karalamalarını biliyorum. 

Kürtlerin kuyruğu olurmuş. Bazı önyargılı kişiler öyle söylüyorlar. Akşam babama soracağım. 

Okulda akşama kadar tedirgin bir şekilde arkadaşlarımın arasında dolaştım. Adım “Kürt Osman” olarak tescillenmek üzere. 

“Kürt” olsam ne olur? 

Benim bir rahatsızlığım olur mu? 

Başkaları niye rahatsız olmakta, böyle bir kimlikten? 

Babamı evde yakaladım. İşten dönmüştü. 

Konuya birden girdim. 

“Baba biz Kürt müyüz?” 

Babam aval aval baktı bana. Devam ettim. 

“Baba Kürtlerin kuyruğu olurmuş. Senin kuyruğun var mı?” 

Babam, alaycı bir tavırla; 

“Oğlum benim kuyruğum vardı. Askere gidince, bölükteki berbere kestirip kuyruktan kurtuldum.” 

Ben şaşırdım, afalladım bu sefer; 

“Vay be! Baba sen ciddi misin?” 

 

Babam kızdı benim halime,  

“Allah! Allah! İnsanların kuyruğu olur mu hiç? Saçmalama! Kürtlerin elbette kuyruğu olmaz. Kürtlerde insandır.” 

Atıldım. 

“Peki bu laf nerden çıktı öyleyse?” 

Babam ciddileşti iyice, devam etti. 

“Çıkarırlar oğlum. Aramızı bozmak için çıkarırlar. Ben ve annen, Kürt değiliz. Kürt olsak ta bundan gocunmazdım. Her şeyden önce biz insanız.” 

Söylediği en önemli şey; 

”Biz insanız” 

İnsanlığından şüphesi olan varsa bilemem. 

Öğretmen oldum. 

Doğuya gittim. 

Birilerinin birilerine “Kızılbaş” dediklerini duydum. 

“Ben kafası kızıl insanlar arıyorum.” 

Hiç kafası kızıl renkli insanlar görmedim. 

Birde bazıları, “hem Kızılbaşmış hem de Kürtmüş.” 

Kafası kızıl renkli kuyruğu olan insanlar arıyorum. 

Meğerse Alevilere “Kızılbaş” denilirmiş. 

Hem Kürt, hem Kızılbaş. 

Demek ki daha tehlikeli bir insan tipi böyleleri(!). 

Batıda hep derler. 

Her şeye çok karışma, Hakkari’de alırsın soluğu. 

Sürerlerse seni, Mardin’e, görürsün Hanya’yı Konya’yı. 

Konya’ya gittim. Hanya’yı duydum. 

Yollayın bunu, Pervari’ye, aklı başına gelsin. 

Burnu sürtülür bunun Batman’da. 

… 

Aslında kurduğumuz cümlelerde, o kentlerdeki insanlara hakaret ediyoruz. 

Güneydoğu’da sürgüne gidilen kasabalarda şehirlerde, insanlar yaşamıyor mu? 

Birinin sürüldüğü her hangi bir kasaba, sürgüne giden kişiyle birlikte mahkûm edilmiyor mu? 

Oralarda yaşayan insanların değeri yok mu? 

Bir sohbet sırasında birisi bana dedi ki; 

“Çok konuşma hoca, soluğu Yüksekova’da alırsın” 

Yüksekova’da kimler yaşıyor? 

Bizim insanımız değil mi, orada yaşayanlar? 

Bende dedim ki; 

“Ben zurnanın zırt dediği yerden geldim. Batman’da on yıl çalıştım. Yine giderim.” 

Batman’da 10 yıl çalıştım. 

Kuyruklu insanlar görmedim. 

Kızılbaşlı insanlar görmedim. 

Aleviliğin bir inanç olduğunu öğrendim. 

İnsanlığın formülü bir damla kanda gizli. 

Ayrışmalar boş. 

İnsanları ayırmak, kavgaya tutuşturmak birilerinin ekmeğine yağ sürmekte. 

Bu gün yine giderim Batman’a. 

Kimlerin kuyruklu olduğunu biliyorum. 

Kızılbaş kelimesinin de anlamını öğrendim. 

Şekilcilik ve makyaj boş şeyler. 

Ardından koşmamız gereken en büyük fazilet. 

"İnsanlık." 

İnsana saygı. 

İnsana hakkını verme. 

İnsana insan gibi davranma. 

Gerisi boş bence. 

Boş işlerle uğraşıp birbirimizi yiyoruz. 

Birileri de bize gülüyor. 

Hem de sinsi sinsi gülüyor. 

 

 
Toplam blog
: 420
: 1641
Kayıt tarihi
: 19.12.08
 
 

1957 Çanakkale/Yenice doğumluyum. Öykü ,deneme, şiir yazarım. Yazdığım bir çok şiirin bestesini d..