Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Mayıs '10

 
Kategori
İlişkiler
 

Kuşak farkı neden?

Kuşak farkı neden?
 

Üç nesil bir arada.


Devamlı duyarız; aramızda kuşak farkı var. Eskilerin tabiri ile ebemkuşağı (gökkuşağı) değildir bu, bildiğimiz resmen gençler ile yaşlılar arasında olan anlaşmazlık.

Yaşama bakış farklılığı.

Çağa uyum sorunu, gelişme karşısında yenilenememe.
Çok çabuk unutuyoruz geçmişimizi. Biz geçmemişiz sanki o dönemlerden. Kanımız deli akmayı bıraktığından mıdır neden bilinmez ama gireriz bir ağır havalara.
On beşli, yirmili yaşlarda akan deli kan yani delikanlılığımız uçup gitmiştir dimağımızdan.
70'li yıllarda uzatılan saçlar için az kavga etmemişizdir anne ve babalarımızla.
Ya o bir paçasından bir elbise çıkan pantolonlar?
Gömlek yakalarımız resmen yelken bezi edası ile dökülürdü göğsümüze.
Eteklerimiz pilili ve kısacık, topuklarımız apartman boyu en az 15–20 cm. yüksekliğinde.
Çiçek çocuklar olup barışı savunmadık mı? Uzun saçlar, hippi kıyafetler ve özgür ruhlarımızla?

Anımsayamadınız mı daha?

Madem öyle daha yakınlara gelelim. Yani yetmişlerin sonlarına doğru. Tek tip gençler olmuştuk sokakları arşınlayan. Hepimizde birer postal ve parka. Cem karaca bile şarkısını yapmıştı bir kasetinde "Parka" diye. O parka için verdiğimiz kavgaları da mı hatırlamadınız.

Neydi büyüklerimize ters gelen ki bize karşı çıkıyorlardı. Onlar derli toplu kıyafetler, takım elbise ve tayyörlerle büyüdüklerinden bizlerin bu salaşlığını anlayamıyorlardı. Böyle bir giyim onları toplum nezdinde küçük düşürüyordu. Dolayısıyla karşı çıkışları isyanları hep itibar zedelenmesin diye idi.
Sonra o saçlar öne doğru uzadı kabarıp afro oldu erkeklerimiz Travolta’laştı. Nerdeyse hepimiz uzaylı gibi parlak giysiler füze gibi vatkalı kıyafetlerle dolaştık.

Eğer bunlardan bir kaçını yaptınızsa neler yaşadığınızı da anımsamışsınızdır aile büyüklerinden.

Şimdi de gençlerin bizlerden aldıkları tepkileri düşünelim. Biz de ana babalarımız gibi davranmaya başladık değil mi. O zamanlar bizi anlamıyorlar diye az sızlanmadık isyan etmedik. Şimdi çocuklarımız ayni isyanda. Empati yapmadığımız sürece de çatışmaya devam edeceğiz. Bizden gün be gün uzaklaştıklarına seyirci kalarak.
Bizim fikirlerimizi kabul etmiş görünüp gizli gizli içindekileri gerçekleştirmek için uğraşacaklar. Bizler az başvurmadık mı bu yollara, neden çocuklarımız da başvurmasın?

Gençlerimizi anlamakta zorlanmamak için empati (duygudaşlık) yapmak zorundayız. Nasıl bizlerin yaptıkları büyüklerimize ters geliyorsa ve o günlerde çektiğimiz sıkıntıları, şimdi gençlerimize yaşatıyoruz. Farkında olunuz gençlerimiz de aynı sıkıntıları yaşıyorlar. Şekiller, çevre, şartlar farklı der ve gelişimin önünü tıkarsak daha çok çatışırız gençlerimizle.
Her yaşanılan süreç kendi koşullarını oluşturur. Değerlendirmelerimizi günümüz şartlarına göre yapmak zorundayız.

Geçmişte bizler anne babamızın yanında konuşamazdık dahi ayıptır diye, gençlerimiz de mi öyle olsun?

Zamanında saçları uzatmasaydık, yırtık pırtık giyinmeseydik, mini eteklerle boy göstermeseydik, o bir metre paçalı pantolonları giymeseydik içimizdeki ukdeyi nasıl giderebilecektik?
Şimdi giymek istesek de giyemiyoruz değil mi?

Şimdiki gençlerimizin görünümü de çağımıza göre daha farklı olacaktır. Serde aykırılık var unutmamalıyız.
Aykırılık zamanımızda nasıl meziyetse şimdide aynen öyle değişmez.
Kendi büyüklerimizle yaşadığımız sorunları düşünüp ona göre çocuklarımıza davranmalıyız. Aksi takdirde “bu çocuk neden böyle oldu” der durur aramıza aşılmaz duvarlar öreriz.

Unutmayalım ki değişmeyen tek şey değişimin kendisidir.

 
Toplam blog
: 96
: 2224
Kayıt tarihi
: 13.06.06
 
 

Hayata güleryüzle bakmaktır felsefem ama polyannacı değil. 1961 Sivas doğumluyum, evliyim 2 kızım..