Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Şubat '12

 
Kategori
Eğitim
 

Ladik Akpınar Köy Enstitüsü mezunu Aydın İpek

Ladik Akpınar Köy Enstitüsü mezunu Aydın İpek
 

Öğretmen Aydın İpek (Fotoğraf: Mehmet Erbil-17.05.2011)


Ladik Akpınar Köy Enstitüsü, Samsun ilinin Ladik ilçesinde 1940 yılında kurulmuştur. Okul ilçeye 3 kilometre kadar uzaklıkta yer almaktadır ve okulun yakınında Akpınar adı verilen su kaynağı vardır.  Okul alanı diğer köy enstitülerinde olduğu gibi geniş tutulmuştur.  Böylece okul için gerekli olan derslik ve işliklerin oluştuğu yapıların çevresinde ziraat işleri ile ağaçlandırma alanlarının da büyük yer alması düşünülmüştür.

Bu alan, okul için Nazım Akpınar tarafından bağışlanmıştır. Nazım Akpınar o yıllarda belediye encümen üyeliği ve daha sonra da belediye başkanlığı yapmıştır.

Akpınar köklü bir eğitim kurumudur.  Akpınar Köy Enstitüsü olarak eğitim hayatına başlamıştır. Okulun ilk müdürleri ise Nurettin Biriz ve Enver Kartekin’dir. Daha sonra Kemal Üstün, Enver Metiner, Ahmet İçtemel okul müdürü olarak görev yapmışlardır.

Okul, spor alanları, lojmanlar, sinema salonu, hamam, kümesler, ahırlar, ağaçları ve ziraat alanları ile 1250 dönüm arazi üzerinde kuruludur. Ayrıca hayvan besiciliği ve tarımsal çalışmaların yapıldığı büyük bir eğitim yerleşkesi olarak dikkat çeker.

Köy Enstitülerinin eğitim anlayışının temelinde; köylüyü okutacak, onlara her alanda önderlik edecek çalışkan eğitimciler yetiştirmek ilkeleri vardır.

Ladik Akpınar Köy Enstitüsünden 917 kişi, 1954 sonrası İlköğretmen Okulu olarak da 3672 kişi mezun olmuştur.

Bu 917 Köy Enstitüsü mezunlarından Aydın İpek 1950-51 öğretim yılı mezunudur.  Okuma isteği ve Köy Enstitüsüne kayıt olma serüveni oldukça uzun ve çilelidir. Çünkü Aydın İpek, Trabzon Beşikdüzü ilçesi Türkelli(Oğuz) köyünde 1934 yılında doğmuştur. Okumaya ilgisi çoktur. Bu nedenle ilkokulu severek okur ve bitirir. Köyde ortaokul yoktur. Beşikdüzü ilçesine gitmesi gerekmektedir. Birkaç kez annesine bu isteğini söyler. Ama babası iki abisinin okuyamayıp ortaokuldan belgelendikleri için, Aydın’ın da okuyamayacağını düşünmektedir ve bu nedenle Aydın’ı hocaya vermek düşüncesinde olduğunu belirtir. O sızlayıp ağlamaktadır. Tek düşüncesi ilçeye giden arkadaşları gibi ortaokula gitmek, onların giydiği okul giysilerini giyebilmekti.  

Okuyamayacağını düşünen babası onu hocaya götürür. Aklı fikri okulda olduğu için, hocayı dinlemekte ve dediklerini yerine getirmekte zorlanır. Hoca ona kızar. İşte o zaman hoca da son kez Aydın’ı Aydın da hocayı son kez görür ve oradan kaçar.

Üzgün üzgün dolaşırken bazı arkadaşlarını görür.  Okula gideceklerini, gerekli belgeleri hazırladıklarını duyunca heyecanlanır ve sorar ; “Ne okulu?”

Ladik Akpınar Köy Enstitüsü deprem nedeniyle kapatılmış, ancak o yıl yeniden öğrenci alınarak açılacakmış. Arkadaşları bunu anlatır. İşte Aydın’a fırsat doğmuştu. Ne eder, ne yapar, nasıl gider bilinmez, soluğu Ladik Akpınar Köy Enstitüsünde alır. Yapılan iki sınavı da başarıyla verir. Sıra kayıt olmaya gelmiştir. Eğitim başı Azmi Gökmen kayıt sırasında Aydın İpek’i yalnız görünce sorar, “Kimin kimsen yok mu?” Aydın da “Yok.” der. Kaydı yapılır. Aradan birkaç ay geçer okula babası gelir. Bunun üzerine eğitim başı çok öfkelenmiştir. Yalan söylediği için Aydın’a kızgındır ve “İlk fırsatta seni okuldan kovacağım.” der. Ne var ki Azmi Gökmen tam bu sıralarda Beşikdüzü Köy Enstitüsüne müdür olarak atanır. Aydın da okuldan kovulmaktan bu nedenle kurtulur. Daha sonra Beşikdüzü’ne gittiğinde okula uğradı, tam sırada Azmi Gökmen onu balkondan görmüş, el işareti ile yanına çağırdı. Bu buluşmada Azmi Gökmen, Aydın’ın Beşikdüzü’lü olduğunu, okumak için ta Ladik’e gelmesini övünçle karşıladığı için, gülerek “İyi ki seni kovmamışım.” dediğini anlatır .

Ladik’te çok mutludur. Kitaplar okumakta, okulda verilen dersleri zevkle yapmaktadır. İşliklerde, ziraat alanlarında öğrenmesi gerekenleri tüm arkadaşları ile birlikte güle oynaya yapmaktadır. Her yıl mezuniyet töreninde mezun olan sınıf birincisinin, ikinci sınıf  birincisine, öperek BAYRAK TESLİMİ onu çok heyecanlandırır ve duygulandırırdı.  Ayrıca bu törende NUTUK ve MALA teslim edilmesi de çok önemliydi. Bayrak bağımsızlığımızın, NUTUK kurtuluşumuzun destanı ve Atatürkçü eğitim anlayışımızın, mala da yaratıcı ve yapıcı öğretmen kişiliğinin simgesiydi.

İşte bunların tesliminde büyük bir alkış tufanı kopar, gözlerden sevinç gözyaşları akardı. Anadolu’yu aydınlatma heyecanı her yıl bu törenlerde yeniden yaşanır, coşulurdu. Konuşmalarda, okunan şiirlerde Anadolu buram buram tüter, Anadolu’nun susuzluğu, eğitime, aydınlığa olan açlığı dile getirilirdi.

Onlar Atatürk’ün GENÇLİĞE HİTABESİ’ni, İSTİKLAL MARŞI’nı ezbere okur, mandolin ya da keman çalar, okul şarkıları veya halk türküleri söylerlerdi. Anadolu’nun her yöresini oynadıkları halk oyunları ile dolaşırlardı.

Mezun olduğunda ilk görev yeri olan Bismil’de okulun bahçe duvarlarını yapmış, halkın takdirini kazanmıştır. Okuldan duvarcı olarak mezun olduğu için, bu tür işleri kolaylıkla yapar, bu konuda sorunları olanlara yardımcı olmaktan kaçınmazdı. Zaten o günlerde öğretmenlerin, okuma yazma öğretmenin yanında diğer en önemli görevlerinden biri de çevresindekilere örnek olmak ve bildiği her konuda yardımcı olmaktı. Geçen günlerde bu ilk çalıştığı okulun o günkü öğrencilerinden aldığı bir telefon ve söylenenler onu çok mutlu etmişti. Çünkü o günlerin öğrencisi şöyle demişti:

“Bizlere yaptıklarınızı, okulumuzun çevresinde hala duran sizin ellerinizle yapılan işleri, diktiğiniz ağaçları mutluluk ve şükranla izlemeyi sürdürüyoruz.  Sağolun, ellerinizden öpüyorum.”

Aydın İpek Öğretmen daha sonra Gazi Eğitim Enstitüsü pedegoji bölümünü bitirmiş, görevini meslek dersleri öğretmeni olarak sürdürmüştür. Kırşehir, Hasanoğlan ve Nevşehir İlöğretmen okullarında öğretmen olarak çalıştı. Daha sonra Çankırı Eğitim Enstitüsü ve Gazi Eğitim Enstitüsü müdürlüğü görevlerinde bulundu.

Öğretmenlik tutkusunu 1962 yılında yazdığı bir şiiriyle bizlere anlatıyor:

ÖĞRETMEN

Selvi gölgesiz ise

Öğretmen bir çınardır

Millet susuzluğuna

Dökülecek pınardır.

 

Şu zenginmiş bu fakir

Şehirli köylü demez

Ondan öğrendiğini

Kimse inkar edemez.

 

O kalemi ok yapar

Kafayı kalkan eder

Küllenen kıvılcımı

Üfleyip volkan eder.

Aydın İpek 1962

Sizlerin üfleyip volkana dönüştürdüğü bilgileri inanın ki çok özlüyoruz.

Sağ olun öğretmenim. İyi ki varsınız.

 

Mehmet ERBİL

 

www.mehmet-erbil.tr.gg 

 
Toplam blog
: 63
: 729
Kayıt tarihi
: 29.09.11
 
 

Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi-Yüksek Lisans Resim-19 kişisel Resim Sergisi Yazı..