- Kategori
- Sosyoloji
Laf aramızda
laf aramızda
Çoğu zaman beni ve gündemi meşgul eden konuları yazmaya çalışıyorum. Yazmak; bilgi ve birikim aktarmak olduğu gibi yazarı rahatlatan, kendini iyi hissetmesini sağlayan dışavurumdur.
Günümüzde çoğalan stres, sıkıntı ve geleceğe dair kaygılar insanların iç ve dış dünyalarına yansımaktadır. Karamsarlık dediğimiz bu durum çoğu zaman olaylara negatif bakmamıza ve moral bozukluklarına sebep olmaktır. Bu durum fiziki görünüşümüzü etkilediği gibi kalbimiz ve ruhumuzda olumsuz etkilenip diğer insanlarla olan münasebetlerimizi asgariye indirmektedir. Toplumdan uzaklaşma, insanlardan kaçma, birlikte ve beraberce yapılan aktivitelere katılmamak gibi şeylere sebep olmaktadır.
Çağımızın insanoğluna verdiği en büyük yalnızlık, en derin uçurum, en uzağa gidiş de bu sebeplerden dolayı olmaktadır. Sevginin, saygının hoşgörünün yerini alan düşmanlıklar toplumlara yansıdığı gibi dünya düzenini de bu yönde etkilemektedir.
Çünkü öfke sebebe değil insana duyulmaktadır.
Çünkü kararlar tartmadan düşünmeden alınmakta yargılamalar tek yönlü yapılmaktadır.
Savaşlar, yıkımlar, kıyımlar işte bu sebeptendir.
Ey umut neredesin?
Hangi dağın arkasındasın kim bilir
Hangi deniz yolunu kesti?
Hangi bulut gözlerindeki pırıltıyı gölgeledi?
Hangi gün, hangi ay, hangi mevsim senin vaktindir?
Şair ne güzel de anlatmış insanın kırılganlığını, yalnızlığını ve içine düştüğü durumu…
Ayrılık Sevdaya Dahil
Sanmıştık ki ikimiz
yeryüzünde ancak
birbirimiz için varız
ikimiz sanmıştık ki
tek kişilik bir yalnızlığa bile
rahatça sığarız
hiç yanılmamışız
her an düşüp düşüp
kristal bir bardak gibi
tuz parça kırılsak da
hâlâ içimizde o yanardağ ağzı
hâlâ kıpkızıl gülümseyen
-sanki ateşten bir tebessüm-
zehir zemberek aşkımız
(Attila İlhan)
İşte böyle bizleri hayata bağlayan sebeplerin yanında, hayattan uzaklaştıran sebeplerde vardır.
Hemen her insanda görülen bu gibi durumlardan bizleri kurtaran, düzlüğe çıkaran yaşama sevinci, irade ve inançlarımızdır.
Laf aramızda! Anlatmaya çalıştığım sıkıntı ve sorunlarla sık sık karşılamıyorum desem yalanın en büyüğünü söylemiş olurum. hani derler ya “terzi söküğünü dikemez” işte onun gibi bir şey benimkisi yazdığım şiirlerde veya yazılarda insanlara iyi güzeli,doğruyu gösterip tavsiye etsem de bende sizden biriyim.bu çağ bu zaman ve bu gidişat beni de olumsuz yönde etkilemektedir.
Laf aramızda…
Gün ışığı
gecenin içinde ayaz çiçekler
gün ışığı geceyi
gece gün ışığını bekler
hayatın başında
ortasında
veya sonunda gitmek
nefes
sevinç
ve ağıt
beyazdan siyaha dönüşen kağıt
ne fark eder
ana rahminde
ya da
doğunca ölmek
yaşamak tutunmak ise
tutunmak için biraz üşümek gerek
tesadüfen bulduğum bir fotoğraf
fotoğrafta bir kadın
bir de erkek
aralarında bir çocuk
samimiyetsiz bir duruş
bakışlarını kaçırmışlar birbirlerinden
ama aynı karedeler
araları oldukça açık
kadının saçları simsiyah
gözlerinde gülümseme
dudağı suspus
adamın suratı asık
saçlarına kar yağmış belli
ağzı oldukça kalabalık
çocuk her şeyden bihaber
çocuk bildiğimiz çocuk
tesadüfen bulduğum bir fotoğraf
tanıdık değil
yabancı insanlar
yabancı etraf
yarım asır geçmiş üstünden
tozunu,pasını bırakmış zaman
zamanla kirlenir imiş insan
çocuk her şeyden bihaber
çocuk bildiğimiz çocuk
saf ve temiz
geçmişi ederken ihbar
köpükten dağlar
engeller çalı çırpı
babalar taş kesilmiş
analar yasta
her köşe başında çocuklar ağlar
boşluğa düşen düşene
her şeyi yutar sırlı karanlık
kurt ulumasını taklit eden köpekler
gecenin içinde ayaz çiçekler
gün ışığı geceyi
gece gün ışığını bekler
(Arap Kurt)
Yorgunluk ve ruhsal çöküntü umutsuzluk çağımızın tedavi edilemez hastalıklarından birisidir… Vesselam
Arap Kurt – köşe yazıları-