Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Ağustos '11

 
Kategori
Söyleşi
 

Liseli Oğulcan Açıkgöz ile başarısı üzerine...

GAZİANTEP ABDULKADİR KONUKOĞLU ANADOLU ÖĞRETMEN LİSESİ ÖĞRENCİSİ OĞULCAN AÇIKGÖZ” PLANLI VE REHBERLİĞİ ÖNEMSEYEREK YAPILAN ÇALIŞMALAR HER ZAMAN BAŞARI GETİRİR” 

SORU- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? Hangi okullarda okudunuz bugüne kadar? 

OĞULCAN AÇIKGÖZ -Merhaba. Ben, Oğulcan Açıkgöz. 1995 doğumluyum. Gaziantep’te yaşıyorum. İlimizde bulunan Abdulkadir Konukoğlu Anadolu Öğretmen Lisesi’nde eğitim-öğretim hayatıma devam ediyorum. İleride bilim insanı olmak istiyorum. TAMSAT (Türkiye Amatör Uydu Teknolojileri) bünyesinde çalışmalarını sürdüren genç bilim takımının (TAMSAT-Genç) lideriyim. 

 

Bundan önce Gaziantep’in ilçesi olan Nurdağı’nda yaşıyorduk. İlkokul 3.sınıfa kadar mahallemizde bulunan Kurudere İlköğretim Okulu’nda okudum. Orada sınıfların birleştirilme kararı alınınca, daha büyük bir okul olan 75.yıl İlköğretim Okulu’na geçtim. 6.sınıfta da daha iyi eğitim verdiğini düşündüğümüz Nurten Öztürk İlköğretim Okulu’na kaydımı aldık. 8. sınıftayken Nurdağı ilçesinde bulunan ÖZ-NEM Dershanesi’nde okul derslerime takviye aldım. Sene sonunda ise çalışmalarımın karşılığı olarak Gaziantep Abdulkadir Konukoğlu Anadolu Öğretmen Lisesi’ni kazandım. Ailemle birlikte Gaziantep merkeze taşındık. 

SORU- Teknoloji ile hayli ilgilisiniz. Bu ilgi nereden kaynaklanmakta? 

OĞULCAN AÇIKGÖZ— İlköğretim çağlarımdan beri teknoloji ve bilime karşı ilgiliyim. Küçükken ailem ve akrabalarımız bana çok fazla oyuncak aldılar. Ben ise sökmediğim oyuncak hatırlamıyorum. Neredeyse hediye olarak gelen oyuncağı sökmek için misafirin gitmesini adeta dört gözle beklerdim. Hatta bir keresinde oyuncağı sökememiştim ve komşumuzun oğlunu çağırıp söktürmüştüm. Hayalimde hep o parçaları birleştirip kendi oyuncağımı, daha doğrusu benim kendi bilgim ile üretebildiğim bir oyuncağı yapmak vardı. Neyse ki şimdi yapabiliyorum.

İnsanların yaşamlarında mihenk taşı dediğimiz anlar vardır. Benim de hayatıma yön veren olayların başında Ocak 2009 tarihinde Bilim ve Teknik Dergisi ile tanışmam gelir. Teleskopları ve galaksileri ilk kez orada görmüş, yazılarını okumuştum. Bu konularla ilgilenen mesleğin adını dahi bilmiyordum ama o meslekte olmaya karar vermiştim. Daha sonra araştırdığımda Gökbilim forumuna (link verilmeli) rastladım. Forumda araştırmalar yaptım ve sorular sordum. Mesleğin adını ve ne anlama geldiğini ilk orada öğrendim. Artık ben ya “astronom” olacaktım ya da “astrofizikçi”. Gökbilim forumu bilgi dağarcığıma çok şey kattı. Gökbilim bildiğiniz gibi çok geniş bir konu ve bu konuda araştırma yapılan bir çok alt bilim dalı da mevcut. Zaman içinde bu konuları da araştırmaya başlayınca optik astronomi kadar ilginç bir başka konuya, yani radyo astronomiye ilgi duymaya başladım. Bu konuda büyüklerimizin de tavsiyesi ile organize bir yapıya bürünmeye karar verdik ancak imkan ve bilgimiz sınırlıydı. Sonrasında ise çok ilginç ve beklenmedik bir gelişme oldu. Çalışmalarımızı yakından takip eden TAMSAT derneği bize kapılarını açtı. 


SORU- TAMSAT-Genç’in çalışmaları hakkında bilgi verir misin? 

OĞULCAN AÇIKGÖZ-Müsaadenizle takımdan önce bize her türlü imkânı sağlayan ve bünyesinde olduğumuz TAMSAT’ı tanıtayım. TAMSAT, kuruluşu ile ülkemizde kendi alanında bir ilki gerçekleştirmiş olan "Amatör Uydu Teknolojileri Derneği"nin kısa adı. Buradaki amatör kelimesi sizi yanıltmasın, amatör kelimesi bu işi tamamen gönüllü ve hiç bir ticari getirisi olmadan yaptıkları içindir. Yoksa tüm çalışmalar adından da anlaşılacağı üzere teknolojik ve mühendislik alanlarındadır. Aynı zamanda tüm dünyada bilinen ve sadece 32 ülkede bulunan, birçok amatör uydu çalışmasını insanlığın hizmetine kazandıran The Radio Amateur Satellite Corporation'la benzer amaçlar ile Türkiye'de çalışmalarını bağımsız olarak yürüten bir dernektir.

Dernek, yurdumuzda amatör, bilimsel ve benzer amaçlı uyduların projelendirme, üretim ve işletme çalışmaları ile ilgili araştırma, geliştirme, uygulama ve eğitim hizmetleri vermek; gerçekleştirdiği projeleri amatör ve bilimsel kullanım için telsiz ve radyo amatörlerinin ve ilgili kullanıcıların hizmetine sunmak ve bu bilgi ve beceriye sahip gençlerin sayılarının artması için eğitimler ve seminerler düzenlemek; gelişen ve yaygınlaşan bilişim teknolojileriyle, amatör uydu sistemlerinin ortak konularında ülkemiz gençleri için araştırma ve geliştirme alanları oluşturmak, gerektiğinde ulusal ve uluslar arası düzenleyici kuruluşlarla koordinasyonu sağlamak ve işbirliği yapmak amaçları ile kurulmuştur. 

18 yaşından küçük gençler olarak, TAMSAT bünyesine geçtiğimizde; logolarımızı, takım ismini, hiyerarşik çalışma alanlarımızı ve araştırma gruplarımızı belirlememiz konusunda yardımcı oldular. Daha sonra biz gençler için önemli bir gün olan 19 Mayıs 2010’u kuruluş tarihimiz kabul ettik. TAMSAT-Genç’in temellerini de böylece atmış olduk. TAMSAT sayesinde daha ilk kuruluş zamanlarımızda birçok kişi için uzak ve ulaşılması hayal sayılabilecek NASA, SARA veya Inspire Inc. gibi kuruluş ve takımlar ile iletişime geçtik. O zaman anladık ki bu kapıların hızlı açılabilmesi için ciddi kuruşlar ile birlikte çalışmak gerek. 


Takımımız 14-18 yaş arası genç ve dinamik bir yapıdan oluşmaktadır. Radyo astronomi ve fizik başta olmak üzere bilim ve mühendislik dalları üzerine araştırmalar yapmakta olan genç bir takım. İkincil amacımız ise ülkemizde ilk amatör çapta ilgi alanımızda çalışmalar başlatmak, konuya ilgili duyan kişileri bir araya getirmek ve gençlerin bilime olan ilgisini arttırmak. İhtiyacımız olan prototip elektronik modülleri TAMSAT bizim için üretir, güvenliğini test eder sonra bizimle paylaşır. Ciddi ve disiplinli bir yapımız var, özellikle bireysel güvenlik ve çalışan konusunda çok ciddi kurallar hakim. Gerek danışmanlarımız ve gerekse AR-GE grup liderlerimiz çalışmaların her anını denetler ve gerektiği yerlerde uyarılarda bulunurlar. Biz kendi aramızda artık birbirimizi bir takımdan ziyade bir aile gibi görüyoruz. Ailelerimizin izni ile bu takımda çalışırız. İlk başta derslerimiz etkilenir mi acaba diye düşündüyseler de; bunun aksi olduğunu zaman içinde onlar da gördü. Çalışmalarımız derslerimizi ve gündelik yaşamımızı asla etkilemez. Çünkü bu konuda zaman planlaması bize bırakılmıştır. Hatta şu kadarını söyleyeyim, birçok arkadaşım takıma girdikten sonra ileriki meslek seçimleri bir anda değişti. Şimdi birçoğu üniversitede uzay mühendisliği, fizik, astronomi gibi alanları tercih etmeyi düşünmeye başladı. Diğer bir örnek, matematik ile genelde yıldızımız barışmaz değil mi? Oysa burada bir lise öğrencisi, bir astronomi ve uzay bilimleri öğrencisi ile farklı illerde olmalarına rağmen çok daha karmaşık matematik problemlerini neşe içinde çözüp çözüm üretiyorlar. 

Takımımızda TAMSAT kurucuları ile (astronomi ve uzay bilimleri, fizik ve fizik eğitimi vb) çeşitli bilim dallarında öğretim görevlileri, mühendisler ve radyo amatörlerinden oluşan bir danışman grubumuz da var. Takım üyesi istediği her an üzerinde çalıştığı konularda bu danışmanlar ile irtibata geçebilir, sorular sorup tartışabilir. Takıma ilk gelen arkadaşımız bir ay İnovasyon grubumuz ile birlikte çalışır. Burada hem takımı tanır hem de inovasyon grubu tarafından izlenerek ona en uyun çalışma alanı birlikte seçilir. Daha sonra seçilen çalışma grubunda araştırmalarınıza başlarsınız. Araştırma grup lideri; araştırma konusu ile ilgili lisans veya lisansüstü eğitimini almış veya almakta olan kişilerden seçilmektedir. Bana göre takımın en büyük özelliği yenilikçi fikirlere her zaman açık oluşu ve her daim sizi ciddi anlamda birilerinin dinliyor ve yol gösteriyor olmasıdır. Bir genç için toplumda dinlenen birey olmak, önem verilmek takdir edersiniz ki herkesin gururunu okşayacak bir duygu. 

Takım olarak TAMSAT’ın uydu çalışmaları haricinde bizlere de açık olan 12 projesi üzerinde aktif olarak çalışıyoruz. Bunların birçoğu ülkemizde ya hiç denenmemiş ilk olan ya da amatör olarak ciddi anlamda ele alınmamış projeler. Ben takımın Kaşif projesinde araştırmacı olarak yer alıyorum. Bu projede VLF (çok düşük frekans) bandında çalışan ve bizim için üretilen alıcım ve kendi inşa ettiğim döngü antenim ile doğal radyo kaynakları üzerine araştırmalar yapıyorum. Aynı zamanda atmosfer araştırmaları kapsamında İyonosferde meydana gelen ani elektriksel değişimleri de bir sonraki adımda gözlemleyeceğim. Diğer arkadaşlarım ise Yer'e yakın uzay araştırmaları, yazılım tanımlı radyo teknolojisi, mini biyosfer ve canlı yaşam araştırmaları üzerine çalışıyorlar. Tabi bunlar uygulama geliştirme alanları. Diğer yandan takımımız Türkçe kaynak bulunmayan ilgi alanımızdaki konularda yabancı kaynaklardan araştırmalar yapıyor, bilim ile ilgilenen insanlarla röportaj yapıyor ve bunları okuyuculara kazandırıyor. Biz de yazılarımızı TAMSAT’ın bilim adına açtığı www.tamsat.org.tr/bilim adresinde yayınlıyoruz. 


SORU-. Kitap okuyor musunuz? Sizce kitap okumak insana ne kazandırır? 

OĞULCAN AÇIKGÖZ—Kitaplar benim hayatımın vazgeçilmezi diyebilirim. Devamlı okurum. İnsan için bir temel ihtiyaç gibidir kitaplar. Bizi alıp bambaşka dünyalara götürür. Bazen hayallerimizi buluruz kitaplarda ve o hayali gerçekleştirmek için daha çok çalışırız. Bazen bizi gerçeklerle yüzleştirir kitaplar. Kendimizi bulduğumuz karakterler olur. Kendimizi görürüz. Yaşama bir pencereden bakarız her şeyden önce. Bütün bunlar insanı olgunlaştırır. İnsanlar yaşadıkları karşısında farklı şekillerde düşünmeye başlarlar okudukça. Önyargı denen o şeyin üzerini kalın bir kalemle çizerler. Mutlak güç olan bilginin sihirli anahtarı kitaplar. Tek lazım olan şey o anahtarı doğru kapıya takmak!
SORU- Arkadaş sizce nedir? Doğru arkadaş kimdir? Arkadaşlarınızı nasıl seçersiniz? 

OĞULCAN AÇIKGÖZ-—Arkadaş; bireyin birlikte vakit geçirmekten hoşlandığı, çıkar ilişkisi gözetmeksizin birbirini koruyup kolladığı, saygı ve sevgiye dayanan hayat ortağıdır. İnsanlar arkadaş seçerken genellikle her durumda desteklenecekleri kişiler ararlar. Bu yanlış bir ölçüttür. Doğru arkadaş aklı başında olmalıdır. Hayır demesini bilen ve bireyin göremediği gerçekleri gören kişi olmalıdır. Ama her şeyden önemlisi dinlemeyi bilmelidir. Kendini arkadaşının yerine koyabilmeli ve onu anlayabilmelidir. Benim arkadaş seçim ölçütlerim tamamıyla birbirini anlama ve hayata pozitif bakma üzerine kuruludur. Bana göre hayatta en önemli olan şey negatifliklerden ders alarak pozitif olmaktır. Yanındaki kişi pozitif değilse senin enerjini de sömürür. Buda başarısızlık ve mutsuzluğu beraberinde getirir.
SORU. Üniversitede ve hayatındaki hedeflerin nelerdir? Bunlar için neler yapmaktasın? 

OĞULCAN AÇIKGÖZ—Üniversite hedefim tamamen bilim üzerine kurulu. İleride, ülkemizde fiziğin tüm dallarında eğitim veren ODTÜ Fizik Bölümü’nde eğitim hayatıma devam etmek istiyorum. Eminim ki bu bölüm bilgi dağarcığıma çok şey katacak. Üniversitedeyken ERASMUS denen burs ile 6–12 ay yurt dışında eğitim görmek hedeflerim arasında. Bölümümü yüksek derece ile bitirip, ileride ki hedeflerimde işimi kolaylaştıracak bir konu hakkında tezimi teslim etmek, akademisyen olmak ve astrofizik üzerine doktoramı tamamlamak şu aralar düşündüğüm şeyler. Doktoramı tamamladıktan sonra zamanda yolculuk, kara delikler, kurt delikleri, ışınlanma, unruh ışınımı gibi kavramlar üzerine yoğunlaşmayı planlıyorum. 

 

Elbette ki yazdığım şeyler kolay şeyler değil. Hedeflerime ulaşmak için öncelikle ilk basamak olan üniversite sınavlarına hazırlanıyorum. Öte yandan, arkadaşlarımın hala bitiremedin mi dediği bilimsel kitapları okuyorum. Bir sayfayı yarım saatte düşünerek okuduğum oluyor. Bilimin temellerini oluşturan şüphecilik ve düşünme yetimi olabildiğince geliştirmeye çalışıyorum. Kitapların yanı sıra internette de yazılar okuyor ve konuya ilgili kişilerle tartışmalar, bilgi alış verişleri yapıyorum. 

SORU-. Hedeflerin ailen ve arkadaşların tarafından nasıl karşılanıyor? 

OĞULCAN AÇIKGÖZ—Beklediğim desteği ne ailemden ne de arkadaşlarımdan görebiliyorum. Her aile gibi benim ailemde çok rahat iş bulabileceğim –mühendislik, avukatlık gibi- ve çok para kazanıp iyi standartlarda yaşayabileceğim bir meslek edinmemi istiyor. Fizik bölümü gibi iş imkânlarının diğer bölümlere oranla kısıtlı olduğu bölümleri okumak isteyen öğrenciler destek göremiyor ne yazık ki ülkemizde. Oysaki zoru başarmak değil midir en büyük başarı? Benim çok sevdiğim bir özdeyiş kimseyi dinleme diyor. “Karanlığa lanet okumaktansa bir mum yakmalıyız.” Bu alanda çalışmalar yapan akademisyenler ve öğrencilerle mailleşiyorum. Hepsi bana hayallerimden asla vazgeçmemi söylüyor ve buda benim azmimi kuvvetlendiriyor. En önemli şeyinde yabancı dil olduğunun altını çiziyorlar.
SORU-. YGS ve LYS sınav sistemini nasıl buluyorsun? Alternatif önerilerin var mı? 

OĞULCAN AÇIKGÖZ-Yıllardır tek sınav ile işleyen sistemin kaldırılıp iki aşama konması güzel bir gelişme oldu. Türkiye’yi eğitim açısından yavaşta olsa ilerliyor olarak buluyorum. Sınav sisteminde yanlış bulduğum noktalardan biri diploma notunun etkisi. Birçok kişi gördüm derslerini sonradan düzene koyup sınavda büyük başarı elde eden. Ama diploma notunun etkisi yüzünden bu öğrenciler hedefledikleri bölüme yerleşemeyebilirler. Diploma notu etkisinin sebebi bana kalırsa öğrencinin ders çalışmasını sağlamak. Eğer diploma notu etkili olmazsa öğrenci son sınıfa kadar ders çalışmaz ve dersleri dinlemez gibi bir ön yargının olduğu kanaatindeyim. Eğer gerçekten öyleyse, daha 7 yaşında öğrencilere eğitim-öğretim faaliyeti veren sistem hiçbir şekilde başarıya ulaşamamış ve sistemin kurucuları da sisteme inanmamış demektir. 

 

Benim alternatif önerim, sınavların son yıl olması ve çeşitlenmesi. Yani matematik, fizik, kimya, biyoloji, edebiyat, dil ve anlatım gibi sınavda karşılaşılan derslerde kendi içinde ayrılmalı. Örneğin fizik; parçacık fiziği, güneş fiziği gibi alanlara ayrılarak sınav yapılmalı. Buda üniversiteye girmek için hak kazanan öğrencilerde daha doğru bir karara varılmasını sağlayacaktır. Sonuç olarak üniversite mezunu bireyler daha nitelikli olacaktır. Bu durumda ülkenin başarısını artıracak ve refahlık seviyesini yükseltecektir. 

SORU-. Okullar ve dershanelerdeki rehberlik hizmeti sence nasıl olmalı? Meslek tanıtımı yeterince yapılmakta mı? 

OĞULCAN AÇIKGÖZ—Okullar ve dershanelerdeki rehberlik hizmetinin bireye bırakılmaması görüşündeyim. Birey gidip rehberlik servisinden randevu alıyor ve sorununa çözüm arıyor. Sorununu tespit edemeyenler, sorunu olmadığını sananlar, başaramayacağını ön yargı edinmiş bireylere ne olacak? Rehberlik hizmeti almak isteyen birey zaten başarıya ulaşmayı hedeflemiştir kendine. Küçük bir yol gösterme o bireyi hedefine ulaştırır. Rehberlik hizmeti bu kişiler üzerine değil diğer kişiler üzerine yoğunlaşmalıdır. Okuduğum kitaplarda başka ülkelerde rehberlik hizmetinin zorunlu olduğunu görüyorum. Ayrıca rehberlik hizmeti verenler, her öğrenci için ayrı bir dosya tutuyor ve o öğrenciyi takip ediyor. Rehberlik hizmeti bence bu şekilde olmalı. 

 

Meslek tanıtımı kesinlikle ve kesinlikle yeterince yapılmamaktadır. Tanıtılan meslekler yüksek puana sahip bölümler ve herkesin bildiği meslekler. Oysaki meslek tanıtımları bu şekilde olmamalı. Öğrencilerin tercih tablosu yüksek puandan düşük puana göre sıralanmamalı. Popüler olan değil doğru mesleği bulmalı öğrenci. Bir insan gelir tüm dünyayı değiştirir. Dolayısıyla bu bölüme hiç kimse gitmez, giden kişi sayısı çok çok az diyerek bireyi en verimli şekilde hizmet verebileceği bölüm ile tanıştırmayarak dünyaya kötülük yapmış olunmuyor mu? Bence olunuyor.
SORU- YGS ve LYS’ ye hazırlanan öğrencilere ne önereceksin? 

OĞULCAN AÇIKGÖZ-—Bu dönem 11.sınıfa başlayacak olan bir öğrenci olarak önereceğim şey plan. Yaptığım yanlışlar bana bunu öğretti. Her günü planlı yaşamalı öğrenciler. İpin ucu çok önemlidir. İpin ucu sene başında her öğrenciye takdim edilir. Kimileri sıkıca, kimileri gevşek, kimileri ise hiç kavramaz. Sıkıca kavramak ve ondan sonra da planlı olmak gerekiyor. Planlı olunduğu takdirde çok çalışmadan hedeflere kolayca ulaşılabilir. Plan, ne yapacağım diye düşündüğünüz vakitlerinizi zevk aldığınız şeylere ayırmanıza olanak tanır. Aylık veya haftalık planlar yapılmamalı bana kalırsa. Küçük bir kâğıt alınmalı ve her gün o kâğıda ne yapılacaksa yazılmalı. O kâğıt gün boyunca da yanımızdan ayrılmamalı. Her görevi yaptıktan sonra üzerine yapıldı diye bir işaret koymalıyız. Bu sayede kendimize olan güvenimiz artacak ve mutlu olacağız. Yaşıtlarım için konuşayım, iki yıldır çalışmadım diye hiç kimse kafasını taşlara vurmasın. Yapmış olduğunuz hataları gördünüz ve bu hatalardan ders alarak daha başarılı olabilirsiniz. Unutmayın, siz hatalardan ders alıp çalışırken sizin önünüzde olan ve hata yapmamış olan rakipleriniz hata yapabilir. Hatalardan ders almış olan öğrenciler, önlerinde bulunan ve hata yaptıktan sonra kendini toparlamaya çalışan rakiplerini geçebilirler. 

Çok teşekkür ederim Oğulcan faydalı bir röportaj oldu 

 

TURAN YALÇIN-TOKAT 

 
Toplam blog
: 1096
: 1558
Kayıt tarihi
: 28.12.07
 
 

1967 Tokat'ın  Pazar ilçesi doğumluyum. İşitme engelliyim. İstanbul Üniversitesi iktisat Fakültes..