Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Temmuz '13

 
Kategori
Futbol
 

Lütfi Arıboğan'a güvenmiyorum. Ya GS'yi yönetenler??

Sporcunun zeki çevik ama daha da çok ahlaklı olmasını ister ve beklerim. Sporcu heleki üst düzeye ulaşmışsa. Nitelikli ve düzeyli işlerin içinde olur. Belirli bir kesime değil bütün ülkeye hizmet eder. Yöneticiler, yaşça sporculardan daha büyük olduklarından ve daha çok gün gördüklerinden sporculardan daha çok olgun olmaları gerekir.

2011 şike depremi ile Türk Futbolu sallandı. Türk Futbolu mahkemelere taşınırken spor adamlarımız ve daha da çok yöneticilerimiz soğuk bir savaş içine girdiler. Bu savaş içinde biz bu geminin içindeyiz bu gemi batarsa hepimiz zarar görürüz diyemediler. Bir çok konuşmalar oldu. Soğuk savaş ya herşey mübah sayıldı. Biz bireysel çıkarlar için biribirimizi UEFA ya şikayet eder olduk. Sonra korktuk ya TÜRKİYE ceza alırsa diye düşünmeye başladık. Ama biz bir bütünüz biz kendi göbeğimizi kendimiz kesebiliriz diyemedik.

Şike Türkiye'de sıkça yaşanan olaylardan biri. Üstelik TFF başkanlarının bilgi ve onayı içinde yapılanları dahi var. Doğru mu ? kesinlikle hayır . Hırsızlık neyse ŞİKE ve TEŞVİK bundan daha kötü bir eylem. Ama biz daha yakın geçmişte ŞİKE ile TEŞVİK farklıdır diyorduk. TV lerde sözde akil insanlar futbolu çok bilenler TEŞVİK için olumlu konuşmalar yapıyordu. Bunları unuttuk. Çünki bizim anlayışımız renklerin kazancı yada kaybı ile alakalı.

UEFA bizim kulüplerimize şike yaptıkları gerekçesiyle Avrupa yasağı koydu. Bu yasak yanında şike yaptığı tescil edilen Steau Bükreş için bir ceza vermedi. Kim ne derse desin bu Türk Futbolu için bir darbedir. Üstelik BJK için verilen ceza penaltı atışları sonunda kazanılmış bir kupa maçında şike teşvikinde bulunulmuş gerekçesi ile veriliyor. Komik ötesi penaltı atışları ile biten maça teşvik cezası çocuklar bile güler buna. Koskoca kulübe ceza veriliyor.  

FB ile ilgili durum ise çok farklı. Onlar lig şampiyonluğu için Trabzon ile çekişirken birden fazla maç için konuşmalar yapılmış. Sonuçlar ve maçlar hatırlanınca neler olduğuna karar vermek zor olabilir. Ancak olaya TFF nin girişi var. TFF den yöneticiler Mehmet Helvacı ve Lütfi Arıboğan UEFA yetkilisi ile yalnız yedikleri yemekte kanaatlerini ifade etmişler. Sonrasında ise FB adına kötü gelişmeler yaşanıyor. TFF takımlar üstü kurum. burada görev yapan kişilerin forma giymeleri söz konusu olmaz. Bu olayda ise iki yönetici formalarını giymiş.

Lütfi Arıboğan eski bir basketbolcudur. Profesyonel basketbol oynadıktan sonra TFF de görev yapması anlaşılabilir değildir. Dünyadaki tek örnektir. Üstelik bu işi yaparken yüksek maaş almasıda ayrı bir soru oluşturur. Hangi bilgi birikimi ile bu işi yapmıştır bilinmez. TFF de neden niçin görev aldı yada bu görevi kimin elinden yada hangi nitelikleri nedeni aldı anlayamadım. Basketbol hayatını Ankara'da geçiren Lütfi Arıboğan çok sevdiği ve ait olduğunu düşündüğü GS camiasına hizmet vermek için neden bu kadar uzun süre bekledi anlayamıyorum.

GS nin CEO luğunu yapmakta olan Lütfi  Arıboğan'ın geçtiği yollara bakınca anlayamıyorum. Konuştuklarını dinliyorum şaşırıyorum. Kulübün maaşlı çalışanı yani hiyeyarşik yeri belli olan ve geçmişi bilinen söyledikleri yenilir yutulur değil. Üstelik kendinden yukarıda olan bir başkana hitap şekli yakışık almıyor. GS kulübüde hiçbir şey yapmıyor. Onlar TFF ile yabancı futbolcu pazarlığı yapıyor. 

Senler önce bir Neuchatel meselesi vardı. UEFA, GS ye ceza vermişti. O zamanlar başta FB başkanı olmak üzere ülke kenetlenmiş ve ceza kaldırılmıştı. Tarihte bu varken yakın geçmişte yaşadıklarımızı ben GS ye yakıştıramıyorum. Mesele rekabet ve rekabette herşey mubahtır düşüncesine asla sıcak bakmıyorum. Birde ekliyorum herkes kendine ve durumuna yakışanı yapmalıdır. Ama ya yapmayanlar onları tarih yargılayacak

 
Toplam blog
: 246
: 184
Kayıt tarihi
: 08.09.09
 
 

01.04.1956 doğumluyum. İnsanca yaşamın en önemli değer olduguna inanırım. Paylaşmanın önemine ina..