Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Ekim '07

 
Kategori
Blog
 

M.Blog'da yeni icatlar

M.Blog'da yeni icatlar
 

Eskiden yazımızı yayına verince, şöyle bir yirmi dakika ana sayfada boy gösterirdik. O yirmi dakikada yetmiş, seksen kez okunurdu yazımız ve biz de “Allah bereket versin” der köşemize çekilirdik. Sanırım bin küsur kişiydik. “Ana sayfada iki saat kaldı benim yazım” diyen eskiler de vardı tabii.

Şimdilerde öyle mi ya?

Yanlış anlamayın lütfen, şikâyetçi değilim. Günden güne çoğalıyoruz, aramıza yeni arkadaşlar katılıyor. Ailemiz genişleyip duruyor. Ne güzel.

Güzel ama okunma oranlarında ve gelen yorumlarda gözle görülür bir düşüş var yani. Konuştuğum bazı arkadaşlar da aynı görüşte. Yazıları 200 kez okunursa “Buna da şükür” diyerek tevekkülle boyunlarını büküyorlar.

Ben de onlara “ Üzülmeyin yahu, biz burada yazılarımızı paylaşıyoruz, az veya çok okunmuşuz ne fark eder ki” diyorum. Şu sıralar benim de dilime pelesenk oldu bu söylem. Eee, üzüm üzüme baka baka kararırmış derler.

Ama ben mücadeleyi bırakmış değilim tabii… Yeni yeni yöntemler belirleyip, hiç tatbik edilmemiş taktikler geliştiriyorum ve uygulamaya koyuyorum. Yok öyle eskisi gibi yaz yazını ver yayına yanlışlıkları. Eskidendi o!

Yazımı Word şeyinde yazdıktan sonra taslağa alıyorum. Alır almaz da hemen ana sayfayı incelemeye alıyorum (Burası çok önemli)… Acele yok! Süleyman ve Aydın Beylerin yazılarına dikkat ediyorum. Ama en çok beklediğim Sivyus arkadaşımız. Ve o da geliyor ardı ardına beş yazıyla tabii. Ana sayfada Sivyus fırtınası esiyor.

Tamam diyorum kendi kendime… Sivyus bugünlük başka yazı göndermez. Akşama maç yazısı gönderir ama daha akşama çok var. Yavaşçacık taslaktan alıyorum yazımı ve yayına veriyorum. Ağzım da kulaklarımda tabii.

Ne var ki ardı ardına üç Sabiha Rana Hanım klasiği geliyor ana sayfaya… Onun ardından da iki Mehtap Erel Hanım yazısı teşrif edince bizim yazı bir dakika otuz beş saniye sonra küme düşüyor. Ara ki bulasın!

Verimli bir yazar değiliz ki! Haftada üç yazıyı bile zor yazıyoruz. Milletin ilham perileri üç vardiya çalışıyor, bizimki tembel.

İşte böyle bozgun günlerinde gözüm hemen Blog yazıları köşesine takılıyor. Dikkatle takip ediyorum o köşeyi. Ne de olsa blog kategorisinde yazınca biraz daha uzun süre kalabiliyor ana sayfada yazılar.

Uygun bir yazı yazıp gönderiyorum ama Sedat Aydın Bey tetikte tabii… Ardı ardına iki yazı gönderip beni alt sıraya ittiriveriyor. Hemen ona bir mesaj çekerek “Sedat Bey, hatırım için bir yazı daha gönderin lütfen” diyorum. O da bana “ Sizi mi kıracağım Ümit Bey” diye bir mesaj gönderiyor ve üçüncü yazısını da yazıyor. Oradan da şutlanıyoruz tabii. İnanmazsanız Sedat Bey’e sorun, ayniyle vakidir!

Valla durumlar böyleyken böyle işte. Napçez bilmiyorum. Geçen gün Fulya “Abi promosyonlu yazılar yaz sen de” dedi. Yok artık! Benim tencere tava fabrikam mı var?

Dedim ya, tıktıklar düştü, yorumlar azaldı… Önümüz de kış, ne odun aldık ne de kömür. Şeytan diyor “Astroloji” şeyinden yaz ve köşeyi dön! Ya da bir kampanya başlat. Kışı atlatsak yeter.

Eskiden ne güzeldi, kesat zamanlarda kendi yazılarımızı tıktıklayıp yevmiyeyi doğrultuyorduk. Aydın Tiryaki Bey sayesinde o kapı da kapandı. Bazı arkadaşlar diğer sitelere de yazı gönderiyorlar. Ek iş yani… E onlar da haklı tabii tek işle tencere kaynamıyor.

Valla bana da teklifler geliyor ama…

Düşünüyorum işte.

 
Toplam blog
: 312
: 1658
Kayıt tarihi
: 10.02.07
 
 

Önceleri konuşurdu insanlar, "yazmak", sonraların işi... Duygu ve düşüncelerimizin yanı sıra gözl..