Magazin....

Hayatın rengi olarakta düşünülebilecek bir olgu magazin. Hepimizin hayatında önemli yer tutan, en kahkaha suratlımızdan en asık yüzlümüze kadar hepimizin az veya çok oyuncusu olduğumuz bir tiyatro biçimi belkide.

Magazin hakkında hemen herkesin bir düşüncesi bir bakış açısı var. Hülya Avşar'ın bakışı, Saba Tümer’in gülüşü, şarkıcı Beyonce’ın on parmağındaki on marifet, Shakira’nın ne tür bir hayattan bu duruma gelmiş olması, burçların özelliklerini herbiri farklı yorumla anlatan hanımlar. Nasıl oluyorda insanların bu kadar ilgisini çekiyor?

Magazin sizce nedir diye sorduğumuzda yaygın olarak,

Sabun köpüğü hayatların anlatıldığı medya formatı.

Boş insanların boş uğraşlarının anlatıldığı haber türüne verilen isim.

Medyada olması gereken ve zaten olan servis ama Türkiye'de kantarın dozunun kaçtığı bir gerçek...

Medyayı esir alan ve hakiki haberciliğin tahtına oturan 'özel hayat' didiklemeciliği.

En ciddi köşe yazarlarının bile beslendiği alan.

Ciddi, ağlatan ve üzen gündemlerin arasında insanları neşelendiren haber tarzı.

Evinde boş oturan insanlar (özellikle kadınlar ve kızlar) için oyalama ve beyin yıkama aracı.
Bir hayatın ne kadar gereksiz ve b.ktan olabileceğini anlamanın kısa yolu...

Çoğunluğu ilgilendirecek, çeşitli konulardan söz eden, bol resimli yayın,

Genellikle sanat, eğlence ve spor dünyasında tanınmış kişilerle ilgili haber ve yorum. Biçiminde yanıtlar alıyoruz. Bu da gösteriyor ki hepimiz magazin dünyasının belki seyircisi, belki oyuncusu ama bir parçasıyız. Yoksa Paris Hilton’un kaçamakları, Seda Sayan’ın Kadırgalı duruşu, müzik, seks veya porno ile kazanılan hayatlar neden ilgimizi çeksin ki? Yoksa magazin, okuma ve araştırma özürlü olan büyük çoğunluğumuzun hayata tutunma aracı mı?

Siz ne dersiniz?

2009-12-19