Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Aralık '08

 
Kategori
Deneme
 

Makedonyalı

Makedonyalı
 

ARAMIZDA !


MAKEDONYALI..

Bir adaydı o. Savaşların sahipsiz koyduğu topraklardan yüzerek, koşarak , çırpınarak koştu ona insanlar.
Kıyılarına vardılar. Azim ve iradeden oluşan kayalarına tutundular

Az değildiler; çoktular.Yarım yırtık, bitmiş ve kahır doluydular. Kadınların gacır gucur kağnıları, askerlerin yama tutmaz kaputları vardı. Bir de depolardan çalıntı, sayısı az silahlar…

İşte bu kadardılar.

Churchill’ in tarifiyle fakir ordusuyla direniyordu Makedonyalı. Pera’ da sarhoş İngiliz bahriyeli, Pera Palasta damat Ferit’ in İngiliz’le tokuşturduğu şarap kadehi…
Ve o adaya akan insan insan umut seli…

O insanlar gökyüzünü gördüler önce. Mavi bir çift göz kadar mavi. Onun saçlarında sarı sarı esti rüzgar. Patlamaya hazır
bir başak tohumu gibi; ümit diyordu, yarın diyordu, cesaret istiyordu.

“ Sarışın bir kurda benziyordu.”

Makedonyalı bir adaydı. Karanlık gecelerce sürüklenen bir kadere meydan okudu, alın yazısını kendi yazdı. Bu yazının altına onun çocukları da imzasını attı. Cumhuriyet; 41 pare top değildi sadece. Bir mucizeydi. Çünkü üstünden yırtıp attığı ; kader diye biçilen korkunç bir geceydi.

Ama Makedonyalı da bir insandı. Bir fani. Bir Kasım sabahı
kalktı gitti; tarihe büründü onun naçiz bedeni. Ruhu çaresiz bizimleydi.

Ağır ağır geri döndü karanlıklar. Ağır ağır onun mirasına sızdılar.O mirası yok etmek için her yolu denediler. Daha yaşarken Menemen; sonra Madımak, şeriat hamleleri, yığınla tarikat, okullar, kurslar…ve elbette ki sonunda İktidar !

Ama onun ışığı parlamaya devam ediyor.

Ankara sırtlarında bir anıtta mesela. Anıtların sürekliliği vardır ölümsüz ruhların sonsuz yazgısında. Ve onun ruhu bir anıt gibi yükseliyor çocuklarının gözleri hizasında.

Bir bakıyorsunuz bir yemin töreninde, genç seslerin çınlayan yanıtında:

Aramızda !

Bir bakıyorsunuz bir kalabalıkta, bir yoğun akışta o Makedonyalı;yine çocuklarıyla omuz omuza. Hatta o kadar ki kalpler boyu çoğalmakta; hızla !

Bir bakıyorsunuz; inanılmaz bir cesaretle ateş kusan silahların arasına dalan bir ambulansta. Ölü bir bedene tıpkı onun yıllar önce yurduna yaptığı gibi hayat öpücüğü vermekte.
Çaresizliği, ölümü atmış bir yana; o akıp giden kutsal insanlığı bize yansıtan bir ayna !

Bir bakıyorsunuz anasını, bacısını , yavuklusunu, sevdiceğini bırakmış, siper olmuş bir dağ karakoluna.

Kanı birikiyor bir çukurda. Onun hemen ardından tıpkı onun gibi biri, ya da bizzat o, bir başka bedende kendisi, yürüyüp gidiyor aynı menzile.

Korku mu; bilmez ki; kimden , neden ?

Çünkü o anda Makedonyalıdır ona eşlik eden. Anafartalar burnunda, Conk bayırında, Cenk bayırında; ölümüne hücum mangasında; “size ölmeyi emrediyorum” diyen.

Makedonyalıyı yok etmek ne mümkün. Bekler onun çocukları,
bir gün elbet bıçak dayanacaktır kemiğe.

Bir gün elbet bir millet dur diyecektir bir yer altı yörüngesinde seyreden, karanlık kimliğe.

O gün kağnı vardı, gece soğuğunda örtünmek için şehit arkadaştan kalan bir yırtık kaput ve kabzası kırık birkaç tüfek ! Buydu ordularca gelen dünyaya karşı kurulan biçare ve fakir set !Ama o set amansız oldu düşmana. Bir inanılmaz duruş , bir ölümüne savaş; hayret ki ne hayret !

Bugün biliyoruz ki Makedonyalının o eşsiz mirası, ruhu,
yine bir ada olarak yükselecektir göz hizasında. İçimizde kabaran bir dalganın sesi bir kelime bırakacak kıyılarımıza.

Cesaret !

Biz o ruhu kan damarlarımızda duyacağız elbette. Yaşayacak diyeceğiz onun mirası. Ta nerelerde bitmedi ki şimdi bitsin bu umut. İşte şimdi yeni yeni adalar yükseliyor; mesela o şehitlerin yerini alan yenileri; ve adalet; ve hukuk.

Zamanıdır !

Sinik seslere doyduk ; çıkıp yoklama yapsın cesur birileri. Makedonyalıyı sorsun onun çocuklarına. Numarasını okusun: 1283 diye. Tek olsun sesler bütün ağızlarda.

Şimdi milletçe haykırmak zamanıdır artık : Aramızda !

 
Toplam blog
: 94
: 608
Kayıt tarihi
: 04.10.06
 
 

1950'lerden sonra doğan her dünya insanı gibi, ardında pek çok takıntıyla gelen geçmiş zamanı, bilim..