Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Haziran '17

 
Kategori
Mizah
 

Maksat Yüzler Gülsün

Maksat Yüzler Gülsün
 

Bizden daha Türk’tür Yorgo Dayı.

Ömrünü bana nasihat etmekle geçirdiğinden adetlerimizi, kültürümüzü çok iyi bilir. Dinimize saygılıdır. Sadece ramazan süresince değil, bayramda dahi içmez!

Seksenlerini sürüyor şimdilerde. Türkçeyi de oldukça ilerletti, -haşlanmış pancarını alırken- Macro’da kasiyerle pazarlık ediyor:) Angel Anne’nin hoşnutsuzluğuna rağmen Mübeccel Teyze’yle sohbetlerini sürdürüyor.

Bayram münasebetiyle kalabalığız. Sancho da buçuktan taife:)

Akşam yemekten sonra çıkmayız dışarı. Anılar anmakla bitmez. Benimle ilgili olanları anlatmayı sever Yorgo. Bazen de gözlerimiz dolar. Yorgo Dayı’m gençliğimden beri yanımdadır, Selen de güya benim arkadaşımdır; ama Elçin’i benden çok severler.

Masmavi Antalya’da bu da benim tatlı gri yalnızlığım işte.

Nüktedandır Yorgo. Bu aralar doksanlı yaşlarının programını yapıyor ve 100 yaşıma yeni bir hanımla gireceğim derken yan gözle Angel Anne’ye bakıyor:)

Kırık Türkçesiyle bir fıkra anlattı dün akşam, koptuk hepimiz:) Daha önce duymamıştım ben. Sizlerle de -hikayeleştirerek- paylaşayım, yüzünüze tebessüm yerleşsin:)

*****

Yaşlılık zordu. Bunu kocası öldükten sonra daha iyi anlamıştı. Evin bütün alışverişi şimdi onun omuzlarındaydı. Neyse ki köpekleri Pinnie ve kedileri Minnie onunlaydı. Yalnızlık hissetmiyordu. Ortak bir dil geliştirmişlerdi aralarında ve emindi, onlar da sohbetten keyif alıyordu.

Markette yavaş adımlarla ilerliyor, Minnie’ye mama bakıyordu. Buldu. En pahalısı somonlu olanıydı. Onu aldı. Minnie en iyisini yesindi.

Kasaya geldi, mamayı bankoya koyarken “Güzel kızım için en iyisini aldım.” dedi.

Kasiyerin yüzünde mutsuz bir ifade vardı: “Özür dilerim hanımefendi; ama bu mamayı kediniz için aldığınızı kanıtlamalısınız, çünkü yaşlı insanlar -daha ucuz olduğu için- kedi mamasını kendileri yiyebiliyor ve biz de bunu önlemeye çalışıyoruz!”

Şaşırdı; ama itiraz etmedi. Eve gitti, Minnie’yle geri döndü.

Kasiyer kız, Shorthair'i çok sevdi, mamayı verdi.

Sanki o akşam Pinnie biraz içerlemişti. Oysa ona çok daha fazla şey alınıyordu; ama yine de ertesi gün de ona yiyecek bir şeyler almaya karar verdi.

Aynı saatlerde gitti markete. Kasiyer kızla selamlaştı. Köpek Mamaları Reyonu’ndan Pinnie için en pahalı kurabiyelerden aldı.

Kasaya geldi, kurabiyeleri bankoya koyarken “Yakışıklı oğlum için en iyisini aldım.” dedi.

Kasiyerin yüzünde yine mutsuz bir ifade vardı: “Özür dilerim hanımefendi; ama bu kurabiyeleri köpeğiniz için aldığınızı kanıtlamalısınız, çünkü yaşlı insanlar köpek kurabiyeleri yemeyi de tercih edebiliyor ve biz bunu önlemeye çalışıyoruz!”

Şaşırdı; ama itiraz etmedi. Eve gitti, Pinnie’yle geri döndü.

Kasiyer kız, Jack Russell’ı çok sevdi, kurabiyeleri verdi.

İki gün boyunca git gelden yorulmuştu; ama Pinnie & Minnie mutlu olmuştu.

Sonraki gün markete tekrar gitti. Elinde küçük bir kutu vardı ve onun geldiğini gören kasiyer kız gülümsedi, yanına geldi. Pinnie ile Minnie’yi sordu ve bundan sonra mamaları sorgusuzca alabileceğini söyledi.

“Çok sevindim kızım. Bu arada, parmağını şu kutunun yanındaki deliğe sokar mısın?” dedi.

“Hayrola teyze, bu sefer de yılanına mı mama almaya geldin; aman, parmağımı filan ısırmasın!”

Kıkırdadı. “Meraklanma kızım, kutuda parmağını ısıracak bir şey yok.”

Kız parmağını deliğe ürkerek soktu ve çekti: “Teyze ne var bunun içinde, mok gibi kokuyor parmağım!”

“Bugün de tuvalet kağıdı alacağım da!..”

 

 
Toplam blog
: 462
: 1159
Kayıt tarihi
: 07.03.09
 
 

Ne güzel bloglar yazdık, ne muhteşem dostluklar kurduk; onlar kaldı baki... ..