Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Ağustos '12

 
Kategori
İnançlar
 

Malatya olayları... Davulcu... “Din ve davul”

Malatya olayları... Davulcu... “Din ve davul”
 

Sürgü'de mahsur kalan aile


Merhaba sevgili okur,

Geçtiğimiz günlerde, Malatya’nın Doğanşehir İlçesi, Sürgü Beldesi’nde bir olay oldu. Alevi bir aileyi, sahura kaldırmak için kapılarında ısrarla davul çaldı davulcunun biri. Aile tepki gösterdi. Davulcunun yandaşı ya da dine hizmet ettiğini sananlar, evi sardı, aile mahsur kaldı, ortalık karıştı. 

Mustafa Evşi adlı davulcu, sonradan yaptığı açıklamada, "Bu benim davam değil, İslam davası" diyor. Evşi bir yandan suçlamaları reddederken bir yandan 'ailenin buradan gitmesini’ istiyor. Böylece davulcu, cansiperane, dini bir hizmette bulunmuş oluyor.

Her ramazan ayında, oruç tutmayanlara yönelik, her türlü saldırı haberlerini olağan karşılayan bir ülke burası.

Ben bugün sayfamı, öğretici bir yazıya açıyorum. İzedebiyat.com yazarı, Hulki Can Duru’ya, değerli bilgilerini bizlerle paylaştığı için teşekkür ederek, onun yazısını sayfama konuk ediyorum.

“Bilmemek ayıp değil, öğrenmemek ayıp” demişler. Ben, ayıplarımdan birini daha kapattım. Bu taze bilgileri, Milblog okurlarından da esirgemek istemedim.

Saldırılardan uzak ramazanlar dileği ve umuduyla...

*****

31 Temmuz 2012
Davul ve Din
Hulki Can Duru

Tarihin başlangıcından beri tüm pagan-putperest dinlerde davul, dümbelek, tef, çan gibi vurmalı çalgılar dinsel ayinlerde veya haberleşmede kullanılan müzik enstrümanlarıydı.

Davulun icadından önce el veya ayak ile yere vurmak müzik veya tapınma müziği olarak algılanıyordu. Bu daha sonra ağaçlara, kütüklere ve tahtalara vurmak şekline dönüştü. Evrim sürecinde insan ilkellikten kurtuldukça ağaç kütüklerinin yerini yavaş yavaş darbuka, tef, tambur, dümbelek, davul gibi vurmalı çalgılar aldı. Daha sonra bunları gelişmiş çeşitli çalgılar izlemeye başladı.
Davul, öğrenmesi ve çalması kolay olduğu için, hem kötü ruhları kovmak, hem de vahşi hayvanları korkutup kaçırmak için de kullanılıyordu.

Güneş ve ay kültüne sahip putperestlerdeki en önemli tapınma yöntemlerinden biri olan oruç tutma sırasında oruç süresi güneşin doğuş ve batışına göre ayarlanır, oruç ayının başlangıcı ise en ilkel takvim olan ay takvimine göre saptanırdı. Sürelerin başlangıcı bitişi davul veya çeşitli vurmalı çalgılarla ilan edilirdi. Bu gelenek sonraları tüm dinsel inanışlara yerleşti. Saatin icadı, güneş saati, mekanik saat, atom saati, dijital saatler icat edildiği halde davul çalma geleneği sürdü.

Pagan dinlerin de peygamberleri, kahinleri, rahipleri, azizleri, ermişleri, dervişleri ve din adamları vardı. “Semavi dinler” veya “hak din” tanımı İslama özgüdür. Yahudi-Hristiyan ilahiyatında ve diğer dinlerde böyle bir tanım yoktur. İslam dışında hiçbir din kendinden önce gelen kitapları ve dinleri onaylamaz.

Eski Çağ dinlerinde oruç insanın tanrılara yakınlaşmasını ve günahların affını sağlamaya yarayan bir yoldu. İnanca göre tanrılar kutsal öğretileri ancak oruç tutan kişilere vahiy yoluyla gönderirlerdi. Sibirya Tungu Şamanları ruhlarla ilişki kurabilmek için oruç tutarlardı. Buda ve Tibet rahipleri, Hindistan’da Sadhular, eski Çinliler de günahlarından arınmak için oruç tutarlardı.

İslamiyet öncesinde Araplar Ramazan ayında oruç tutar, Mekke'ye Hacca gidip Kabe'nin etrafında yedi kez döner, gökten düştüğüne inanılan kara taş Hacerül Esvet’i kutsal sayar, onu öper, namaz (salat) kılar, şeytan taşlarlardı. Genelde tüm bu pagan uygulamalar İslamiyet geldikten sonra da aynen devam etmiş ve etmektedir.

Kuşkusuz davul çalmak, oruç tutmak (perhiz), ibadet amacıyla yere yatıp kalkmak, eli yüzü yıkamak gibi eylemler dinsel içerikten ayrı olarak salt eylem olarak icra edildiğinde bunların pagan tapınma olarak yorumlanması mümkün değildir. Keza duvara tablo asmak veya evde biblo, heykel, büst gibi eşyalar bulundurmak da putperestlik değildir. Çünkü dinsel veya tapınma amaçlı bir güdü söz konusu değildir.

Ancak, davul çalmak, oruç tutmak dinsel veya tapınma niyetiyle yapılıyorsa veya tapınmanın bir parçası ise; resim, heykel veya tablolar veya eşyalar tapınma amaçlı kullanılıyorsa; işte o zaman bu eylemlerin putperestlik kapsamında değerlendirilmesi söz konusu olabilir.

Tabi ki herkes istediğine inanmakta ve istediği gibi tapınmakta özgürdür. Ancak, tapınmanın ruhla, gönülle, akılla, şekilcilikten uzak, pagan adet ve içerikten arındırılmış olarak yapılması konusu üzerinde düşünmemiz gerektiği kanısındayım.

 
Toplam blog
: 102
: 882
Kayıt tarihi
: 07.06.11
 
 

1949 İstanbul doğumluyum. Emekli edebiyat öğretmeniyim. Çeşitli edebiyat sitelerinde, çeşitli kon..