Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Mart '11

 
Kategori
Kültürler
 

Mardin'de Bahar ve Nergiziye salatası

Mardin'de Bahar ve Nergiziye salatası
 

resim:Google görsel


Bahar... Doğanın yeniden dirilişi... Cemrenin (kor) birer hafta arayla hava, su ve toprağa düşmesiyle ısınan doğa, uzun kış uykusundan mahmur mahmur uyanır. Pamuklaşan bulutlar hızlanırken, rüzgâr çaldığı kokularla havayı değiştirir. Pıtrak pıtrak açan beyazlı pembeli badem çiçekleri, dalları baharla donatırken, artan kuş cıvıltıları insana yaşama coşkusu verir.  

http://www.turkulertube.com/video_SW1ZAX43291.html Bahar geldi gül açtı  

Tıklayıp eşliğinde okursanız Mardin’de baharı yaşarsınız!  

Evimizin arkasındaki mimoza ağaçlarında tomurcuklar daha sıcak güneşi beklerken, boşlukları dolduran kedi tırnaklarının erguvani çiçekleri açmaya hazır. Eskiden katırtırnağının nefis kokusuyla tanınan semtimizde, şimdi o ağaçlardan eser yok. Göreve ilk başladığımda öğrencilerim Mart ayının son haftasında katırtırnağı demetleri getirirlerdi. Sınıf günlerce mis gibi kokardı. Binalarla dolu semtte artık katırtırnağı göremiyorum. O güzelim sarı çiçeğe, katırtırnağı adını veren zevksizi düşününce baş sallıyorum… Öğrencilerimi tüm ısrarlarına rağmen bir kez Kültür Park’a pikniğe götürdüm. Çoğunun ana yemeği haşlanmış yumurta, ekmek, yeşil soğandı. İzmir’in önemli piknik yerleri arasında olan Bozdağ, Teleferik, İnciraltı, Yamanlar, Esentepe’de hep aynı manzaraları gördüm. Kuru yemeklerin arasında başrol hep yumurta ve yeşil soğanındı.  

Bu satırları yazarken oturduğum yerden körfeze bakıyorum. Mavinin tonları zihnimi başka bir denize sürükledi. Bugün yeşilin tüm tonlarına bürünmüş, Beriye dediğimiz ekin denizi Mardin ovasına… Mezopotamya’nın kuzeyinde bulunan Mardin ovası, baharın tüm görkemini sergiler. Sabah ve akşamüstü buğu nedeniyle kımıl kımıl başaklar, uzaktan dalga gibi görünür. Yeşilin hakim olduğu dalgalar, yaza doğru erguvani renge bürünür. Mardin denizi bir renk cümbüşüdür aslında…  

Çocukluğumda, Vali Parkı ve Firdevs bahçelerinde çiçek açan badem, erik ağaçları baharı müjdelerken, Deyrülzaferan Manastırı çevresindeki sarı zaferan çiçekleri, herkeste kendini dışarı atma, gezme arzusunu uyandırırdı. Sabahları piknik sepetleriyle kamyon kasalarına doluşup Kabalâ, Yeşilli, Ğurs, Ravza ve Deyrülzaferan’a gidenlerin dışında kalanlar Kale arkası, Vali Parkı ve Firdevs bahçelerine yürüyerek giderlerdi. Daha sonra dolmuş ve otobüsler çoğalınca kimse yürümez oldu. Oysa o yürüyüşler doğayla bütünleştirdiği gibi, sabrı da aşılardı.  

Nergiziye 

Çimenlerin üzerine açtığımız örtüler üzerine tabaklar konur, hızla sofrayı donatan anneme yardım ederdim. Haşlanmış yumurtaları soyup düzgün şekilde parçalarken, annem yeşil soğan ve maydanozu doğrardı. (Buklesinin kenarına iliştirdiği birkaç nergis çiçeği hiç aklımdan çıkmaz.) Nergis çiçeğine özenip, Nergiziye dediği salatayı, yalanci dolmanın(kuru patlıcan-biberden yapılan zeytinyağlı dolma) yanına koyardı. Nedense herkes önce nergiziye’ye dalardı. Amaç yumurtayla sıkıntılardan kurtulmak, yeşillikle murada ermekti… 

*Malzeme  

- yarım kg. yeşil soğan  

-1 demet maydanoz  

- 5 yumurta (haşlanmış)  

- 1 limon veya 2 kaşık nar ekşisi  

- tuz  

*Hazırlık 

- Soğan ve maydanoz ayıklanıp, yıkanarak doğranır, karıştırılıp geniş bir tabağa düzgünce konur.  

- Haşlanmış yumurtalar bıçakla 4 parça veya yumurta keseceğiyle birkaç parçaya bölünüp, düzgünce yeşilliğin üzerine konur.  

- Üzerine tuz serpilip, limon suyu veya nar ekşisi gezdirilir.  

Not: Kalabalık aileler yumurtanın yanına haşlanmış patates de ekler, elleriyle parçalayarak, tüm malzemeleri karıştırıp hazırlarlar.  

Komşunun 7 tahıldan yaptığı nevruz ekmeği de kısa sürede tükenirdi. Çocuklar ip atlarken, gençler genelde top oynar, büyükler gözleri çocuklarda sohbet eder veya teypten müzik dinlerdi. Özellikle Bedri Orcan’ın sesinden “Bahar Geldi Gül Açtı” türküsü çok çalınırdı. Tahta oyuncak satıcıları, şekerciler, çörekçiler, çerezciler etrafta dolanıp dururdu. İkindi vakti olunca toparlanıp, akşam karanlığı basmadan eve giderdik. Baharı karşıladığımız tüm nevruz eğlencesi buydu… Mardin merkezinde oturanlar, Baharın geldiği 21 Mart gününe hâssıtmerene/Doğa uyandı derlerdi.  

Bahar, Anadolu'nun her bölgesinde sevinç ve mutlulukla karşılanır, çeşitli törenlere vesile olur. İlkçağ’da Kibele şenlikleri saz, söz ve eğlence ile kutlanırdı. Baharın ilk müjdecisi olan Nevruz, “yeni gün” anlamındadır. Tabiat ile iç içe, kucak kucağa yaşayan, toprağı "ana" olarak vasıflandıran toplumlar için baharın gelişi elbette önemlidir. Nevruz, Adriyatik kıyılarından Çin Seddine kadar uzanan engin coğrafyada yaşayan toplulukların pek çoğu tarafından yaygın olarak kutlanır. Bahar Bayramı’nda kırlara gidilir, yeşile basılır, çıkmışsa yenebilen otlar toplanır; “Sin” harfiyle başlayan süt, simit, susam, soğan, sarımsak, sirke, su gibi yedi yiyecek; dertlerden soyulmak için yumurta, patates haşlanıp, soyularak yenir.  

Nevruz; Ergenekon'dan demir dağları eriten Göktürklerin ruhlarıyla yanan bir ateştir. Bu ateş, hiç sönmeden binlerce yıl ortak kültür ocağını tutuşturdu. Nevruz geleneği ne Şiilik ne de Sünnilik, Alevilik, Bektaşilikle doğrudan doğuş bağlantısı olmayan, İslâmiyetten çok öncelere giden bir gelenektir. Yani bir dinin veya mezhebin bayramı değildir. Bu yüzden de herhangi bir şekilde bir mezhep adına, bir din adına, bir etnik menşe adına bağlı gösterilmesi, istismar edilmesi bir ayrılık unsuru olarak takdim edilmeye çalışılması yanlıştır. Bu tavır Tarihin ve kültürün bütün gerçeklerine aykırıdır.  

Nevruz Anadolu’da kurulan tüm Türk Devletleri tarafından bayram olarak kutlanmıştır. Kanunî’nin annesi, Kırım Hanı Mengli Giray’ın kızı Hafsa Sultan, oğlunun şehzadeliğinde Manisa’da yaptırdığı çifte minareli Sultan Camii'nden, Nevruz günü Merkez Efendi’nin kendisine iyi gelen şifalı macununu minarelerden halka saçmıştır. O gelenek, beş yüz yıldan beri Manisa’da sürmektedir. Sakarya Meydan Savaşı öncesinde, Atatürk’ü Ankara’daki Nevruz töreninde gösteren resim en büyük kanıttır. Daha sonra bayramlarımız çoğalınca, nevruz resmî bayram olmaktan çıkarılmıştır.  

1991 yılında bağımsızlıklarını ilan eden Türk Cumhuriyetleri'nde Kırgızistan, Kazakistan, Özbekistan, Türkmenistan ve Azerbaycan ile Rusya Federasyonu bünyesindeki Tataristan 21 Mart Ergenekon/Nevruz Bayramı'nı “Millî Bayram” olarak ilan etmişlerdir. Bu günün coşkuyla kutlanmasına büyük önem verirler. Türk kültüründen kaynaklanan Ergenekon/Nevruz bayramı, her yönüyle Türk gelenek ve görenekleriyle zenginleşmiş ananevi ve temeli beş bin yıllık Türk tarihine dayalı milli bir bayramdır. Türkiye'de de 1991 yılında Türk Dünyası ile birlikte ortak bir gün olarak resmi tatil olmaksızın bayram ilan edilmiştir.  

2010'da Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, bu şenliği Dünya Nevruz Bayramı ilan etmiştir. 28 Eylül - 2 Ekim 2009 arasında Abu Dhabi’de hükûmetler arası toplanan Birleşmiş Milletler Manevi Kültür Mirası Koruma Kurulu, nevruzu Dünya Manevi Kültür Mirası Listesi 'ne dahil etmiştir.  

Bahar gelince Mardin kırsalı, telkari gümüş takılarını, allı-pullu elbiselerini kuşanıp bayram ederken; merkezi nergiziye ve türküsüyle baharı karşılar…  

BAHAR GELDİ GÜL AÇTI 

Bahar geldi gül açtı
Bülbül yerinden uçtu (yar yar di yar)
Şu benim deli gönlüm
Başıma neler açtı (yar yar di yar)

Seherin vakti geçti
Sinemi yaktı geçti (yar yar di yar)
Hazırlanmış gitmeye
Güzelim baktı geçti (yar yar di yar)

Yüreğim oldu pare
Aşka bulunmaz çare (yar yar di yar)
Ah yalnız yaşayamam
Gideceğim o yare (yar yar di yar)  

Bedri Orcan 

Ayten DİRİER-21 Mart 2011  

 

 
Toplam blog
: 214
: 5488
Kayıt tarihi
: 03.08.08
 
 

Emekli eğitimci, araştırmacı yazar, şairim. Ülkemin cennet ile cehennemi bir arada yaşadığı bir zama..