Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Temmuz '08

 
Kategori
Gezi - Tatil
 

Marmaris'te mavi derinlikler...

Marmaris'te mavi derinlikler...
 

KAMİL KAPTAN VE EŞİ...HEM PATRON HEM KAPTAN...MAVİ YOLCULUKLARDA..


Mavilikler üzerine ne demişiz? ‘’Yer mavi, gök mavi. Mavilere bulaşmağa gidiyoruz. Daha daha mavilere karışmak için. O şarkıda Mahmure’nin yaptığı gibi seke seke değil, ‘Tek teke’ de mahmurlukların kuyusuna ineceğiz hep birlikte. İçimiz dışımız mavi olacak. Mavilerle donacak. Mavilerin sarhoşu olacağız. Nefesimiz bile mavi kokacak. Rüyalarımız bile, mavi mavi tütecek. Mavi gibisi var mı? Yok elbette. Mavi ki, ille de mavi. ’’ Mavilikler kaplamış içimizi. Yer gök mavidir gönüllerimizde...Mavi diye diye tüter benliğimizde. Aşağı da kurtarmaz zaten


Nitekim de öyle oldu.Marmaris’in alımlı gemisi ‘Harik'a, mavilikleri yararak mavi yolculuğa çıktığında, deniz kuşları bile sevindiler. Bitmeyen bir şarkı gibi bizlere eşlik edecekler yol boyunca. Geminin, denizlerin, kalplerin süsü bu martılar.

Bana ilk hediye edilen oyuncak, bir ‘deniz motoru’ idi. Pervanesi yoktu. Deli gibi yol alırdı. Pervane yerinde, içi boş çift boru vardı. Uçlarından damlalıkla su koydunuz mu, tamam. Bir alkollü pamuğu su haznesinin altına koyuyordunuz Su kaynayınca, borulardan deli gibi dışarı fışkırıyordu.Ve gemiyi iteliyordu. Hepsi buydu.

Bu gemi oyuncağından mıdır, nedir, hep gemilerle haşir neşir oldum. Marmaris’te gemi güvertelerinde yatardım bol yıldızlı otel odamı bırakırdım. Bir gece vakti, taksi ile rıhtıma gelip yerime yatayım dedim. Aaa! Bir başkası uyuyor yerimde. Adamı zorla uyandırıp. Yalvar yakar, burasının benim yatağım olduğunu söylesem de ikna edemedim. Çıkarıp otel odamın anahtarını verdim.Taksi bekliyor götürsün seni dedim. Adam sızmış kalmış. Çaresiz otele dönen ben oldum. Bu yüzden bütün gemiciler beni tanır. En kıdemli ‘miço’ benim halen.

Kamil Kaptan’a rastladıkça ‘Yerin hazır’ diyordu rıhtımda. O da eski arkadaşlardan. Biz oyuncak gemide kaldık. Onun koca teknesi oldu. Gözümüz yok. ‘Hadi kırmayalım ‘ dedik.

Yol alıyoruz. Mavilikleri yara yara. Bu mavi yolculuğun babası Halikarnas Balıkçısı nur içinde yatsın. ‘’Mavi yolculuk’ u icat etti edeli, mavilerin patentini aldık. (Blog’da da bir mavi delisi var. Böyle deyince kızmıştı bize. Onun gibi mavi delisi görmedim. Satır başı hep mavi. Noktaları bile mavi mavi koyuyor. Balıkçı görseydi, bağrına basardı bu doktorcuğumuzu. Şimdi yine kızmıştır. Kızsın varsın.)

Bir yeşil deniz ki, cam göbeği. Mola yerinde herkes atıyor kendini sulara. Her tarafınız, pul pul mavi benekler halinde vucudunuza yapışıyor sanki. Silkindikçe dağılan, durdukça gelip gelip konan mavicikler zerresi.

Kamil Kaptana diyorum ki, ’Şu genç kızlar seninle resim çektirmek istiyor. Hele gel biraz’ diyorum. Yan gözle çaktırmadan eşine bakıyor: ‘Şimdi sırası mı, diyor homurdanarak.Ve hanım bu gün yanımda’ diyor. ‘Şapkanı giy de resim çekelim’ diyorum. Kendisi çok mütevazidir. ‘Şapkam yok!’ diyor. Kaptan, şapkasın olur mu? Çaresiz, kendi şapkamızı veriyoruz .Ve eşiyle resim çekiyoruz. Kızların hevesi, kursaklarında kalıyor.

Turunç denilen bir körfez var. Gemi burada uzun mola veriyor. Bir koy ki, bol manzaralı, nefis sahili olan, çepeçevre şezlonglu restoranları olan bir yarım ay şeklinde bir kumsallık burası. Restoranın deniz kıyısı şezlonglarında hem yemeğinizi yerken, hem de cırcır böceklerinin o ilahi nağmelerini dinliyorsunuz fon müziği olarak. Göz kapaklarınız ağırlaşıyor. Gözlerinizin kapanmasına mani olamıyorsunuz. Çatalınız havada kalıyor. Uyumakla dalmak arası bir şey. İşte! Yaşanan bir !Yaz rüyasıdır’ Bu rüyanın temelinde mavilikler vardır. Beethoven o senfonisini burada yazsaydı, eminim ki bitirirdi bu koyda.Yarım kalmazdı. Her taraf, dağı ile, taşı ile şiirsel ve müzikal. Üstelik her şey maviye boyalı.

Kıyı boyunca mağaralar gördük. İçlerine giren derin oyuklarda, gündüzleyin yakamozlar, mavi menevişleriyle kıpır kıpır. Bir sırça saray. Rengarenk yansımalarla içine hapsedilmişsiniz sanki. Diplerden fışkıran renk dalgası, sizi sarıp sarmalıyor. Dipten gelerek vücudunuzu sarıyor o mavi menevişler. Fısıl fısıl yapışıp, vücudunuzda milyonlarcası sönüyor bir anda. Ve bu haz, hiç bitmiyor. Her kulaç atışınızda o mavi sel, sizi takip ediyor. Haz veriyor şüphesiz. Denizi kucaklıyorsunuz zaten, bir de içesiniz geliyor.Ama ne mümkün!

Bir mavi yolculuk Marmaris limanından başlayan. Bir mavi yolculuk yol boyunca süren. Bir mavi yolculuk gönüllerde kalan. Bir mavi yolculuk gönüllere damla damla haz veren.

RESİMALTLARI: 1- Turunç’taki koyda demirledik 2- Bir yalnız yolcu 3- Aydınlılar grubu. Hepsi erkek. Sessiz ve sakin kimseler 4- İki sıkı arkadaş 5- Yeşil denizde mola 6- İlk mavi yolculukları

7- Harika, büyük ve rahat bir tekne 8- Yemek molası 9- Beşi bir yerde 10- Körfezin maviliklerine dalan gözler

11- Yeşil denizde yüzme molası 12- Uyuyan güzeller 13- İlk mavi yolculukları 14- İstanbullular

 
Toplam blog
: 1616
: 918
Kayıt tarihi
: 13.08.06
 
 

Hayatın dikenli yollarından geçmenin  sırrı, aralarından çabuk geçmektir. Ümit, naylon çorap giyd..