Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Temmuz '12

 
Kategori
Öykü
 

Masal saati

Masal saati
 

Dışarıda fırtına vardı. Ağaçlar hep beraber fısıldıyordu. Yağmur da ince ince başlamıştı. O gece, on arkadaş Semih ve Ekrem'in evinde toplanmışlardı. Sohbet, eğlence devam ederken elektrikler kesiliverdi. Mutfaktakiler ve odada Play Station oynayanlar salona geldi. Selin dışındaki herkes salondaydı. Selin ise battaniye ve kahve bardağıyla beraber terasa çıktı.

Bir müddet öylece oturduktan sonra, karanlıkta birbirlerine korku hikâyeleri anlatmaya karar verdiler. İlk olarak Gamze, bir kediyi başka bir kedinin leşini yerken görmesini anlattı. Sonrasında Ayla gazetede okuduğu bir haberden bahsetti. Eskicinin biri, aldığı kutuyu açınca kesik bir kulakla karşılaşmış. Birbirinden beter üçüncü sayfa haberlerini anlatmaya devam ediyordu ki, çoğunluk bu kadarının yeterli olduğunu belirtti. Semih bir pasajda gezerken bir tabloyu beğenmiş ve fiyatını sormuş. Dükkandaki adam 129 lira olduğunu söylemiş. Semih fiyatı biraz indirip yuvarlamasını isteyince, adam resmi 121 liraya verebileceğini söylemiş. Semih "Bunun neresi yuvarlak?" deyince, adam ellerini göstermiş ve "Bana yuvarlak." demiş. Adamın bir elinde altı parmak varmış. Semih'i ürküten bu olay diğerlerine komik ve enteresan geldi. O arada Alican kalkıp tuvalete gitti. Suzan ise havale geçirirken gördüğü dehşet verici bir kâbustan bahsetti. Anlattığı, gerçekten yaşanmış olmadığından fazla ilgi çekmedi.

"Hocam bunların hepsi softcore şeyler." diyerek söze girdi Taylan. "Ben size yaşanmış bir olay anlatayım. Öyle filmler falan hikâye." diye devam etti. "Bizim bir akrabamız var tamam mı. Bu gaipten bir ses duymaya başlamış. Ama böyle derinden falan değil, bildiğin yanından geliyor gibiymiş. İlk duyduğu anda ne hissetmiştir düşünsenize. Neyse, bu doktora falan gitmiş ama bir çare bulamamış. Sonra zaten hastaneye kapatırlar diye doktora gitmeyi de bırakmış. Sağlığı bayağı bozulmuş, huzur muzur kalmamış. Bir gün yolda yürürken polisler buna kimlik sormuş. Sonra bakmışlar adam iyi görünmüyor, 'Bir sıkıntın mı var?' diye sormuşlar. Bu 'Yok.' demiş. İşte o anda, o ses ağzından çıkmaya başlamış."  Her zaman rahat bir tavırla ve ağzını yayarak konuşan Taylan, bu noktadan sonra soğuk bir sesle ve temiz bir diksiyonla konuşmaya başladı. "Ses 'Bu var ya bu... Hiç benimle ilgilenmiyor.' demiş."

Rahatsız edici bir sessizlik oldu. İçerisi, kombi çalışmadığından iyice soğumuştu. "İşte böyle. Sizinle paylaşma ihtiyacı duydum. Korktunuz mu, acıdınız mı bilmiyorum ama o adam akrabam değil. Artık niye uyku ilacı kullandığımı anlıyor musunuz? O adam benim.''
Millet Taylan'a bir şeyler söylemek üzereyken içeriden bir çığlık duyuldu. Salondakiler de çığlık atıp sıçradılar. Dışarıdan bir arabanın alarmı da bu gürültüye eşlik etti. Koridordan koşma sesleri geliyordu. Gelenin Alican olduğunu bilmelerine rağmen yaklaşırken iyice gerildiler. ''Tuvalette elim kadar böcek var!'' diyerek içeri girdi Alican. Taylan ''Tebrikler kardeşim. Mükemmel zamanlama.'' diyerek onu öptü. Sonra odadakilere şaka yaptığını, yedirdiğini söyleyip güldü. Bütün bu hengâme içinde, sükûnetini bir an bile kaybetmeyen tek kişi Ekrem'di. Herkes bağrışırken, ''Ne lan bu yaptığın!'' diyerek Taylan'ı ittirmişti. Soğukkanlılığıyla takdir toplayan Ekrem'in bu ''cool'' duruşu sonradan da hep hatırlanacaktı. Emre ise o anın sıcaklığıyla seri küfürler etmişti. Hoşlandığı kişi olan Ayla'nın yanında böyle saydırması iyi olmamıştı.

Ay ışığı altındaki karanlık sokak çok güzel gözüküyordu ama Selin battaniyeye rağmen üşümeye başladı. Dişlerini birbirine sürtüyordu. Hatta bu sürtünmelerde bayağı iyi bir ritm yakalamıştı. Kalkıp kapıya yöneldi. Aniden kapının ardından çığlık sesleri gelmeye başladı. İçeridekilerin eğlendiği şüpheliydi. Kalp atışları hızlandı. Kapıyı açması gerektiği halde, bir şey yapmadan öylece bekledi. İçeriye kulak kabartmışken, yan dairenin terasından gelen tıkırtı ödünü koparttı. Sesler normale dönünce kapıyı açıp içeri girdi. Erkeklerin Taylan'ın üstüne çullandığını gördü.
Bir süre sonra elektrikler geldi. Herkes yine gruplara ayrıldı. Taylan da bilgisayarını açıp "çiftçekirdekliişlemci" ismini kullandığı Twitter hesabına bir şeyler yazdı.

 
Toplam blog
: 9
: 91
Kayıt tarihi
: 08.07.12
 
 

Öğrenciyim. Öyküler yazıyorum. Sinema severim. Ankara'da yaşıyorum. ..