Medcezir/ Serenay Sarıkaya ağlayınca olan oldu!

Geçen Medcezir yazımda Çağatay Ulusoy’un dizideki rolü ile ilgili düşüncelerime yer vermiş ve bir daha ki yazı Serenay Sarıkaya’ya gelecek demiştim. Araya hastalıklar ve bazı ters işler girince de bu yazıyı ertelemek zorunda kalmıştım. İyi ki de ertelemişim çünkü anlatmak istediğim asıl durum pat diye kucağıma düşü verdi. Haydi bakalım gelsin Medcezir ve Serenay Sarıkaya!

Serenay Sarıkaya oldukça tecrübeli bir oyuncu. 2008 yılında henüz 16 yaşındayken  ‘’ Plajda’’ adlı sinema filminde büyük bir tesadüf eseri rol almış. Aynı yıl  ‘’Peri Masalı’’ ve ‘’Limon Ağacı’’ dizilerinde başrol oynamış. Ama iki dizisi de yayından kaldırılmış ve Serenay Sarıkaya için talihsizlik olarak da nitelendirilmişti.

‘’Adanalı’’ dizisiyle daha büyük kitlelerin de dikkatini çekmeyi başarmıştı. Miss Turkey'de 2. olmasıyla birlikte şansı açılan Serenay Sarıkaya, büyük çıkışını ‘’Lale Devri’’ dizisinde Yeşim karakteriyle gerçekleştirmişti.

 Hatırlarsanız ki unuttuğunuzu hiç sanmıyorum Serenay Sarıkaya’nın canlandırdığı ‘’Yeşim’’ karakterinin kayalıklardan atladığı sahne için bekleyen seyirciler ekran başına mıknatısla çekilmiş gibi kilitlenmişti. Kayalıklardan atlamadan; önce dizide ‘’Yeşim’’in yaşadığı anlar gözlerimizin önüne sunuldu ve fonda sahne tamamlama unsuru olan‘’Yalnızlığım’’ şarkısı çalındı, Demet Akalın, twitter’a, “Serenay’ın kendi sesi. Lütfen albüm yapsın, hatta ben yaparım kendisine... Son dönemde beni böyle etkileyen bir ses yok” yazması ile de bütün basın gözünü Serenay Sarıkaya’nın sesine çevirdi. Sadece güzelliğinin değil yetenekli olduğunun altını çizerek diziye veda etti Serenay Sarıkaya.

Şimdi Medcezir’de Ajda Pekkan imzalı “Yaz, yaz, yaz”ı seslendirdi. Kimi beğendi, kimi beğenmedi! Ben beğendim doğrusu küçük ama güzel bir ses! Ayrıca notalara da doğru bastı. Dinlerken hiç rahatsız olmadım, üstelik hoşuma da gitti. Kim bilir bir bakarsınız gerçekten de bir albüm patlatıverir Serenay Sarıkaya.

Sade, süsten arınmış sanki kendi gibi bir rol giymiş üzerine. Bence Mira, Serenay Sarıkaya’dan pek çok özellik taşıyor. Gördüğüm, gözlemlediğim Serenay Sarıkaya’dan farkı yok Mira karakterinin. Bu yüzden de rolün içerisine kolay girmiş.

Asıl şu ağlarken gerçekten ağlayamayanlar var, bilmem fark ettiniz mi? Hani dünya güzeli suratları bozulacak diye üzülüp, durgun ve sakin ağlamalar… Oysa bizler bir ağlarız yer gök sarsılır, salya sümüğe karışır. İşte asıl burada ağlayan yüz geçici bir çirkinlikle buluşur, çünkü kırışır, ağız göz birbiri ile yer değiştirir.

Serenay Sarıkaya, Medcezir’de ağladı, hem de salya sümük ağladı! Aferin Serenay’a, bu görüntülerden pek çok kişi rahatsız oldu, hatta dalga bile geçtiler ama gerçek ağlayış bu! Televizyon dünyası “güzellik faşizmi”nin en şiddetlisini uygular. Görsellik ön planda, gerisi bazen boş gelir. Seyirci de açığı af etmez! Çünkü duran, az mimikli, küçük jestlerle oynayan oyunculara alıştırılmıştır.

Oysa ağlarken insanın sümüğü de akar, göz kapağı da şişer, ağzı yerini şaşırır da yüzünde koskocaman bir yer kaplar. Hiç sıkılmadan, asla utanmadan, koskocaman bir ağlama ile hem de ıslak kedi yavrusu kadar çaresiz bir tablo çizdi. Gülenlere sözüm ise “oturun da kompleslerinize gülün!” olacak. Çünkü Serenay Sarıkaya kompleksi olamadığının altına en kalınından bir çizgi çekmiş. Umarım yürüdüğü yolda istediği yere varır, ama unutmamalı ki daha çok yol kat etmesi ve çalışması lazım, çünkü daha çok genç. Mutlaka bunun da farkındadır Serenay Sarıkaya, gün geçtikçe daha da iyi işlere imzasını atacak. Serenay Sarıkaya’yı yürüdüğü yolda dikkatle izliyorum, bol şans Serenay Sarıkaya!

Hayatta şansınız bol olsun dileği ile…

www.televizyongazetesi.com

eceer6@gmail.com

https://twitter.com/eceer6

https://www.facebook.com/pages/Ece-Er-%C4%B0le-Ba%C5%9Fb