Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Kasım '07

 
Kategori
Basın Yayın / Medya
 

Medya'nın topluma attığı demir bir kazık

Medya'nın topluma attığı demir bir kazık
 

Gazetecilik eğitimi almamış okurlar bile bilirler ki, bir köpek bir adamı ısırırsa bu haber değildir, ama bir adam bir köpeği ısırırsa bu haberdir. Neden? Çünkü ortada ilginç, sıradışı bir durum vardır.

Buradan yola çıkarak gazeteciliğe yeni başlayan genç arkadaşların abuk sabuk olayları haber diye Yazıişleri müdürlüğüne getirdikleri çok olmuştur.

İşini bilen, tecrübeli ve mesleğe saygılı yöneticiler, kâh nazik bir dille, (yerine göre) kâh da kırıcı davranarak, bu genç arkadaşlara haber dedikleri o anlamsız yazıyı iade ederler(di).

Sonra gazetecilik yerini magazinciliğe, magazincilik de toplumu hiç ilgilendirmeyen, tamamen "sivri" kişiler üzerine kurulu dedikoduculuğa bırakınca, bazılarını televizyon ekranına yapıştıran, bazılarını da beyazcamdan soğutan bir yayıncılık başladı.

Elbette istisnalar vardır ve istisnalar kuralları bozmaz. Ama bugün hem yazılı hem görsel basında, –Blogda da sık sık eleştirdiğimiz– bir laçkalık varsa, sebep budur.

Sanatçı sanatı yerine sevgilileriyle, politikacı fikirleri yerine özel hayatıyla, futbolcu oyunu yerine polemikleriyle medyada yer buluyorsa, bu işte bir terslik var demektir.

Türkiye'de bugün sözgelişi mimari alanda en başarılı mühendisimiz kimdir, bilen var mı?

Tıp alanında Türk hekimlerinden dünyaya hizmet götüren bir doktorumuzun adını, duyan var mı?

Ticarette yarattığı istihdam, ödediği vergiyle, alın teriyle kazancını ülke hizmetine sunan bir işadamı tanıyor musunuz? Hayır, hayır, hayır.

Ama gece kulüplerinden çıkmayan mirasyedileri, şarlatanlık yaparak her taşın altından çıkan zibideleri maşallah hepimiz biliyoruz.

İnsanın köpeği ısırması, elbette bir haber değeri taşır. Çünkü olay sıradan değil, farklı ve ilginçtir. Ancak bu haberden herhangi bir kişiye ve topluma hiçbir zarar gelmez.

Oysa bugün "magazincilik" adına sunulan haberlerin ve yapılan programların, toplum ahlakına, anlayışına, aile düzenine, çocukların eğitimine, vatandaşlık bilincine ve insanlık onuruna sayılamayacak kadar zararı vardır. Bunun yanında topluma ve diğer insanlara ise, zerre kadar faydası yoktur.

Medya, sırf “sıradışı” olduğu için bazı kişileri ve olayları abarttıkça abartıyor, günlerce, haftalarca onları vitrininden indirmiyor.

İşte size son günlerde yine adından sıkça bahsedilen bir bayan. Kimdir bu kadın, ne özelliği vardır, nasıl bir meziyete sahiptir, ne gibi bir marifet sergilemiştir? Hem kendisine cevap hakkı verecek bir ortam yaratmamak, hem de şöhretine biraz daha şöhret katmamak için adını anmaya gerek bile duymuyorum.

Ama siz hepiniz onu topluma attığı “kazık”tan tanıyorsunuz. Hem de sağlam, demir bir kazık. Aslında dengesiz bir insanın tek başına bir topluma bu kadar zarar verebilmesi mümkün değil. Onu bu hale getiren, ona bu imkânı veren ve ona bu kazığı atma fırsatını bahşeden, maalesef bizim sorumsuz medyamızdır.

Bana öyle geliyor ki, yaşadığımız son olaylarda da medya üzerine düşen görevi gerektiği gibi yerine getirmemiştir. Zaman zaman biz de blogda kendimizi kaptırarak bazı yanlış yorumlar yapabiliyoruz. Kesin bilgi sahibi olmadığımız konularda bu kadar keskin yazılar yazmasak, sırf birilerini suçlama fırsatı önümüze çıktığı için, olayın önünü sonun düşünmeden fikir beyan etmesek, sanki daha iyi olacak.

Fikir ve fikri ifade etme özgürlüğüne sınır getirmek gibi bir uygulamayı savunmam asla mümkün değil. Ancak bir düşüncenin fikir haline gelebilmesi için, gerçekten enine boyuna irdelenmesi, uygulanabilirliğinin olması ve uygulanmasının da bir fayda sağlaması gerekir.

Bu özelliklere sahip olmayan düşüncelerin ortaya atılması, sadece kafaları karıştırmaktan başka bir işe yaramaz. Bu gibi durumlarda, devletin veya hakim gücün bir yasak koymasını beklemeye gerek yoktur. İnsan aklı, neyin faydalı, neyin zararlı olduğunu algılamaya müsait şekilde yaratılmıştır.

Bu ayırımı yapabilen, otokontrol sistemiyle kendi kendini yönlendirebilen, bilinçli, tutarlı, mantıklı insanlara ve onların aynı özellikleri taşıyan uygulamalarına ihtiyaç vardır.

Yoksa aklına gelen her şeyi uluorta söyleyenlere ne dendiğini siz hepiniz benden daha iyi biliyorsunuz.

 
Toplam blog
: 859
: 979
Kayıt tarihi
: 21.06.06
 
 

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu, ekonomik..