Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Kasım '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Medyamız

Sevişme arzusunu reddeden karısını vurdu
Polis, dur ihtarına uymayan genci vurdu
Gürültü yapan komşusunu av tüfeğiyle vurdu
El şakası yapan arkadaşını vurdu
5 lira için arkadaşını vurdu”
Havlayan köpeğini vuran komşusunu vurdu

Arşivlere girin bakın... Bu liste daha ne kadar uzar şaşarsınız.

Bütün bunlar, bir adli olayın medyaya yansıma biçimi... sadece olayın başlangıcı ve sonucu.
Arka planı var mıydı; öncesinde ne vardı? Olay nasıl seyretti?
Bunlar, haberciyi pek ilgilendirmez. Bizim medyada alışıla gelmiş haber yazma tekniği bu. Hem... cinayetlere alışmış bir toplumda cinayetten nasıl haber (!) çıkartabilirsiniz ki? Ya başlangıcı sudan sebepler olacak, ya sonu dehşet verici... değil mi ya?

Peki... Medya yorumcusu ne yapıyor?

Bir adli olayda hukuk adamı rolüne soyunmak; yerine göre avukatlık, yargıç veya hakimlik... Bu onun müktesep hakkı (!). Kamu hizmeti veriyor ya...
Peki... Hangi hukuk düzeninde görülmüş olayın arka planını anlamadan, seyrini incelemeden, tarafları önyargısız dinlemeden; yargılamadan... hüküm vermek?

Adli olaylar dışındaki olaylara medya yaklaşımı nasıldır peki?

Manşete bakarsınız; ilginç veya çarpıcı... Sonra haberi okursunuz. Okuma bittikten sonra, manşetle haber arasındaki ilgiyi genellikle şu cümle ile yorumlarsınız: “<ı>Ne alâkası var?”
Aptal yerine konmanın acısını ya sineye çekersiniz ya da “...<ı> bir daha senin haberini okursam iki olsun!.” diye kendinizi avutursunuz.

Yapabileceğiniz iki şey vardır...

Birincisi: ortama uyarsınız... haberi veya yorumu irdelemez, doğru kabul edersiniz.

Bu sizi nereye götürür?

Okuduğunuz medya cemaatinin her söylediğine inanmaya, güdümünde her denileni yapmaya; güdülesice bir sürünün üyesi olmaya... Özgürsüzlüğe ve onursuzluğa.

İkincisi: eğer vaktiniz varsa, olayı ve yorumları ulaşabildiğiniz kadar çok kaynaktan almaya çalışırsınız.
Peki haberi bir ajans geçmişse? Bu durumda, bir “Mim” koyup gelişmeleri ihtiyatla takip edersiniz. Haberin üstüne atlamazsınız; gülünç duruma düşmemek ya da mahkemelik olmamak için.

Medyamızın bazı yorumcuları ne yapabilir?

İşe, kendilerini alışılagelmişlikten kurtarmayla başlayabilirler... Ya da inatla şimdiye kadar ne yaptılarsa onu yapmaya devam ederler... Kimilerinin yaptığı gibi haklarında açılan davaların sayısı ve ödedikleri tazminatların miktarı ile şişinip dururlar.

Bizim gibileri için en iyisi, şu prensipleri daima göz önünde bulundurmak:

Aksi ispat edilmedikçe medyamızın her haberi yalandır...
Her medya yorumcusu da bir insandır ve çalışandır...
Her medya yorumcusunun önyargıları vardır; vardığı sonuçlar subjektiflik içerir.

Bütün bunlar karşısında sade vatandaş ne yapabilir? Zaten yapıyor; güvenirlilik anketleri karşısına gelince...

Soru: En güvenilmez bulduğunuz kurumlar hangileridir?

Cevap: Politikacılar ve medya.

 
Toplam blog
: 141
: 926
Kayıt tarihi
: 30.04.07
 
 

Türk san'at müziği dinlemeyi, okumayı, yazmayı ve paylaşmayı seviyorum. Kamudan emekli inşaat mühend..