Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Ağustos '12

 
Kategori
Siyaset
 

Mehmed'in arkası korunmuyor!...

Mehmed'in arkası korunmuyor!...
 

"Türk halkını horumak için elimizden geleni yapacağız" -Clinton-


Mehmet, yumrukları önden yedikçe "ah arkam - ah arkam" diyordu. Çünkü, arkasından gelecek, onu koruyacak bir yakınının olmadığını çok iyi biliyordu.

Mehmet, arkasında onu koruyan birilerini bulamadı ama iktidar buldu. Mehmetler bu yüzden öldükçe iktidar, vatansız sermayecilere kapılarını açmış, inancı vatansızlaştıranlardan tomar tomar dolarlar almaya başlamışlardı bile!

*

Son zamanlarda ülkemizi sık sık ziyaret eden bu inancı vatansızlaştıranlar, vatanlarının zayıflayıp "kul" olmaları karşılığında kesenin ağzını sürekli açık tutmakta ve vatansız sermayecilerin işlerini tıkırında yürütmelerine kolaylık sağlamaktalar.

*

En son teklif ettikleri yardım 5 milyon dolardır. Bu miktarın daha da çoğalacağı sözü veren bu inancı vatansızlaştıranlar, "Yeter ki, başlangıçta ortaya koyduğumuz birlikteliğimiz devam etsin bozulmasın, "üssümüz" olmaya devam edin, biz size istediğiniz kadar para veririz, siz yeter ki Mehmetlerin değil de bizlerin arkasında durun" demekteler.

*

Parayı duyan bu vatansız sermayeciler, Mehmet'i öne atıyorlar ama arkasını hiç korumuyorlar. Esas Mehmet'i, önden yediği kurşunlar değil de arkadan yediği bu yalnızlık öldürüyor. "Ah arkam - ah arkam" demesi bundandır!

*

İnancı vatansızlaştıranlar, Güney sınırımıza yüz binleri yığdıktan sonra B planına geçmişler ve "Tampon Bölge" kurarak, bu bölgeyi resmileştirmek için de BM'den yardım istemişlerdir.

*

Bilindiği gibi Irak'ı işgâl ettiren, Libya'yı bombalayan, Afganistan'ı kan gölüne çevirten, Suriye'de ayaklanmayı destekleyen bu BM, dün İngilizlerin bugün ise ABD'nin emir kulluğunu üstlenmişler ve;

Toptan inancın (İslamiyetin) vatansızlaştırılması için 'Haçlı orduları'na - dünya üzerinde - resmiyet kazandırma görevini eksiksiz yerine getirmekteler.

*

Suriye Hükümeti yerine Suriye Kabile Temsilcileriyle konuşmayı yeğleyen BM yetkilileri, bir an önce Suriye'nin parçalanıp kabilelere ayrılmasını; şimdilik Türkiye sınırında bir "Tampon Bölge" acilen kurulmasını, (daha sonra da kanımca, Türkiye'deki Kürt ve Alevilere sıra geleceğini) ön görmektedirler.

*

İnancı vatansızlaştırmak isteyenlerin 32 gün ve gece bombaladıkları Irak'ı, şimdi vatansız sermaye sahipleri harıl harıl inşa ederken, bunca kanla birlikte bunca tarihi binaları yerle bir ettikleri yetmemiş olacak ki, bir an önce Suriye'yi de bombalamak için sabırsızlanıyorlar!

**

İstanbul toplantılarında "operasyonel anlaşmalar" gizlice devreye girdi bile! "Paradan yana bir sıkıntınız olmasın" sözünü alan Davudoğlu:

"Suriye'deki geçiş döneminin en kısa sürede tamamlanmasında mutabık kaldık" dedi.

Tunus, Libya ve Mısır'a sanki demokrasiyi getirmiş gibi konuşan Davudoğlu, kanla demokrasinin uyuşmadığını, köklü kültür yapılarının bir anda değişemiyeceğini bilmiyormuş gibi, ortağıyla birlikte kolkola girmiş dünyanın gözünü boyamaya çalışıyor!

*

Orta Doğu'yu kanla sulayan ortağı Clinton ise, konuşmasına başlarken önce alay edercesine ölen şehitlerimiz için sadece baş sağlığı dileyebiliyor!

*

Hem Suriye'deki muhaliflere silah yardımı yaptığını söylüyor hem de muhaliflerden şiddeti durdurmalarını istiyor!

*

Hem, Suriye'nin demokrasiye geçişini Rusya ve Çin'in engellediğini söylüyor, hem de - onlarla görüşeceği yerde - ikidebir Türkiye'ye gelip, Türkiye'yi topun ağzına itiyor.

*

Kendisini Orta Doğu'nun Jandarması gibi gören Clinton, Türk halkına Suriyeli mültecilere gösterdikleri misafirperverlik için teşekkür ediyor ve utanmadan ekliyor, "Suriye'de daha 2 milyondan fazla insanın, insanî yardıma ihtiyacı var!"

*

Bu insanları per-perişan duruma düşürenin kendilerinin olduğunu düşünmüyor! Dünya ise, yıllardır Orta Doğu'da bir sel gibi akan kanı ağzı açık öylece lâl kalmış sadece seyrediyor!

*

İsrail'den kimyasal silahlarını yok etmesini istemiyor ama Suriye'den isteyebiliyor!

*

Geçiş sonrası Suriye'yi istedikleri gibi dizayn edeceklerini tüm dünyanın yüzüne bakarak söyleyebiliyor!

*

Kendisine PKK'nın ne olacağı sorulunca da, o emredici hali kayboluyor ve sesini kısarak sadece dilekte bulunabiliyor!

PKK'yı Kuzey Irak'ta konuşlandıran Clinton, Suriye'de de konuşlandırılacağını söyleme cesaretinde bulunamıyor!

*

Suriye'nin demokratik ve çoğulcu bir ülke haline gelmesini amaçlandırdıklarını söylerken Davutoğlu'nun gözlerinin içine derinden derine bakmasının ne demek olduğunu sayın Başbakanımız anlamış olacak ki, hıncını Clinton yerine yine Kılıçdaroğlu ve Hak ve Eşitlik Partisi (HEPAR) Başkanı Emekli Tümgeneral Osman Pamukoğlu'ndan çıkardı!. (Karşılıklı "çap" olayını TV ve medyadan  biliyorsunuz!)

*

Son İstanbul Toplantısı'nda konuşmasını  Türk halkının korunması için ellerinden geleni yapacaklarını söyleyen ABD Dışişleri Bakanı Clinton, bu sözleriyle birçok vatandaşımızın da kemikleşen endişelerini gidermiş oldu!...

Alaettin Morgül / 13.08.2012  

 
Toplam blog
: 193
: 1086
Kayıt tarihi
: 02.02.10
 
 

İsveç`in Göteborg şehrinde oturmaktayım;  evli ve bir kiz bir oglan iki çocuğum var. İsveç`te..