Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Mayıs '16

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Mehmet Aydın

Mehmet Aydın
 

Mehmet Aydın’ın ölümünü Abdükadir Güler’in Milliyet Blog’taki yazısından öğrendim. Aydın, 1923’te Cumhuriyet’le doğmuş; bir cumhuriyet çınarıydı. 2 Şubat 2016’da yitirdiğimiz Mehmet Aydın, yaşamı boyunca durmadan yorulmadan son nefesine değin yazdı.

1923’te Afyonkarahisar' ın Bayat Bucağı'nda doğdu. İlkokulu Bayat'ta, ortaokul ve liseyi Bayat'da okudu. 1948 İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nü bitirdi

Pazarören, Cılavuz, Pulur Köy Enstitüleri ve Çanakkale Öğretmen Okulu’yla; Bursa, Konya-Selçuk ve Ankara Gazi Eğitim Enstitüleri'nde öğretmen ve yönetici olarak çalıştı. Üç yıl da Türk Dili okutmanı olarak Belgrad Üniversitesi'nde görev yaptı.

Eğitim enstitüleri yönetmeliği ile öğretim izlenceleri ve Temel Eğitim Yasası taslağının düzenleme kurullarında delege olarak bulundu. MEB'in görevlendirmesi ile ortaöğretim Türkçe ve Edebiyat Öğretmenlerini Yetiştirme Kursları'nda öğretim görevlisi olarak çalıştı. Bir süre, eski Türk Dil Kurumu'nda Terim Kolu uzmanlığı yaptı. Türkçenin yazım ilkelerini saptama kurulunda üyelikte bulundu. 1980 yılında kendi isteği ile öğretmenlikten emekliye ayrıldı.

Bu çalışmalar süresinde Dil Derneği ve Ankara Edebiyatçılar Derneği'nin kurucuları arasında yer aldı. 1962'de Türkiye Öğretmenleri Milli Federasyonu Yönetim Kurulu'na seçildi. Türkiye Yazarlar Sendikası, Dil Derneği, Edebiyatçılar Derneği, Sanat Kurumu, Dışişleri Türk Derneği, Türkiye Gaziler Vakfı, Sivil Emekliler Derneği, Kültür Bakanlığı Yayınlar Dairesi ve HAGEM üyelikleri görevlerini üstlendi. Öğretim görevlisi olarak uzun yıllar çalıştığı Bilkent Üniversitesi'nden sağlık nedeniyle 2008 yılında ayrıldı. Evli ve üç çocuk babasıdır.

Aydın, benim Bursa Eğitim Enstitüsü’nden öğretmenimdi. Her zaman tertemiz giyimli, tıraşlı, saçı taralıydı. Okul Müdürü, Dr. Halis Özgü’nün odasına girmeden önce, saçını tarar, önünü iliklerdi. Edebiyat öğretmeni ve müdür yardımcısıydı. O yıllarda, okulumuz yatılıydı. Yemek işlerine de bakardı. Sınırlı olanakları çok iyi kullanır; artan ekmeklerle okulun aşçısına ekmek tatlısı yaptırırdı.

Gönlü insan sevgisiyle dolu, candan bir insandı. Şiirleri, barış içinde, kavgasız yaşanan, özgür, aydınlık, temiz, pırıl pırıl bir dünyayla buluşturuyor insanı. Arı, yalın bir anlatımla insanı, insanın çelişkilerini, sevincini, acısını, öfkesini, şiirlerinde oya gibi işliyor. Özgürlüğe Açılan Eller, Halkın Soluğu, Işığın Kavgası, Yeryüzü Sancısı, Şiirsiz Kalmasın, Yürekte Yanan Dünya, Mavi Ter, Baharın Soluğu, Ana Töz, Ağrılı Sevi… İzleklerinde; özgür, aydınlık ve ışıltılı bir dünyayı hedefliyor.

Düşe Vuran Işıltı

Özlemle sızlıyor her gün içim

Yeni bir dünyaya açılması için kapıların

Doludizgin yaşamak hayatı

Acıları dağıtmak kökünden

Arayışın ve sevincin çınlaması

Her köşede.(Aydın,1985,s.15)

Acılarla dolu dünya, Aydın’ı bunaltmakta, üzmektedir. Acıların olmadığı, insanların huzur içinde sevinçle yaşayacağı bir dünyanın özlemini çekiyor şair.”Şair, yalın bir söyleyişin, açık, anlaşılır şiirini tutanağına geçiriyor. Arıtılmış, temiz duyumlarını, toplumun, insanın, insanlığın çelişkilerini, öfkesini, acısını ılımlı bir duyarlığın abartısız tezgâhında özenle dokuyor. Başkaldırısını bile usulca, yapmacıksız; ama dokunaklı diliyle doğrudan iletiveriyor.(Yazıcı,2002,s.173)

Anadolu’yum Ben

Tarihlerle yoğrulmuş Anadolu’yum ben
Türküler halaylar uç verir her yöremden
Nice uygarlıklar gelip geçti üstümden
Kem gözlüye geçit vermez dağlarım
Katkısız barışa açık oldu her zaman bağrım
Dayanamam türlü türlü ayrılıklara
Yüreğime ateş düşer için için ağlarım
Kurur ırmaklarım ırlanmaz olur kavaklarım
Ağıda kalkışır koyaklarla dere boylarındaki
Nazlı nazlı efildeyen salkım söğütlerim


Paylaşılır yarım bırakılan ekmek
Yolculara eşe dosta her evde
Kır donlu atlar dolaşır yaylalarımda
Yer etmedi ucuz kimlikler hiçbir köşemde
Kırılmasın umudun gür dalları körlükle
Ele güne yâd yabana uyulup
Dönülmez kırık fayların
Deşilmesin yoğun acıları
''Vurana elsizlik, sövene dilsizlik gerek'' tez elden
Geçmişi geleceğiyle halkını kardeşçe besleyen
Cenneti bozkırıyla bölünmez
Kahır yüklü Anadolu’yum ben (Mehmet Aydın)

 

Mehmet Aydın,Anadolu’yum Ben” şiirinde; Anadolu’nun özelliklerini, inci gibi dizmiş şiirine. Anadolu deyince şairin usuna;Anadolu’nun tarihi, türküleri, halayları, geçit vermez dağları, ırmakları, salkım söğütleri, atları… geliyor Bu Anadolu’ya özgü yapının bozulmamasını  umut ediyor. Aydın ‘a göre umudu canlı tutacak güçler, acıları dindirecek, bölünmeyi engelleyecektir.

Aydınlık düşünce ve görüşlerini çevresine, binlerce öğrencisine yansıtmış. Sevecen, içtenlikli yaklaşımıyla bir dostluk çemberi oluşturmuş. Bu dostluk çemberinde öğrencileri de yerlerini alırlar.

Hazırladığım; ama bastıramadığım “Türkçe Yeni Dilbilgisi “için de şöyle yazmıştı:

Dil, öteden beri bir ulusun varoluşunun temel öğelerinden biri olarak bilinir. Hüseyin Başdoğan, bu görüşü bilinçli bir algılama süreci olarak sürdürmektedir. Bu açıdan o;Türkçenin ses, anlam, yapı, işlevsellik ve tarihsel öğelerine bütünsel bir bakışla yaklaşıyor. Türk dilinin evrimi yanında, dil-toplum, dil-kültür ilişkilerine de yer veriyor. Başdoğan;  dil çalışmaları bağlamında ses, sözcüğün yapısı, sözcük türleri, söz öbekleri, tümce , ,tümce çözümlemesi, anlatım bozuklukları konularını derinlemesine işliyor; konularla ilgili değişik görüşlere de değiniyor.

Bütün bunların dışında metinlere ek olarak bugün çağdaş yazında “Prag Okulu”yla öne çıkan üst dil, öte dille birlikte postmodern dil ilişkilerini de göz önünde tutması, yerinde bir çaba olacağı kanısındayım.(Mehmet Aydın,14.05.2012)  

Halkın acılarını yüreğinde taşır, halkla bütünleşir. Onların yaşamlarını, yaşam tarzlarını yansıtır şiirlerinde:

“Kerpiç ve teneke evlere çıkar bu yollar

Acı-sarı yüzü dolaşır yoksulluğun ortasında

Dağlar üstüme üstüme devrilir

Kör bir dövüştür saran yöremi”(Özgürlüğe Açılan Eller,1971,s.3)

Sancılı, acılarla yoğrulan ülkemizi “Yeryüzü Sancısı”’nda “Türkiye Kuşkuda” şiirinde dile getirir.

Gizli bir dil ölüm kusan

Dolaşıyor çevrede

Eski baş döndürücü

Güzellikleri solduran

Geziniyor kirli bir el

Geceyi arkasına alıp

Yarınları kurmak yerine

Gülüşleri daha kaynağında boğan

Kanlı kör güçler arya girmeden

Birdi yürekler (s.3)

 

Darbeyi, diktatörce yönetimi, baskıyı, korkuyu işler:

Bir yılan ıslığı gibi yayılıyor dört yana karabaskı

Korku dengesi olmalı kim bilir dağları bekleyen

İyiliğe güzelliğe erdem ters düşenlerin buyruğunda

Dağıtım ve koparma yarışına girmiş kimileri soluk soluğa (Işığın Kavgası, s.28,1979)

Mehmet Aydın, yalın bir söyleyişi, anlaşır şiiri yeğliyor. Toplumun, insanın, insanlığın çelişkilerini, sevincini, acısını, çıkmazlarını, öfkesini, hümanist bir duyarlılıkla dokuyor. Arı, temiz, akıcı diliyle okura iletiyor.

Mehmet Aydın, soyadı gibi aydın bir insandı.1923’te, Cumhuriyet’in kuruluş yılında doğan Mehmet Aydın; Cumhuriyet’e, Atatürk ilke ve devrimlerine gönülden bağlı yazar, şair, öğretmendi. Cumhuriyet coşkusu kişiliğine de yansımıştı. Coşkuirlu bir insandı. Söze, cancağızım diye başlardı. Türkçeyi ustalıkla kullanan bir dil ustasıydı. Sanat ve kültür evrenimizdeki önemli yeri, doldurulamayacak. Çok üretkendi. Hemen hemen yazının her alanında araştırmalar yapmış; yapıtlar oluşturmuş bir düşün adamıydı. Her konu, her sorun onun potasında yer alır; biçimlenirdi. Çağdaş düşüncenin ışığında; arı, akıcı Türkçesiyle konuları yorumlar.

Mehmet Aydın’ın yazının hemen hemen her alanında yapıtlar oluşturdu.Mehmet Aydın şiir kitaplarının yanı sıra çok sayıda deneme, inceleme ve araştırma kitapları yazdı.

Şiirler:

Özgürlüğe Açılan Eller (1971-1994)

Halkın Soluğu (1978)

Işığın Kavgası (1979)

Yeryüzü Sancısı (1985)

Şiirsiz Kalmasın (1985)

Yürekte Yanan Dünya (1988)

Mavi Ter (1992)

Işıltılar (1995)

Derin Bir Aynadan (1999)

Bozkırı Aydınlatan Mavi (2004)

Şiir Ülkesinde Yalnız Dolaşmak (2006)

Şiirde Yaşamak (2007)

Aydınlığa Tutunmak (2008)

Güneşi Paylaşmak (Toplu Şiirler-2009)

İnceleme ve Araştırma Kitapları:

Bayat-Bayat Boyu ve Oğuzların Tarihi (1984)

Hasan Hüseyin Korkmazgil (Yaşamı, Sanatı, 1987 -2002)

Şairlerden İzler (1992)

Ne Yazıyor Bu Kadınlar (1995)

Türlü Yönleriyle Tekerlemeler (1998)

Edebiyatın Kıyılarında (1998)

Oğuz ve Türkmen Kültür Şöleni (2000)

Ankara'da Resim Sergilerinden Notlar (2001)

Ömrün Derin Sularında (2002)

17. Yüzyıl Divan Şairlerinden Vecdi Divanı (2003)

Bayat ve Afyonkarahisar Çevresi Söylenceleri (2005)

Çağdaş Yazınımızın Ustaları (2006)

Dile İlişkin Kitap ve Sözlükler:

İlkokullar İçin Türkçe Geliştirilmiş Sözlük (1990)

Yazım Kılavuzu (1990)

Açıklamalı Deyimler Sözlüğü (1990)

Türk ve Dünya Edebiyatından Şairler ve Yazarlar Sözlüğü (1992)

Geliştirilmiş ve Açıklamalı Atasözleri (1992)

Effi Briest (Theodar Fontane, çev. Nijad Akipek, yalınlaştırma, 1999)

Düşünceler ve Sohbetler (Epiktetos, çev. Burhan Toprak, yalınlaştırma, 1999)

Edebiyatımızda Kadın Şair ve Yazarlar Sözlüğü (2001)

Yeni Derleme ve Tarama Sözlüğü (2003)

Dil, Eğitim ve Şiir Durakları (2007)

Ders Kitapları:

Eğitim Enstitüleri Rehberi (1962)

Batı Edebiyatı, C.I-II (1975-1977)

Hakkında Yazılan Kitap:

Bir Mavi Aydınlık Mehmet AYDIN (Mustafa Emre, 2007)

Ortak Kitaplar:

Türkçe Edebiyat (1989)

Yunus Emre-Nasrettin Hoca ve Hacı Bektaş Veli Düşüncesinde Hoşgörü (1995)

Sözden Yazıya (1996)

Şiir Akşamları (1996-97)

Hasan-Ali Yücel (1997)

Ankara Dostları (1998)

Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı (1998)

Beşinci Bursa Edebiyat Günleri (2000)

Umudun Kanayan Yüreği (2003)

Atatürk'le Aklın Aydınlığına (2003)

Aldığı Ödüller

Özgürlüğe Açılan Eller (1970 TRT Büyük Ödülü)

Oluşum Dergisi Eleştiri Birincilik Ödülü (1980)

Abdi İpekçi Deneme Yarışması Mansiyonu (1989)

Güneş Dergisi Şiir Mansiyonu (1991)

Nasrettin Hoca Fıkra Derleme Mansiyonu (1997)

Ankara Valiliği Türk Eğitimine Hizmet Ödülü (1998)

Türk Folkloruna Hizmet Ödülü (1998)

TYS-Ank',T. ve Ed. Derneği; Emeğe Saygı Ödülü (2001) (Vikipedi)

 

 
Toplam blog
: 391
: 2555
Kayıt tarihi
: 04.12.12
 
 

Hüseyin BAŞDOĞAN, 1942'de Malatya- Arapgir'de doğdu.Arapgir Ortaokulunu, Diyarbakır Öğretmen Okul..