- Kategori
- Şiir
Mehmet Doğan Şiirleri
Mehmet Doğan
Ne güzel şey üretmek
:::::::::::::::::::
Ne güzel şey
Tasarlayıp çizmek
Hesaplayıp ölçmek
Planlayıp biçmek
Tuğla tuğla örmek
Yükselmek göğe
:::::::::::::::::::::::::::::
Ne Güzel Şey üretmek
Ürün ki
Depo dolusu
Ambar dolusu
Silo dolusu
Havuz dolusu
Kitap dolusu
:::::::::::::::::::::::
Ne güzel şey
Yaşamak insanlarla.
İnsan gibi kardeşçe
Özgür ve birlikte.
Üreterek, paylaşarak eşitçe…
İsmail Aydoğmuş
*
İnternete girildiğinde onlarca ‘Mehmet Doğan’ görebilirsiniz. Tanıdığım Mehmet Doğan; İnşaat Mühendisi olmasına karşın sanatla da iç içedir. Kimi kurslara katılarak ‘Yapı Mühendisliği’ alanında uğraşlarda bulunmaktadır.
Marmara Bölgesinde yaşanan depremlerde demokratik kitle örgütleri ve İnşaat Mühendisleri Odası ile ortak çalışmalara katıldı. ‘Deprem ve İstanbul’un Depreme Hazırlanması-Şehircilik ve çarpık Kentleşme Konusunda Yerel Yönetimlerin Görevi’ ile ilgili proje çalışmaları vardır. Serbest iş yaşamını Maltepe’de sürdürmektedir.
Kimi zaman ziyaret ettiğim olur. Son kez uğradığımda şimdilerde
üniversiteyi bitiren oğlu Deniz Lezgin’i kutladım! O sırada kitaplaştırmayı tasarladığı şiirleriyle Doğan’ı baş başa buldum. Kendine özgü özgün ürünlerini oluşturduğu ‘Papatya Rengi Sevdalar’ adlı şiir kitabı, 2009 yılında yayımlandı. Yorumladığı güncel bir şiirini ve onu izleyen öteki ürünlerini okurlarımla paylaşmak istedim:Tükendiğinde umudum
Her tükendiğinde umudum;
İnsandan yana
Bir şey oluyor,
Yeniden bağlanıyorum hayata…
Bak şu insanlara;
Kan ter içinde koşturuyorlar,
Yardım konvoyuna.
Göz, kulak kesilmiş her yerleri
Yürekleri Van, Van atıyor,
Dilleri Erciş…
İki elbisesi olan birini,
Yorganını, yastığını getiriyor biri,
Baba yadigârı palto çıkmış dolaptan
Çocuğunun boğazından kesmiş mamasını,
Kucak kucak çocuk bezi
Koşturuyor bir diğeri…
Her tükendiğinde umudum;
İnsandan yana
Tam artık bitti insanlık,
İşte bu bencillik,
Bu çıkarı için satmak onurunu…
Tam artık bitti dediğimde;
Bir şey oluyor,
Yeşeriyor yeniden umutlarım,
Yeniden bağlanıyorum hayata…
Mehmet Doğan
***
Tükendi sözler
Çocuk uçurtmaları uçuyor yüreğimde
Sevdam takılı kuyruklarına
Çekip bırakıyorum
Selam veriyor gülümsüyor çocuklara
Süzülüyor nazlı, nazlı
Turnalara yoldaş
Kurusun üzerde gözyaşlarım…
Avcılar pusu kurmuş subaşlarına
Keklikler ötüyor yalçın kayalıklarda
Çok yüksekten geçiyor turna sürüleri
Yaralı ceylanlar bekliyor beni…
Şimdi dilimde kırık bir türkü
Kürdün gelinini söylüyor Avşar çobanlar…
Haber bültenlerinde manşet, manşet
Yollar kesilmiş yine
Dağ başlarında tüten değil sevda dumanı
Yakılmış ormanlar köyler obalar
Gözaltına alınmış gençler…
Salı veriyorum ipin ucunu
Dalga, dalga dağılıyor
Kuyruğa asılı sevdalarım…
İçimdeki çocuk ağlıyor
Uçurtmaların ardından
Hep eksik bir yanım…Yitip giden bir sevda bulutuyum
Anlımdaki çizgiler uçurum
Gecelere emanet göz bebeklerim
Yıldızlara yoldaş aysız geceler…
Kaç mevsim geçti baharsız
Güvercinler yuvasını bozdu yalnızlığımda…
Şiir yazıyorum artık
Uyak yok, kafiyeden bi haber
Yarım kalıyor mısralarım
Aşklarım yetim
Güneşte kurutuyorum hüzünlerimi
Dur durak yok
Girdabındayım umutsuzluğun
Kanıyor gecelerim
Kimse yok mu boğuluyorum…
Ezberi bozulmuş doğmuyor şafaklar
Sağanak, sağanak
Yağmur taneleri biriktiriyor gözlerim
Boşuna dövüyor mutluluğun kıyılarını
Umudunu yitirmiş dalgalarım
Çığlık, çığlığa martılar
Küskün bir rüzgar esiyor
Savruluyor günaha sayılan sevdalarım
Tükeniyor mutluluğa dair sözler…
Mehmet DOĞAN
***
Bir taş yuvarlanır
Bir taş yuvarlanır yamaçtan
Atlar kengerleri kevenleri toz kalkar iz olur
Sesler yankılanır yamaçtan yamaca
Kurt kuş kulak kesilir
Bir tavşan kalkar çalılara doğru
Börtü böcek susar
Eşkıyalar siner koyaklarda
Eller uzanır mavzere Soğuk martinin namlusu
Eller yavuklu sıcaklığına hasret
Bir taş yuvarlanır yamaçtan
Hızlanır Hırslanır Nefes nefese
Dicle’ye karışır Dicle’m vatansız suyum
Gün olur dupduru yatağında mahzun
Gün olur yer yutar sağını solunu
Asi Sığmaz yatağına taşar hasreti
Vatan toprağına karışmak için yıkar bendini
Bir taş yuvarlanır yamaçtan
Karışır Dicle sularına
Yanı başında pusular kurulur
Mermiler böler çağlayan feryatlarını
Dicle’m kan akar
Hayfa meran, hayfa meran
Vah kaçıkan, vah kaçıkan…
Dicle kıyısında yosun tutmaz hiçbir taş
Kaldır, kaldır dik tut başını arkadaş
Burası can Pazar aman dilenmez
Uyanmaz sonsuz uykudakiler arkadaş
Dik dur dik dur arkadaş
Hırçın akar Dicle
Kir pas tutmaz suyu
Çakıl taşları cilalıdır pırıl, pırıl
Dicle bu Diyarbekir suyu
Bu sudan içenlerHuysuz değil
Hırçın kavgacı sert olur
Çırpınır, çırpınır direnir
Yapamazsa kan kusar İçine dert olur.
Mehmet DOĞAN