MEMUR-SEN torba yasayı sevdi mi?

AKP hükümetinin çıkarmakta olduğu “torba yasa”, Ankara’ya ülkenin dört bir yanından giden işçi ve memurlar tarafından protesto edilmek istenince polisin gazı, copu ve basınçlı suyu yeniden devreye girdi. 

KESK, DİSK, TTB ve TMMOB’un ortaklaşa ördüğü bu eylem, getirilen değişikliklerden bihaber vatandaşları uyandırmayı, sendikal haklara darbe vurmaya çalışan AKP hükümetini frenlemeyi hedefliyordu. 

Kışa, kara, soğuğa ve polis engellemelerine rağmen onbinlerce işçi ve memur TBMM önünde bir insan zinciri oluşturmak amacıyla Ankara’ya ulaşmayı başardı. 

Trabzon Tüm Bel-Sen Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Turgut, sendikası adına katıldığı eylemi anlatırken hem gururlu hem de öfkeliydi. 

“Trabzon’dan Giresun’a oradan Samsun ve Amasya’ya oradan da Kırıkkale’ye yaptığımız sembolik yürüyüşlerde ilgi ve destek çok güzeldi.” notunu düştükten sonra, Kırıkkale’de çeşitli sendikalı memurların evlerinde konuk edilmelerini, bu arada farklı sendikalara üye kamu çalışanlarıyla da tanıştıklarını, sohbet ettiklerini anlattı. 

Ahmet Turgut anlatırken şaşkınlığını gizleyemiyordu: 

“İnanılır gibi değil, bu farklı sendikalara üye arkadaşlar hazırlanan torba yasasından zerre kadar bilgi sahibi değillerdi, medyanın bilerek öne çıkardığı memurları ilgilendiren bazı maddeleri duyduklarını söyleyip, Ankara eylemini anlayamadıklarını söylediler”. 

Sonuçta sendikal eylem bir uyarı veya bir ikna türü olduğundan, onlar da AKP’nin “torba yasa” gerçeğini dilleri döndükçe anlatmışlar. 

AKP hükümetinin Ankara’daki “insan zinciri” eylemine gösterdiği şiddet, onun demokrasi ve insan hakları alanındaki çifte standardını bir kez daha gözler önüne serdi. 

Artık bütün medyayı etkisi altına alan AKP hükümetinin verdiği gözdağı nedeniyle, Ankara’da polisin emekçilere, sendikacılara, öğrencilere gösterdiği şiddet olabildiğince sansürlendiği halde yine ürkütücüydü. 

Neredeyse insan zinciri oluşturmak amacıyla toplananlar kadar bir polis gücü Ankara’da çeşitli illerden getirtilerek sokaklara, caddelere yerleştirilmişti. 

Mısır’daki eylemi gün boyu canlı yayınla halka izleten televizyonlar, Ankara’daki polis şiddetini canlı yayınla gösteremediler. 

Haber bültenlerinde binlerce km uzaktaki alakasız Mısır halkının zalime karşı direnişi o gün saatlerce Türk halkına gösterildi ama Türk halkının geleceğini karartacak “torba yasa”ya karşı ortaya konan sendikal irade, 3–5 dakikalık sembolik haberlerle geçiştirildi. 

Yazılı basın da farklı değildi, onlar da eylemi ve uygulanan polis şiddetini küçük haberlerle vermeyi tercih ettiler. 

Eylemin olduğu gün internet üzerinden diğer konfederasyonların tepkisi nasıl oldu diye biraz araştırma yaptım. 

Manzara korkunçtu. 

Kamuda en çok üyeye sahip olmakla övünen AKP’nin ruh ikizi Memur-Sen’in sayfasında ne “torba yasa” ne de sendikacılara uygulanan polisin şiddeti ile ilgili bir haber yoktu. 

“Koca” sendikanın web sayfası genel başkanlarının ölen babasıyla ilgili haberlere, genel başkanın AKP hükümetinin sözde hız kesmeyen “ileri demokrasi” atılımlarına ve türban konusundaki politikasına övgülerle doluydu. 

İnsan merak ediyor, be kardeşim, memurların kadrolarına ve sicillerine yönelik yapılan değişiklik çok mu hoşunuza gidiyor? 

Hükümetin ya da bir kamu kurumunun istediği memuru istediği kadar “geçici görev” adı altında çalıştırması yani sürgüne göndermesi hiç mi tepkinizi çekmiyor? 

Memurların iş güvencelerine indirilen darbeler, disiplin yönetmeliğinin memur aleyhine değişmesi ve sendikal çalışmalarına getirilen engellemeler mutlu mu ediyor sizi? 

Siyasi olarak seçilecek 55 bin belediye ve il özel idaresi işçisinin iki bakanlığa nakli karşısında diyeceğiniz bir şey olmaz mı? 

Hükümet senin ruh ikizin diye mi susmayı tercih ediyorsunuz, yoksa siyasetten bir makam, bir milletvekilliği gelir umuduyla mı gözlerinizi kapatıyorsunuz? 

Hadi diyelim aynı kan gurubundan sayıldığınızdan sürgüne gidecekler senin üyen olmayacak.. 

Ama bıktırıcı şekilde övündüğünüz dini ve siyasi inancınız, başkalarına yapılan işkenceye, zulme, haksızlığa karşı böyle mi davranmanızı öğütlüyor? 

En tepedeki sözde sendikacılara fazla lafım olmaz, ne de olsa çıkarları gereği öyle davranabilirler. 

Memur-Sen’in tabanındaki inancı temiz kamu çalışanları, sizinde mi vicdanlarınız körlendi? 

Demokrasi ve çok seslilik üzerine yıllarca konuştuğumuz Trabzon’daki sınırlı sayıdaki akil adamlardan sevgili Mehmet Kazancı’ya Brutus üzerinden sesleniyorum: 

“Sen de mi Mehmet Kazancı?”