Memur ve namaz

1985 yılında Erzurum Kazım Karabekir Vergi dairesinde memurdum. Dairenin en alt katında memurlar için namaz kılma bölümü bulunuyordu.  

Dairede Veraset ve İntikal Vergisi işlemlerini yapmak için bir memur görevlendirilmişti başka bir memur bu işlemleri yapamazdı, mükellefin dosyasının yerini dahi bulamazdı.Görevli erkek memur 45-50 yaşlarında olup saçları da ağarmıştı. Bir gün bu memur saat 4 de ikindi namazını kılmaya gitti. Aradan on dakika geçti geçmedi 90 yaşlarında ak sakallı bir vatandaş geldi, veraset ve intikal vergisi ile ilgili bir işi vardı. Dairede vatandaşlar için oturacak sandalye, kanepe de yoktu. Ayakta bankoda memuru beklemeye başladı.Vatandaş hiçbir tepkide bulunmuyor, olumsuz bir söz söylemiyordu. Aynı durum batıda bir vergi dairesinde olsaydı büyük bir ihtimalle olay çıkardı.  

Memur namazını bitirip beşe çeyrek kala yerine geldi ve vatandaşın işini yaptı.  

Buna benzer bir olayı da 1996 yılında Gebze' de müdür muavini olarak görev yaparken yaşadım. O yıllarda tüm vatandaşlar için potansiyel vergi numarası verilmeye başlanmıştı, müracaatlar yoğundu. Numara verme işlemini de sadece bir memur yapıyordu. Bir cuma günü mesai başlamış, bankoda kuyruk oluşmuş, memur namazdaydı. İşe mesai başladıktan yarım saat sonra geldi. Mesai bitimine on dakika kala memur Mustafa beyi odama çağırdım. Mustafa bey görevini yapan, sevdiğim dürüst bir memurdu. Odamda kendisine sordum; cuma namazının sonunda tespih duası yapılıyor mu diye. Yapılıyor diye cevap verdi. Peki sen de bu tespih duasını yapıyormusun diye sordum; yapıyorum dedi. Bundan sonra namazda kapıya yakın duracaksın ve farzını kılar kılmaz hemen daireye geleceksin, dedim. Tamam dedi, bir sonraki cuma günü mesai başladıktan on dakika sonra daireye geldi.  

İdare, cuma günlerine mahsus öğle tatili saatlerini namaz vaktine göre ayarlasa da bu sıkıntıdan kurtulsak.